AFAD ve Kızılay, görevlerinin gerektirdiği işleri yapmadıkları için başarısız olmuşlardır. Yetki kimde olursa olsun bundan sonra da başarısızlıkları sürecektir.

Afet yönetiminde başarısızlık ve özgülenen kaynaklar

Genel kanının tersine Türkiye’de afet yönetimine özgülenen kaynaklar az değildir. Üstelik son yıllarda artan bir hızla yükseltilmektedir. Afetlerin gerektiği gibi yönetilemeyişinin temel nedeni, kaynakların az oluşu değil, hesapsızca ve afet yönetimini ilgilendirmeyen alanlarda savrulmasıdır.

AFAD ve Kızılay, 2017 -2022 yılları arasındaki 6 yılda toplam olarak yaklaşık 90 milyar lira kaynak kullanmıştır. Buna rağmen afetler yönetilememektedir. Kurumlar, riski azaltmak ve kriz yönetmek gibi temel görevlerini başaramamaktadır. Afet senaryoları hazırladıkları kuşkuludur; hazırlamış olsalar bile gereğine uygun önlemler geliştirmedikleri görülmektedir. Gerçekçi bir stok planlaması bile yapamayışları çok gerilerde kaldıklarını göstermektedir. Bu yüzden de işimiz Allaha kalmış gibidir.

AFAD ve Kızılay gibi kurum/kuruluşları, harcamalarıyla sınırlı denetlemenin hiç bir anlamı yoktur. Afet sırasında ve izleyen günlerdeki satın aldıkları malzemeler için ihale, fatura, teslim-tesellüm makbuzu gibi belgeler istenemeyeceği açıktır. Pahalı olup olmadığı, belirtilen tutarda malzeme alınıp alınmadığının ortaya çıkarılmasını beklemek beyhudedir. Afet koşullarında ihale kurallarına uyulmamasını sağlamak üzere yasalarda düzenlemeler yapılmıştır. Maraş depremi sonrasında OHAL ilan edilen illerde 5 milyon liraya kadar ihalesiz malzeme alınmasına izin verilmiştir.

AFAD ve Kızılay’ın harcamalarının afet olmayan dönemlerde bile denetlenebilmesi olası değildir. Kızılay, ramazan günlerinde iftar çadırları kurmakta, binlerce kişiye yemek vermektedir. Faturalarda yazılı bilgilerin gerçekliğinin çok sonra yapılacak denetimlerle ortaya çıkarılabilmesi olası değildir.
Kızılay’ı, Sayıştay denetlememektedir. Kamuya yararlı dernek olduğu için İçişleri Bakanlığı ve cumhurbaşkanının isteği üzerine DDK denetlemektedir.

Sayıştay AFAD’ı mali tabloları ve harcamaları üzerinden denetlemektedir. AFAD, üç kamu kuruluşun birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Birleştirilmesinin amacı, afetlerin tek elden yürütülebilmesidir. Ancak bu beklenti gerçekleştirilememiştir. Kuruluş amaçlarına uygunluk denetlenmediği için Sayıştay’ın mali tablolar üzerinden yaptığı denetimden parsa çıkarılmaya çalışılmaktadır. Oysa bu beklenti yanlıştır. Basında Sayıştay’ın AFAD 2021 yılı Denetim raporundan alıntılar yapılmakta; “AFAD taşınır mallarının hesabını bilmiyor” bulgusu üzerinden hesapsızlığı ortaya dökülmeye çalışılmaktadır. Oysa raporda, muhasebe işlemleriyle ilgili aynı konuda 4 ayrı eleştiri yapılmaktadır. Raporda AFAD taşınır mallarının kayıt dışı bırakıldığı söylenmediği gibi kanıtlayıcı bir belge/bilgi de bulunmamaktadır.

AFAD ve Kızılay, görevlerinin gerektirdiği işleri yapmadıkları için başarısız olmuşlardır. Yetki kimde olursa olsun bundan sonra da başarısızlıkları sürecektir. İçlerinden birini seçmemiz beklenmemelidir.

Afet Yönetimi için kullandırılan kaynaklar

Kızılay, 2021 yıl sonu değerlendirme toplantısına sunulan belgeleri derleyip 28 Aralık 2021 günü “Bu Hilal Sensiz Olmaz” adıyla yayımladı. Çizelgeyi sözünü ettiğim belgeden aktardım.

Kızılay’ın 2017-2022 arasında gelir ve giderlerindeki olağanüstü artış dikkatinizi çekmiştir. 2017 yılında 3 milyar 540 milyar lira olan gelir bütçesi, 2022’de 12 milyar 425 milyon liraya; 3 milyar 169 milyon lira olan gider bütçesi 12 milyar 148 milyon liraya yükselmiş.

Sayıları toplayalım: Kızılay, 6 yılda 44 milyar 620 milyon lira gelir elde etmiş, 42 milyar 110 milyon lira harcamış.

Son yılların parlayan yıldızı AFAD da geri kalmamış, 6 yılda toplam 41 milyar 494 milyon lira harcadığı görülüyor.

Basında, Kızılay’ın afet yönetiminden uzaklaştırılması, AFAD’ın öne çıkarılması çokça eleştiriliyor. Bu eleştiriler, pek bir anlam taşımıyor. Kızılay, bir holding A.Ş olarak yapılandırıldı. Piyasanın gereklerince yönetiliyor. AFAD kamu kuruluşu niteliğinde; bütçeyle verilen ödenekleri harcıyor. Kızılay, bütçe ödeneklerinden beslenmiyor; bağış ve yardımlar ile son yıllarda dikkati çeken düzeylere ulaşan ticari işletmelerinin gelirlerini kullanıyor. Holdingleşmiş bir kamu kurumundan “hayır işi” beklenemeyeceğini biliyoruz.