Salgın gerçek ama salgınla mücadele sahtedir. Covid-19 bir komplo değildir ama Covid-19 politikaları baştan aşağıya halka karşı bir komplodur. 

Aşı geldiğinde iş işten geçmiş olacak

Covid-19 salgını bütün dünyada etkisini sürdürüyor. Hastalananların, ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Aşıyla ilgili haberler, bilim insanlarının değerlendirmeleri, bir türlü sonu gelmeyen tartışmalara bakacak olursak milyarlarca insan korona ile yatıp korona ile kalkıyor.

Ya hükümetler? 

Onların ilk gündem maddesi salgın mı? 

Hayır!

İstisnalar bir yana, şu anda dünyamız kapitalizm denen alçaklığın hüküm sürdüğü devletlere bölünmüş durumda. Bu devletler açısından korona hiçbir zaman halk sağlığı ile ilgili bir başlık olmadı. Kuşkusuz hazırlıksız yakalandılar, ancak ilk şoku atlattıktan sonra sorunun ekonomik ve toplumsal boyutlarını tartıp, başka hesaplar yapmaya başladılar.

Kısa süre içinde salgın siyasi iktidarlar için temel gündem olmaktan çıktı ve bir dekora dönüştü.

Korona günlerinde hayat devam ediyordu. Hayat dedikleri sömürü, kâr, paylaşım kavgaları, adaletsizlikti...

Hastalananlar, ölenler, işsiz kalanlar… Karar alırken, öne çıkan kaygılar asla bunlar olmadı. Korona bütün ülkelerde ekonominin kırılganlığını artırdı, toplumsal hoşnutsuzluğa yeni unsurlar ekledi. Kuşkusuz bütün bunlar siyasi iktidarları meşgul ediyordu. Ancak ekonomik sorunlar ve toplumsal huzursuzluk koronanın icadı değil, sömürü düzeninin kaderiydi. Düzen sahiplerinin önceliği, sömürücü sınıfların daha fazla kâr etmesi, toplumsal huzursuzluğun baskılanmasıydı.

Korona dekorunun önünde hükümetler büyük bir soğukkanlılıkla sömürü çarklarının dönmesine odaklandı.

Salgının baskılanması, kontrol altına alınması hedef olmaktan çıktı. Bunun nedeni, beceriksizlik ya da öngörüsüzlük değildi; salgının belinin kırılması için yapılması gerekenler ortadaydı ve hiç kuşkusuz bu gereklilikler karar vericilere rapor edilmişti. İstemediler...

Altını çiziyorum: İstemediler!

O aşamadan itibaren korona artık hükümetler için bir fırsat, hatta bir silaha dönüşür oldu.

Hemen hepsi gerek iç gerekse dış politikada daha agresif bir tutuma yöneldi. Çünkü salgın, ekonomik dengeleri fazlasıyla hassaslaştırdı, tehdit hissi güçlendi ama bütün aktörlerin iştahı da kabardı. Pek “zayıf” gözüken, uluslararası hiyerarşinin alt sıralarında yer alan devletler bile kendi güçleri oranında cüretli hamleler yapmaya, en azından olası darbelerden aktif bir dış politika ile sıyrılmayı hedeflemeye başladı. Dört yandan sürtünme seslerinin duyulması, sınır çatışmalarının yoğunlaşması, ardı ardına tatbikatlar düzenlenmesi bundandı.

Tek tek ülkelerin içindeyse salgının ağır darbe vurduğu yoksul kitleleri korona ile terbiye etmeye çalışıyor hükümetler. Vatandaş birbirine korkuyla yaklaşsın, kuru lokma ile yetinip haline şükretsin; siyaset, eğitim, kültür, sanat gibi toplumsal ilişki biçimlerinden uzak dursun ve asayişi sağlamak için uygulanan her tür polisiye tedbiri sineye çeksin.

Koronadan feyz alarak içeride ve dışarıda kavgaya hazırlanıyor bütün siyasi iktidarlar. Dışarıdaki kavganın yurttaşların, tüm ülkenin çıkarları için verildiği kanaatini uyandırmak, içeride halkı “aynı gemide olunduğu”na ikna edip, huzursuzluğun hainlerin eseri olduğu iddiasını canlı tutmak için sürekli yeni mekanizmalar kurup, yasa çıkarıyorlar.

Türkiye açık bir örnek, bir açıdan “öncü” ülkelerden biri bu zihniyet söz konusu olduğunda.

Korona artık tamamen ilaç tekellerinin konusudur, hükümetler salgın yönetimiyle ilgilenmemektedir. Kısıtlamalar ya üretimin (sömürü anlayın) sürekliliğini garanti altına almak ya da toplumu baskı altında tutmak için uygulamaya konmaktadır.

Özeti şudur: Sömürü, adaletsizlik, savaşlar sürmekte hatta daha yoğun ve derin hale gelmekte ama eğitim, kamusal yaşam, kültür, sanat durmakta, hatta öldürülmektedir. Dahası siyaset, sosyal medya atışmaları ve hükümet fermanlarına indirgenmekte, işçi sınıfının ve geniş halk kesimlerinin hak arama kanalları ya kısıtlanmakta ya da yok edilmektedir.

Bu özete dikkatle bakın!

Salgın gerçek ama salgınla mücadele sahtedir. Covid-19 bir komplo değildir ama Covid-19 politikaları baştan aşağıya halka karşı bir komplodur. 

Virüs ciğerleri söndürmekte, kalbi etkilemekte, damar yollarına hasar vermektedir; hükümetler ise salgın bahanesiyle insanlığın 200 yıllık kazanımlarını sistematik bir biçimde öldürmektedir.

İnsanlık bu komploya karşı bir yıl daha kaybedemez.

Kendimizi salgına karşı korurken, salgınla saldıranların oyununu bozmak durumundayız.

Salgın karşısında halk yığınlarını çaresizlikle terbiye etmeye kalkan bir düzenin ortadan kaldırılması, bu çaresizlik dayatmasına karşı elimizdeki biricik kozdur.

Aşıyı bekleme, örgütlen, harekete geç.