Sermayeye bu denli cömert, halka bu denli nekes bir iktidardan şimdi, seçimlerin hatırına, 2022'ye dönük olarak bol kepçe emek yanlısı adımlar atması bekleniyor, öyle mi?

AKP'nin sosyal devleti

Başlık yanıltıcı olabilir. AKP denilince anlaşılması gereken, "olmayan bir sosyal devlet"tir veya tükenmekte olan bir sosyal devletin bu iktidar elinde son nefesini vermesidir. İktidardakiler elbette bunun farkındadırlar; o nedenle verileri eğip bükerek sunmaya özel bir özen gösterirler.

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın Kamu Maliyesi Raporu 2021-II'de (Eylül 2021) "Kovid-19 kapsamında alınan tedbirler ve tedbirlerin ekonomik büyüklüğü" tablosuyla (s. 36/41) yaptığı tam da budur. Aynı tabloyu aynı Raporun 2021-I versiyonuna göre yorumlamıştık. (Birgün Pazar, "Sosyal Devlet Aranıyor", 12 Eylül 2021). Şimdi yeni verilerle yeni bir bakışla değerlendirelim.

Raporun ilgili tablosu, Mart 2020'de başlayan Kovid-19 salgınından itibaren ne kadar destek verildiğini 2021 Ağustos sonu itibariyle ve 2021 sonu tahmini olarak vermektedir. Destekler üç bölüme ayrılmaktadır: -Merkezi Yönetim Bütçesinden sağlanan destekler; -İşsizlik Sigortası Fonu (İSF) ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan (SYDTF) yapılan ödemeler; -Kullandırılan ve ertelenen krediler.

Bütçeden sağlanan desteklerin 2020-Ağustos 2021 arasında 108,7 milyar TL olduğu, 2020-2021 yıl sonu itibariyle 133,6 milyar TL olacağı kaydedilmektedir. İki sosyal fondan (İSF ve SYDTF) yapılan desteklerin Ağustos 2021'e kadarki tutarı 68,3 milyar TL iken 2021 sonuna kadarki gerçekleşmelerle bunun 72,2 milyar TL olacağı öngörülmektedir. Her iki destek türünü toplarsak, Ağustos 2021 için 177 milyar TL, 2021 sonu için 205,7 milyar TL elde edilir.

Bakanlık, bu verilerden Ağustos 2021 tarihi itibariyle şu sonucu çıkarıyor: Bütçe ve fonlardan verilen bu iki yıla sari destek (177 milyar TL) 2021 GSYH'sına oranla yüzde 2,7'lik bir öneme sahiptir. İyi de, burada iki yıla yayılan destekleri tek bir yılın milli gelirine oranlayınca yanıltıcı bir sonuç elde edilmez mi? Bu sakıncayı gidermek için bu ilişkiye yıllar itibariyle bakalım: Bütçe ve fon destekleri toplamı 2020'de 103,2 milyar TL'dir; 2021 sonu itibariyle ise 102,5 milyar TL olması öngörülmektedir. Bunlardan birincisinin (103,2 milyar) 2020 GSYH'sine oranı bize yüzde 2,04 oranını verirken, ikincisinin (102,5 milyar) 2021 GSYH'sine oranı yüzde 1,54 oranını verir. Gerçekçi olursak, yüzde 2,7 gibi bir oran kabul edilseydi dahi, dünya ortalamalarının çok altında kalındığı açıktır. Diğer ülkelerin çoğunda, bütçe açıklarını arttırmak pahasına, sosyal harcamalar için bütçe olanakları zorlanmıştır. AKP iktidarı ise, 2021'de öngörülen bütçe açığının altında kalınacağını müjdelemektedir! Sosyal devletin yokluğu bir tarafa, sadece bir-iki yıl için bile olumlu yönde bir istisna yapılamamaktadır.

Yukarda büyüklüğü verilen pandemi dönemi "bütçe tedbirlerinin" içeriğinin oldukça kuşkulu olmasını ve İSF'nin de hesaba katılmasındaki çarpıklığına ise birazdan döneceğiz.

Ama bu yüzde 2,7 oranı dahi ele-güne karşı durumu kurtarmaya yetmeyeceğinden, bir başka hinliğe başvurulmakta ve "kullandırılan ve ertelenen krediler" başlığı altında 2021 sonu itibariyle (ki Ağustos 2021 verisi de aynıdır) 528,5 milyar TL'lik bir tutarın da GSYH'ye oranla yüzde 7,9'luk bir "destek" anlamına geldiği belirtilmektedir. Böylece iktidar, Türkiye'nin Ağustos 2021 itibariyle sunduğu pandemi desteklerinin 177+ 528,5= 705,5 milyar TL veya GSYH'ye oranla yüzde 10,6'lık (2,7+7,9) bir büyüklüğe eriştiği bilgisini dünyaya servis edebilmektedir. Aslında bu, utanç verici bir durumun başka bir utanç verici hesap oyunuyla perdelenmesinden başka bir şey değildir. "Kullandırılan ve ertelenen krediler" başlığı altında verilen üç kalem de bunu göstermektedir: -"Vergi, sosyal güvenlik primi ertelemesi": 70,2 milyar TL; - "Kredi ertelemeleri": 143,2 milyar TL; "Kullandırılan kredi toplamı": 315,1 milyar TL... Gerçek anlamda yani geri dönüşsüz destek vermeye eli gitmeyen iktidar, erteleme ve borçlandırma politikasıyla kendisini bir şeyler yapar gibi göstermektedir. İktidar, kendi meşrebince, kendisine bir "sosyal devlet" makyajı yapmaktadır.

Bütçe desteklerinin içeriği

Şimdi de geri dönüşsüz gibi görünen ilk iki destek türüne daha yakından bakalım. Merkezi Yönetim Bütçesinden Ağustos 2021'e kadar verilen 108,7 milyar TL'nin aslında sadece iki kalemi doğrudan bir destek anlamındadır: "Sosyal Destek Programı" kapsamında sağlanan 4,4 milyar TL ile "Esnafa Hibe Ödemeleri" kapsamında esnafa kira desteği, nakdi destek ve ciro kaybı ödemeleri olarak verilen 9 milyar TL. İkisinin toplamı 13,4 milyar TL'dir.

Peki ya geri kalanı? Sayılan birçok önemli kalemin doğrudan bir nakdi destek anlamı yoktur: Örneğin, Ağustos 2021 itibariyle, "Vergi indirimleri" (vazgeçilen gelir) ile "Vergi ve Prim ertelemelerinin finansman maliyeti" (44,6 milyar TL) kaleminin halka yansıyan bir yönü yoktur; hesabî bir kayıttır. Keza, İSF'den sağlanan "Kısa Çalışma ve Ücretsiz İzin uygulamasının SGK prim etkisi" (Ağustos 2021'de 28,9 milyar TL) de, bu uygulamalar dolayısıyla vazgeçilen SGK prim tahsilatını muhasebeleştirmektedir. Bunun bir nakdi destek anlamı olmadığı gibi bir destek olarak bu tabloya yazılması tek kelimeyle "ayıp"tır. "En düşük emekli maaşının 1.500 TL yapılması"nın (0,9 milyar TL), bir pandemi desteği olarak kaydedilmesi de aynı mahiyettedir. "İlaç, Tıbbi Malzeme, Sağlık Personeli Ödemeleri" (Ağustos 2021'de 19,4 milyar, 2021 sonunda 39,3 milyar TL), belki kısmen (aşı maliyetleri bakımından) bir dolaylı destek olarak kabul edilebilir ama bu herhangi bir salgında devletin hesabını ayrı tutacağı bir "destek" kalemi değil, sosyal devletin zaten zorunlu bir gereği olmalıdır.

Sosyal fonlar hesaba katılır mı?

İSF gibi bir sosyal sigorta fonu, tanım gereği bir otomatik istikrar sağlayıcıdır; yani "olağan" dönemlerde yani işsizliğin görece az olduğu dönemlerde fon biriktirip, işsizliğin yoğun olduğu olağanüstü dönemlerde fon eritir. Fonlarını da, işçilerin de içinde olduğu sosyal taraflardan sağlar. Dolayısıyla İSF'den yapılan Kısa Çalışma ve Nakdi Ücret ödemelerini devletin desteği olarak sunulması bir çarpıtmadır. Bu çarpıtma, pandemi öncesinde de var olan İşsizlik Ödeneklerinin dahi "devlet desteği" kapsamına alınmasıyla iyice çığrından çıkarılmaktadır. İSF'den yapılan ödemelerin, pandemiye özgü devlet yardımları hesabının kesinlikle dışında tutulması gerekir. (İSF kaynakları sermayenin ve devletin kullanımına sunulurken bunların hesabı ayrıca tutulmakta ve hak sahibi sigortalılara bilgi verilmekte midir örneğin?).
 
Fonlar bahsinde hesaba katılabilecek olan destekler, SYDTF'den verilen "Normalleşme Desteği" (Ağustos 2021'de 4,8 milyar TL) ile "Sosyal Destek Programı" kapsamında sağlanan (Ağustos 2021'de 5,5 milyar TL) desteklerdir. ("Sosyal Destek Programı"na bütçeden de 4,4 milyar TL sağlandığını belirtmiştik; ayrıca "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" kampanyası kapsamında toplanan 2,1 milyar TL'lik bağış da bu Programa aktarılmıştır).

Sonuçta, bütçeden ve SYDTF'den sağlanan doğrudan nakdi destekler toplamı, Ağustos 2021 itibariyle, (13,4+4,8+5,5=) 23,7 milyar TL'den ibarettir. Aşılama destekleri de eklense, 30 milyar TL sınırları içinde kalan pandemi destekleri söz konusu olurdu. İsterseniz 40 milyar TL deyin, bu, dünya çapında bir utanç tablosudur.

Sermayeye bu denli cömert, halka bu denli nekes bir iktidardan şimdi, seçimlerin hatırına, 2022'ye dönük olarak bol kepçe emek yanlısı adımlar atması bekleniyor, öyle mi?