İtalya’da göreve gelen faşist koalisyonun lideri Giorgia Meloni, baklayı ağzından çıkardı ve Erdoğan’ı örnek göstererek başkanlık sisteminin İtalya için ideal bir sistem olduğuna işaret etti.

Avrupa'ya örnek lider Erdoğan

Cahiller ve ırkçılar Türkiye’nin konumunu tartışmaya devam ediyor. Avrupa’nın cahillerinden bahsediyorum. Yok canım, Avrupa’da cahil ne gezer? İmkânsız zaten, böyle bir medeniyet projesinde elbette cahillikten söz etmek bizim cahilliğimiz. Cehalet, barbarlık ve amacı olmayan şuursuz şiddet hepsi bize has özellikler. İroniyi bir kenara bırakırsak, ırkçılık ve cehalet ikiz kardeşler. Türkiye’nin sadece minicik bir bölümü Avrupa’da diyorlar. Gerisi bizden değildir. Güney Kıbrıs ve savaşla birlikte Ukrayna bu medeniyetin içinde, Türkiye ise dışında.

Avrupa’nın körlüğü adım adım kendi felaketini hazırlıyor. Bir oyun hamuruna dönüştürdüğü ideolojik silahı kendisi için etkili bir baldıran zehrine dönüşüyor. Bu zehirden içtikçe biraz daha sendeliyor. Bu yüzden “Türkiye bir mühendis kaybetti, Avrupa bir ... kazandı” düzeyiyle soluğu Avrupa’da bulan yüksek eğitimli, değerli ve biricik insanlarımızı yağmur yerine dolu bekliyor olabilir. Türkiye’deki siyasal dönüşüm yıllardır Avrupa’da tartışılıyor, tartışmaları tek yönlü görmek ise bizim tarafın bitmeyen körlüğü. Yazarlarının cehaletle ve popüler kültürle birbiriyle yarıştığı vasat bir Avrupa görüntüsü bizimkisi. Daha iyisi Avrupa’da yapılıyor. Peki, Türkiye nereye gidiyor? Avrupa bunu Türkiye’nin iç işi ve halkının meselesi olarak görüyormuş gibi davranıyordu. Böyle davranırken en kritik virajlarda Erdoğan’a meşruiyet vermeyi ihmal etmiyordu. Şimdi, zaman ilerledikçe tarih sahnesinde yeni oyuncular ve dekorlar belirmeye başladı. Değişmeyen tek şey Erdoğan gibi görünüyor. Oysa o da değişiyor ve değişimi Avrupa’nın gözünün içini parlatıyor. 

Herkes nefesini tutmuş onu izliyordu. Sistemi gerçekten değiştirecek ve burjuvazinin istediği hıza yakın bir konuma getirebilecek miydi? Şimdilik başarmış gibi görünüyor. İngiltere’deki başbakanlar tufanı bu başarıya öykünmenin çarpık bir veçhesi. Başbakanların modası geçti, başkanlar düzenindeyiz artık. Elbette tarihi referansları var ve elbette Avrupa için bu Roma’ya dayanıyor. Boris Johnson hakkında yazdığımda hep şu uyarıyı yapma ihtiyacı hissettim, onun karikatürüne odaklanmayın; buraya odaklanmak gerçekleri perdeliyor. Erdoğan için de benzer şeyler söylenebilir. Odağın merkezine onu aldıkça çevre bulanıklaşıyor. Tarihsel akıl dumura uğruyor ve birey bugünün içerisine hapsoluyor. Johnson ve Truss İngiltere’nin kendi Erdoğanını arama çabasıydı. Bulamadılar ve hâlâ arıyorlar. Erdoğan’ı bulmak için seçimleri ve popülizmi kullanmak zorundalar. İtalya, bu çizgiden ilerledi ve başarılı olmuş gibi görünüyor. Cahillerin Avrupa’nın dışında gördüğü Türkiye, Avrupa’nın siyasi haritasını değiştiriyor. 80 milyonun üzerindeki nüfusu ve Avrupa’nın burnunun ucunda (gerçekte içinde) olan bir ülkenin kıtayı etkileyip etkilemediğini tartışmak dahi zırvalık.

Yıllardır yapılan tartışmaların içinde en kıymetlisi Erdoğan-Sezar ilişkisi. Avrupa, Romasız siyasi tartışma yürütemez. Erdoğan artık bir isim olmanın ötesinde bir sıfat olmuş gibi görünüyor. Tıpkı Sezar ve onun partisi gibi. Tribunus’un hakimi iktidarın da hakimiydi. Erdoğan ve onun partisinin Sezar’ın siyasi haketine olan benzerliğini ve bu tartışmaları gelecek hafta ele almaya çalışacağım. 

İngiltere, Türkiye’ye uzak bir örnek gibi görünebilir. Avrupa’da uzaklıkların göreceli olduğunu unutmamakta yarar var. Küçük bir ada olan İrlanda’nın Anadolu ile tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bağları var. Yine de ülkemize biraz daha yaklaşalım. İtalya’da göreve gelen faşist koalisyonun lideri Giorgia Meloni, baklayı ağzından çıkardı ve Erdoğan’ı örnek göstererek başkanlık sisteminin İtalya için ideal bir sistem olduğuna işaret etti. Burada olacak olanlarla, bir sapık gibi gelecek fetişizmine saplanıp kalmamalı okur. Televizyonlarda her gün biteviye gösterilen astroloji ve gelecek görme hastalığı olayları anlamlandırabilme becerimize ağır zararlar veriyor. İtalya’nın başkanlık sistemine geçip geçmeyeceği, Erdoğan’ın gelecek genel seçimlerde başarılı olup olmayacağının hiçbir anlamı yok. Burada önemli olan Avrupa entelektüellerinin tartıştığı bir şeyi siyasi bir liderin gündeme getirmiş olması.

Her yol yine Roma’ya çıkıyor. Benito Mussolini’nin büyük Roma yürüyüşünün yıl dönümü ve ibretle örnek alınan büyük Roma’nın geri dönüşü rüyası. Anlaşılan Meloni çoktan Sezar olma rüyasına kapılmış gibi görünüyor. Peki, kişi olarak Erdoğan ya da Meloni mi bu rüyayı görüyor?

Yönetici sınıflar cumhuriyet safsatasından ve ağır işleyen parlamentolardan çoktan sıkıldı. Bir geçiş dönemi sancısı içerisindeyiz. Herkes yaşadıklarını şansızlığa, jenerasyon açmazlarına ve yıldız haritalarına bağlarken gerçekte olan şey bu.

Sömürücü sınıflar cumhuriyetleri defnedebilmek için ebedi diktatörlerini arıyorlar. Nedir ebedi diktatör? Cumhuriyetçi renkleri tiksintiyle üzerinde taşımak zorunda olan imparator. Artı TV’de Fatih Yaşlı ile birlikte Onur Öncü’nün hazırlayıp sunduğu programda faşizmi tartışmaya çalışmıştık. İrlanda’daki hava koşulları internet altyapısını sabote ettiğinden istediğim tartışmaları net bir biçimde açamadım. İşte o tartışmalardan birini okuyorsunuz ve gelecek hafta faşizmin bu yeni yüzünü biraz daha açmaya ve çeşitli sorular bırakmaya çalışacağım. Fazla alanımın dışına çıkmak istemediğim için bu soruları siyaset bilimcilerin insafına bırakacağım.

Geçen yirmi koca yılın sonunda tıpkı Johnson karikatürü gibi muhalefet tarafından gayri ciddi bir biçimde ele alınan ‘dünya lideri’ yakıştırmasının yakınında duruyor gibiyiz. Tek bir farkla! Erdoğan, Avrupa’ya örnek bir liderlik profili sunuyor. Sezar’ın partileri Avrupa’da bir bir iktidara gelebilir. Ve görünen o ki bu partilerin temel ideolojik doktrinlerinden biri anti komünizm olacak. Sınıf mücadelesinin ve örgütlülüğün diplerde değerlendirildiği bu zamanlarda anti komünizm ne alaka, diyenler olacaktır. Ukrayna savaşına ve etkilerine doğru bakarsak eğer bunu net bir biçimde görebilirsiniz. Ayrıca Avrupa’nın örnek lideri Erdoğan’ın anti komünizmini hafife almayın.