Düzen içi siyasetten teklife destekler sürüyor. Fırsatçılık böyle… AKP fırsatı CHP’ye kaptırmamak için “yasa yetmez, anayasa” savını kullanıyor.

AKP’lileştirile(meye)nlerden misiniz?

AKP’nin düzenini/keyfiliğini demokrasi, kurumlaşma, hukuk devleti, din bu değil başlıklarıyla eleştirenler ve bu eleştirilerden seçimli gelecek umanlar, AKP’nin yaptıkları üzerine eleştiri ve düzeltmeleri anlatırken hangi konuyu ele alırlarsa alsınlar, AKP adına sıralananlardan hangisine nasıl çözüm önerirlerse önersinler, önerilerinin hepsi “kapitalizm, emperyalizm ve sömürü” düzeninin batağına saplanıp kalacak. AKP ve ortağı batağın içine çekiyor, düzen siyaseti de “hem ağlar hem giderim”i oynuyor.

CHP yönetiminin (yazıdaki CHP kısaltması “CHP yönetimi” olarak okunmalı) dinsel simge ve giysilere özgürlük öngören yasa teklifi AKP’lileştirilmeye tam oturuyor. Konu ne Anayasa ne de hukuk. Hukukla her şeyin çözümlenemeyeceğinin tipik örneklerinden biri masanın üstüne konuldu.

İşine geleni, çıkara uygun olanı yasalara yaz, adını da “yara sarma”koy,  olsun bitsin.  AKP aynı amacı Anayasa içine yerleştirmeye kalkıştığında bu girişim hem Anayasaya aykırı bulundu hem de AKP’nin “demokratik ve laik cumhuriyet ilkeleri”ne aykırı olan davranışlarının odak haline gelmesinde ve suçlu bulunmasında kanıt sayıldı. AKP’nin Anayasa değişikliğini Anayasanın “laik hukuk devleti” ilkesini değiştirme girişimi olarak gören ve iptal eden 2008 AYM kararı, kapatma yerine para yaptırımı veren kararı kayıtlarda duruyor. Hukuksal yanı merak edenler bu kararları okusun (AYM Anayasa Kararı: 5.6.2008 günlü, E.2008/16, K.2008/116; AYM AKP Kapatma Davası Kararı: 30.7.2008 günlü, 2008/1 (SPK) 2008/2).

“Hukuk mu kaldı” diyenler hukuksuzluğa CHP’nin de katıldığını görsünler.

2008’de Anayasa değişikliği için iptal davasını açan ve dava dilekçesi kabul edilen CHP şimdi başka bir siyasi parti mi, Erdoğan’ın “rabbimin emri” dediği konuya ortak mı oldu? Türk-İslam sentezi adı verilen ırkçı-dinci bir çizgiye mi katıldı? Liberalliğini, siyasal İslamdaki, milliyetçilikteki, hukuksuzluktaki, anayasa tanımamazlıktaki payını kanıtlama yarışına mı girdi?

Laiklik öldürüldü. Yara mı kaldı ki yaralar sarılsın. “Seçim için her şey geçerli”yse F. Gülen’in 2010 Anayasa oylaması için "mezardakileri bile kaldırarak referandumda 'Evet' oyu kullandırmak lazım. Ben zannediyorum kalkarlar da"  sözleri neden fıkra gibi anlatıldı?

Teklif, 4 Ekim 1926’nın Medeni Yasanın yürürlük tarihinin yıldönümünde, eş zamanlı olarak basını ve emekçilerini tehdit eden yasa teklifinin Meclis gündeminde olduğu zamanda yapılıyor.

Düzen içi siyasetten teklife destekler sürüyor. Fırsatçılık böyle… AKP fırsatı CHP’ye kaptırmamak için “yasa yetmez, anayasa” savını kullanıyor. Böylece anayasal laiklik güvencesi CHP kışkırtmasıyla ortadan kaldırılacak. AKP hem 2008’in intikamını almış olacak hem de Cumhuriyetin yıkım işine, gericileştirmeye düzen içi muhalefeti de çektiği için mutlu olacak. Kapitalizmle, emperyalizmle sorunu olmayan CHP yönetiminin “toplumsal barış” dediği tam da buraya oturuyor. Biri “yasa yetmez, anayasa”, diğeri “anayasa değil, yasa” diyor. Haydi buyurun, temel sorunları unutun, hukuk içinde tartışıp durun…

Dinselleşme özgürlük ve hukuk kılıflarıyla eğitime, devlete, siyasete, toplumun yaşam tarzına sokuluyor, kadın ve çocuk istismarı, her türden dinsel istismar sürüyor, yok edilen laiklik üzerinde tepiniliyor: Özel güzeldir; dinsellikle yoğrulmuş, aydınlanmayı, bilimi ve siyaseti işine geldiği gibi kullanan, halkı kul ve şükürcü yapan özel daha güzeldir.    

Hukuk, sağlık, eğitim, akademi, medya, sendikalar, dernekler, vakıflar, meslek örgütleri, ordu, emniyet, yargı, parlamento… Kurumlar, kurallar ve siyaset kapitalizm tarafından fethedilirken gericilik, dinsel örgütlülük, milliyetçilik kullanıldı, daha da kullanılmaya devam edecek gözüküyor.

Milliyetçiliğin, gericiliğin ve sömürücülerin kuyruğuna takılarak eşitlik, özgürlük, adalet kavgası verilebilir mi? İnsanlık kavgası verilebilir mi?

Bu siyaset ve girişimler neyi örtüyor? Kapitalist ve emperyalist ilişkileri, sermaye-devlet-tarikat-mafya ilişkilerini, gericiliği ve siyasal İslamı, etnik kavgaları, yağmayı, işgali, işsizliği, yoksulluğu, sınıfsallığı, bütünüyle sömürüyü…

Burjuvazinin ihaneti içine doğan aydınlanmanın 21. yüzyılda getirildiği yerin, laikliğin yok edilmesinin zehirli meyvelerini yedirmeye kalkışıyorlar. Emekçi halkın hak ve eşitlik savaşımlarını, sınıfsal savaşımlarını kırıp liberallerle, sömürenlerle, gericilerle uzlaşmasını istiyorlar.

Sağından solundan, altından üstünden, önünden arkasından düzeltme/uzlaşma adı altında sömürücü düzen sürdürülmeye çalışılıyor.

Emekçi halk gerici ve sömürücü batak içine girmeyecek.

Hukuk esnekliklerini ve oyunlarını, siyasal çıkarları, düzen içi kandırmacaları tepe taklak ederek, Toplumcu Anayasada da belirtildiği gibi açık ve net olarak yapılması gereken tek şey: Hukukun, eğitimin, parlamentosu ve yargısıyla tüm devlet işlerinin, ekonominin tümüyle ya da bir bölümüyle, dine ve din kurallarına dayandırılmaması. Yurttaşların dinsel inanışlarını ya da inanmamalarını hiçbir şekilde açıklamaya zorlanmaması, dinsel inançlara hiçbir resmi belgede yer verilmemesi. Dinin siyasallaştırılmasına, siyasetin dinselleştirilmesine ve dini kuralların toplumsal yaşamı düzenleme girişimlerine engel olunması.

Demokrasi adı altında adaletsiz seçimlerle, özgürlük adı altında dinsel gericilikle toplumun tutsak alınmasına, sömürüye son vermeye kararlı olan komünistlerin çözümü bu düzenin değişmesi, sosyalizmin eşitliği, özgürlüğü, adaleti ve aydınlığı.