Belediyelerin, taşınmaz satışlarını 'başka çare bırakmıyorlar' yaklaşımıyla değerlendiremeyiz. Çare sandığımız şey sorunun tam da kendisi.

Belediyeler taşınmazlarını satma kıskacında

Belediyeler, bütçe kaynaklarının yetersizliği yüzünden, kentlerinin sorunlarını çözebilmek adına, ellerinde ne kadar taşınmaz varsa satıyorlar. Belki de bilinçli olarak bu yola itiliyorlar. Böylelikle, kent topraklarının elden çıkarılmasına meşruiyet, haklılık kazandırılıyor.

Belediyelerin asıl gelir kaynakları, Merkezi Bütçe vergi gelirlerinden aktarılan paylardan oluşur. Çoğu kez aktarılan tutarlar yetmiyor; taşınmazlarını satıyorlar. Kimilerinin taşınmaz satış gelirleri, bütçeden aktarılan tutarların dörtte birine ulaşıyor.

Taşınmazlardan elde edilen gelirlerle hizmetlerin gördürüldüğünü, kentlinin sorunlarının çözümlendiğini sanıyoruz ama gerçek hiç de öyle değil. Artan nüfus yoğunluğu, zaman içinde çok daha büyük sorunlara yol açıyor. Ve bu bir sarmala dönüşüyor, boyutlanıyor. İşe gidip gelebilmek için saatlerce yollarda yalnızca ömür değil yakıt da tüketiyoruz. Mahallelerde okul yerine AVM’ler yapılıyor. Çocuklarımızı uzaklardaki okullara gönderebilmek için servislere binlerce lira ödüyoruz. Dahası canlarını tehlikeye atıyoruz. Ulaşım sorunları çözülsün diye kentlerin ortasına hançer gibi otoyollar saplanıyor. Kamu kaynaklarından parababalarına milyarlarca lira verilip metrolar yaptırılıyor. Kentlerin altı üstüne getiriliyor. Rant avcıları çok para kazansın diye ruh ve beden sağlığımızı yitiriyoruz.

Belediyelerin taşınmaz satışları düşündüğümüzün çok ötesinde; özelleştirme idaresi bile hızlarına yetişemiyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin “çok yıllı (2020-2022) gelir bütçesinde” yer verilen bilgilere göre Bütçeden 2020 yılında 15,5 milyar; 2021 yılında 16,3 milyar; 2022’de 17,1 milyar lira olmak üzere 49 milyar lira aktarılması bekleniyor. Belediye, 3 yıl içinde yukarıdaki sırayla, 4 milyar; 4,2 milyar; 4,4 milyar lira olmak üzere 12 milyar 724 milyon lira tutarında taşınmazını satmayı planlamış. Bu tutarların içinde ilçe belediyelerin satacakları taşınmazların olmadığını vurgulayalım.

Hayırsever vatandaşlar nedense belediye hizmetlerine katkı vermiyor. İBB’ne 2020 yılında yapılan bağışın tutarı yaklaşık 12 milyon lira; 2021 yılında biraz yükselerek 12,6 milyon liraya ulaşması bekleniyor. Oysa Diyanet Vakfına 2018-2020 yılları arasındaki üç yıl içinde 3 milyar 800 milyon lira bağış yapmışlar.

Ankara Büyükşehir Belediyesi 2020-2022 yılları arasında her yıl için 1,2 milyar ile 1,3 milyar lira tutarında taşınmaz satış geliri elde etmeyi hedefliyor. Topladığımızda 3 milyar 844 milyar lira ediyor. Aynı dönemde Bütçeden 2020-2022 arasında sırasıyla 5,2 milyar; 5,4 milyar; 5,6 milyar olmak üzere toplam 16,2 milyar lira aktarılması bekleniyor. Hayırsever vatandaşların Ankara Büyükşehir Belediyesine daha hasis olduğu anlaşılıyor: 2020 yılında 650 bin lira bağışlamışlar.  2021 ile 2023 arasındaki beklenti ise sırasıyla 675 bin, 703 bin lira.

Konya Büyükşehir Belediyesi’nin 2021 bütçesinde yer alan “çok yıllı gelir bütçesi” çizelgesindeki bilgilere göre Merkezi Bütçeden 2021-2023 arasında toplam 5 milyar 473 milyon lira aktarılacak. Taşınmaz satış hedefi ise 1 milyar 625 milyon lira.

Bir örnek de Bursa belediyesinden verelim: 2021-2023 arasında Bütçeden toplam 6 milyar 807 milyon lira aktarılması bekleniyor. Aynı sürede 989 milyon lira tutarında taşınmaz satılacak.

Belediyelerin, taşınmaz satışlarını “başka çare bırakmıyorlar” yaklaşımıyla değerlendiremeyiz. Çare sandığımız şey sorunun tam da kendisi.