"İşsizlik, öyle TÜİK’in iki kalem oynatmayla gizleyemeyeceği kadar bir büyük problem işte. Hakkında şarkılar yazılan, kapitalizmin en büyük suçlarından biri."

Başka türlü bir işsizlik yazısı

Pazartesi günü TÜİK’in “düştü” diye açıkladığı işsizlik rakamlarını incelerken, bu hafta şu can sıkıcı istatistik kurumunu bir kez daha yazmalı diye düşünmüştüm. Türkiye’deki işsiz sayısının son bir ayda 178 bin, son bir yılda 623 bin kişi azaldığını ileri süren TÜİK’e ‘sen bu anketleri kime yapıyorsun arkadaş’ diye sorulabilirdi mesela.

Sonra vazgeçtim. TÜİK istatistiklerinin güvenilirliği pek çok açıdan sorgulanıyor ama bir başka devlet kurumunun verisiyle aradaki farkın o denli büyük olması ‘nesini yazacaksın’ dedirtti. İŞKUR’un açıkladığı kayıtlı işsiz sayısı ile TÜİK’in işsizlik rakamı arasındaki yaklaşık 1 milyon kişilik farktan söz ediyorum. Karşılaştırmayı TÜİK açıklamasının birkaç saat sonrasında DİSK-AR yaptı. Devletin iki kurumundan biri işsizlik son bir yıl içinde 623 bin kişi azaldı diyor, diğeri 325 bin kişi arttı!

Gerçekten nesini yazacaksın bu kurumun artık? Kabak tadı verdi, biz bu TÜİK’den çok sıkıldık.

İşsizliği yazmak için TÜİK’e mecbur değiliz değil mi?

***

Polonya’nın Krakow şehrinde, yoksul bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Adı Mordechai Gebirtig.

Henüz 10 yaşında mobilyacı çırağı olarak çalışmaya başladı.

Ama esas olarak müziğe ve şiire ilgi duyuyordu.

Bu ilgi kısa süre içinde yeteneğiyle birleşti. Mobilya işçisi olarak çalışırken şiirler yazmaya, yazdıklarını bestelemeye başladı. İşçilerin patrona karşı verdiği mücadeleyi anlatan “Genel Grev”, yükselen faşizmi ve ikinci savaşa doğru hızla koşan Avrupa’yı anlattığı “Is burning” (Yanıyor) kulaktan kulağa yayıldı. 1930’lu yıllarda adı artık Avrupa’da duyulmuş, şarkıları işçiler arasında söylenmeye başlamıştı.

Bir yandan da sosyalizmin büyüsünden etkilendi. Örgütlendi. Yahudi İşçiler Birliği’ne katıldı. Burada hem siyonizme hem de antisemitizme karşı mücadele etti.

Gebirtig, yine de bunların hepsinden daha çok savaştan hemen önce yükselen işsizlik dalgasını işaret eden şiiri ve bestesiyle tanındı. Adı “Arbetlose March” olan bu şarkı “İşsizlik Marşı” olarak anılıyor ve bugün de farklı versiyonlarıyla dinlenmeye devam ediyor.

Marşı birlikte dinlemeden önce birkaç hatırlatma yapmama izin verin. Başladığında şarkı sözleri kulağınıza Almanca gibi gelecek. Oysa değil. Ağırlıklı olarak Almanya’da yaşayan ancak Polonya ve Rusya topraklarında da var olan Yahudi topluluklarının farklı lehçeleri içeren bu ortak dil “Yiddish” ya da Yidiş dili olarak adlandırılıyor. Rivayet odur ki kökleri İbranice’den çok daha eskiye uzanıyor.

Uzatıp durdum, farkındayım. Arbetlose Marsch ya da İşsizlik Marşı. Artık dinleyelim:

Şarkının bir yerinde şöyle söylüyor:

“Su, bizim için zengin insanların şarabı gibi,

Kendimize doldurup duruyoruz.”

İşsizlik daha çarpıcı nasıl anlatılabilir?

Bir de tek bir umutsuz dizeye rastlamıyorsunuz. Aksine işsizliğin olmadığı yeni ve özgür bir ülkeye yürüyüşün müjdesini duyuyorsunuz:

“Bir İki Üç Dört

İşte bu nedenle yürüyoruz

İşsiz insanlar, adım adım

Ve bir şarkı söylüyoruz

Yeni bir ülke, yeni bir dünya, yeni olan için

Özgür insanların yaşadığı yer

Hiç kimsenin işsiz olmadığı

Yeni bir özgür ülke için”

İkinci savaş başlayıp Almanlar Polonya’yı işgal ettiklerinde, Nazilerin ilk işlerinden biri Krakow’da büyük bir Yahudi gettosu kurmak oldu. 1941-43 arası Polonyalı Yahudiler burada tecrit edildi. Gebirtig’in 1941 yılında ailesiyle birlikte bu gettoya getirildiği biliniyor.

1942 yılının Haziran ayında Naziler Krakow gettosundaki Yanova Vola caddesini kuşattı. Buradaki Yahudileri Polonya’daki meşhur ölüm kampı olan Belzec kampına götürecek trenlere doğru sürmeye başladılar. Anlatılan odur ki Gebirtig o sırada bir SS subayı tarafından vurularak öldürüldü.

Arbatlose March, Gebirtig’in ölümünden sonra pek çok dile çevrildi-uyarlandı, farklı dönemlerde, farklı sanatçılar tarafından seslendirildi. Şarkının uyarlandığı dillerden biri de Türkçe. Bandista grubu şarkıyı, yazdığı yeni sözlerle 2014 yılında “İşsiz Marşı” adıyla seslendirdi.

Ne diyelim.

İşsizlik, öyle TÜİK’in iki kalem oynatmayla gizleyemeyeceği kadar bir büyük problem işte. Hakkında şarkılar yazılan, kapitalizmin en büyük suçlarından biri.

Biz de Gebirtig’in şarkısını söylemeye devam edeceğiz. Hiç kimsenin işsiz olmadığı, yeni ve özgür ülkeyi kurana dek.