Yokluğun, yoksulluğun, eşitsizliğin nedeni için kimi zaman göçmenleri, kimi zaman 'dış güçleri' bahane eden bu düzen…Değiştirmekten başka çözümümüz yok. Bak o zaman gör sen bayramı.

Bayram benim neyime?

Üç günlük Şeker bayramı sona erdi. Öncesinde memlekete gidiş için hesaplar kitaplar yapıldı. Uçuşa geçmiş uçak biletlerine bakıldı. Uçağı aratmayan otobüs fiyatları incelendi. Arabası olan deponun kaça dolacağını, parasız otoyoldan gidilirse sürenin ne kadar uzayacağını hesapladı. Biri diğeriyle, diğeri öbürüyle karşılaştırıldı. Sonra kimisi “bayram benim neyime” deyip oturdu oturduğu yerde, kimisi de “battı balık yan gider” deyip kararttı gözünü, bastı kredi kartını tüm harcamalarına.

Velhasıl bu bayramda evde kalan da memlekete giden de pek mutlu olmadı. Kalan biraz daha az, giden daha fazla yoksullaştı.

Nereden mi biliyoruz?

Merkez Bankası’ndan.

Buğday ve yem fiyatlarındaki artışın gıda fiyatlarına nasıl yansıyacağını analiz eden banka, önümüzdeki dört ay boyunca ekmek, makarna, un, bulgur ve fırın ürünlerinde yüksek oranda zam beklendiğini rapor etti. Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberinde yer alan raporda acı tahmin şöyle yapılıyor:

“Teknik tahminler yurt içi buğday fiyatlarındaki yüzde 10 oranındaki bir artışın tüketici ekmek-tahıl enflasyonuna yansımasının 4 aylık bir süre zarfında 6 puan civarında olduğuna işaret etmektedir. 23 Şubat-18 Nisan arasında buğday fiyatlarının yüzde 28,3 arttığı dikkate alındığında, diğer faktörlerin (kur, mazot, tedarik zinciri) etkisi sabitken bu gelişmenin ekmek tahıl grubuna olası ek etkisinin 17 puan civarında olacağı hesaplanmaktadır.”

Yoksulun mutfağındaki vazgeçilmez gıdalara peş peşe yüksek zamlar kapıda diyor Merkez Bankası. Üstelik döviz yükselmeyi sürdürür, mazota benzine yeni zamlar gelirse daha da yüksek olacağını ekleyerek.

Geçen yıl Mayıs ayı başında motorinin litre fiyatı 6,5 liraydı, bugün 22 lira.

Tamam, memlekette petrol çıkmıyor, ham petrolü dışarıdan almak zorundayız anladık da, o zaman aldığımız petrolü işlediğimiz rafinerimizi niye sattık? Ya da TÜPRAŞ’ın geçen yıl yaptığı 151 milyar liralık ciro neden KOÇ’un kasasında?

Mazot da artar benzin de. Şirketler artışı fiyatlarına yansıtır, vatandaş sadece deposunu daha pahalıya doldurmakla kalmaz, artış ocakta kaynayan tencereye yansır.

Kuru kontrol altında tutmak için sürekli döviz satan bir Merkez Bankamız, ihracat rekorları kırarken ithalatı patlatan bir reel sektörümüz var. İkisi de dövize olan ihtiyacı artırıyor. Artan döviz ihtiyacı kuru yukarıya ittiriyor. Tam bir kara delik. Kapitalist ekonomi işte. Sonuç, Merkez Bankası’nın raporunda dediği gibi, ekmeğe zam oluyor.

Bir avuç sermayedarın kazancı-kârı hiç azalmasın diye oluyor bunlar. Bu nedenle ısınmak, aydınlanmak, su kullanmak için şirketlere para ödüyoruz. Yetmiyor, geçmediğimiz köprüye para ödüyoruz. Olmuyor, bürokratların üçlü beşli maaşlarını ödüyoruz.

Ülkenin batacağına dair senaryolar, dibe vuracağız diyenler var. Batmaz bu ülke. Kapitalist ekonominin dibi yok çünkü. Sadece emekçilerin sırtına yüklenecek daha ağır yükler var.

Hesap etmişler örneğin, bir tıp fakültesi öğrencisinin alması gereken kitapların fiyatı asgari ücrete eşdeğer hale gelmiş. Geçen yıl iki basamaklı fatura devri kapandı diye yazıyorduk, bu kış dört basamaklıları geldi insanların evlerine. Ödeyemeyen binlercesinin elektriği, suyu, doğalgazı kesildi. Her ay artan açlık sınırı bu ay ilk kez 5 bin liranın, yoksulluk sınırının 17 bin liranın üzerine çıktı. Alışverişini semt pazarının bitiminde tezgah arkasına atılan sebze meyveden yapan insanlar var, kimse görmesin diye yüzlerini kapatmaya çalışıyorlar.

“Düzen, düzen” deyip durduğumuz bu işte.

İktidarıyla muhalefetiyle patronlar için seferber olan, düze çıkacağız ama şu zor zamanlarda patronların ayağına taş değmesin diye halkın sırtına taşıyabileceğinden fazlasını yükleyen sermaye düzeni…

Yokluğun, yoksulluğun, eşitsizliğin nedeni için kimi zaman göçmenleri, kimi zaman “dış güçleri" bahane eden bu düzen…

Halkın “taşımam bu yükü” demeyeceğine güvenen, bayramda yiyeceği lokmayı hesap ettiren bu düzen…

Dibi yok bu düzenin.

Değiştirmekten başka çözümümüz yok.

Değiştirmek için mücadele etmekten, örgütlenmekten başka yolumuz yok.

Bak o zaman gör sen bayramı.