"Kamala Harris’e rakip olacak Trump/Vance ikilisi kesinleşti. Sıradan kişilerden değil, emperyalist sistemin zirvesini yönetmeye aday olan bir ikiliden söz ediyoruz."

ABD’de başkanlık seçiminde tuhaflıklar

ABD başkanlık seçimi, adaylar kesinleşmeden önce bir kargaşa ortamına sürüklendi. Kamuoyu, bir önceki seçim gibi Biden-Trump rekabetini beklemekteydi. Öngörülemeyen gelişmeler siyaset tablosunu alt-üst etti.

İlk gelişmeler Trump’ın lehine seyrediyor…

İki rakibin ilk ve son TV tartışmasında Biden’ın teklemesi “bunaklık” iddialarını yaygınlaştırdı. Demokrat Parti’nin (DP’nin) Obama, Clinton, Pelosi gibi “ağır topları” Biden’a adaylıktan çekilme çağrısı yaptı. Biden önce direndi; kampanyasını astronomik bağışlarla destekleyenler aynı çağrıya katılınca adaylıktan çekildiğini duyurdu. 

“Ağır toplar” Biden’ın yerine Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in adaylığı üzerinde birleşti. Ama, istifa çağrılarını izleyen süre fazla uzamış; Cumhuriyetçileri güçlendirmişti. Temmuz ortasındaki suikast girişimini kulağı çizilerek ve “muhaliflerine aslanlar gibi meydan okuyarak” atlatan Trump’ın itibarı zirveye çıktı.  
Yeni başkanlık adayı Kamala Harris 59 yaşındadır. Hindistan göçmeni bir anne ile siyah tenli Jamaikalı bir babanın kızıdır. Bu ikili California Üniversitesi’ne lisans-sonrası eğitim için gelmiş, orada tanışarak evlenmiş; zamanla ABD vatandaşları olmuşlar. 

Harris, California Üniversitesi’nde hukuk eğitimi görmüş. Sonra savcılık yapmış; DP saflarında siyasete katılmış; 2017’de California senatörlüğüne, 2020’de de Biden’ın Başkan Yardımcılığı’na seçilmiştir. Partisinin 19 Ağustos’ta Chicago’da toplanacak olan Seçmenler Kurulu (“National Convention”) Harris’in adaylığını kesinleştirecek. Minnesota Eyaleti’nin DP’li valisi Tim Walz de başkan yardımcısı adayı olacaktır. 

Harris’in başkan yardımcılığının başarılı geçmediği söyleniyor. Latin Amerika’dan ABD’ye akan göçmenler sorununa odaklanmış, tam aksine Meksika sınırından kayıt-dışı insan girişleri aynı dönemde tırmanmıştır.  

Trump’ın başkan yardımcısı adayı ve ‘Amerikan Rüyası’…  

Cumhuriyetçi Parti’nin adaylarını belirleyecek olan Seçmenler Kurulu (“Republican National Convention”) 15 Temmuz 2024’te toplandı. Başkanlığa Trump’ın adaylığı ön-seçimlerde kesinleşmişti. Toplantının ilk günü Trump, Başkan Yardımcılığı için kimsenin beklemediği bir ismi, iki yıllık Ohio senatörü J.D. Vance’i önerdi.  

Bu adayı Trump’a finans sermaye çevreleri ve milyarder iş adamı Elon Musk telkin etmiş (WIRED, 18 Temmuz). Trump’ın kampanyasına Musk’ın 45 milyon dolar bağışlayacağı da açıklandı; yalanlanmadı. 

J.D. Vance 1984 doğumludur; yoksul bir aileden geliyor. Deniz piyadesi olarak 2005’te Irak’ta üniforma giyiyor. Terhis sonrasında burslu olarak önce Ohio Üniversitesi’nde lisans, sonra da seçkin Yale Üniversitesi’nde hukuk eğitimi alıyor. 2016’da Peter Thiel’in finansal danışmanlık şirketine katılıyor. 2022’de Cumhuriyetçi Parti’den Ohio senatörlüğüne seçiliyor. 

J.D. Vance, 2016’da Hillbilly Elegy başlıklı bir roman yayımladı. Türkçe olarak başlığı “Dağ Köylülerine Ağıt” olarak çevirebiliriz. Yazarın, Kentucky kırsalında ailesini, çocukluğunu ve gençlik yıllarını anlatan, “çok satanlar” listesine giren bir roman… 2016’da yayımlanan kitabı New York Times “Trump’ın niçin kazandığına ışık tutan bir roman” olarak tanıtıyor. Daha sonra Ron Howard’ın yönetiminde bir film olarak da çekiliyor.  

Romana ulaşamadım; ama Netflix’ten filmi izledim. 21’nci yüzyılda Kentucky eyaletinin dağlık kırsalında yoksulluk ve yoksunlukla mücadele eden Vance ailesi anlatılıyor. Film iki farklı gözlükle izlenebilir: Bir gözlük, ABD halk sınıflarının yoksul katmanlarının çetin hayat mücadelesinin gerçeklerini algılatır. Kahramanlar, duyarsız, acımasız  bir ortamın çaresiz insanlarıdır. Ağır, ama örtülü bir toplumsal eleştiri geçerlidir. 

İkinci (“pembe”) gözlük ise, Vance’i temsil eden roman kahramanını ayakta tutan, giderek “Amerikan rüyası”nın eşiğine taşıyan “çıkış olanaklarını” algılatacaktır. Temel güvence, doğrudan doğruya ailedir. Film, ailenin kadın ve çocuklar dünyası üzerinde odaklanıyor. Bu dünya koca, sevgili, belalı olarak değişen erkeklerin, nankörlüğüne, sömürüsüne, şiddetine muhataptır. Vance ailesinde bilgeliği, kriz anlarının dayanağını, anneanne (filmde Glenn Close) temsil ediyor. “Her erkeğin altına yatan” kızının belalılarını, uyuşturucu bağımlılığını önleyememiştir; ama torunu Vance’i (neredeyse döve döve) iyi öğrenci olmaya o yönlendirecektir. 

Eğitim, böylece, ağır, vahim yoksunluklara karşı ikinci çıkış yoludur. Deniz piyadesi olarak Irak savaşına katılımı, Yale Üniversitesi üzerinden “çalışanın zirveye yöneldiği” bir başarı öyküsü izleyecektir. Filmde değil, ama Vance’in özgeçmişinde, terhis sonrasındaki burslu üniversite eğitiminin 1944 tarihli G.I. Bill sayesinde mümkün olduğunu öğreniyoruz.  

Günümüz Amerika’sının gerçekçi, acımasız bir tablosu, ama toplum (kapitalizm) yoktur; kötülüğü ve iyiliği taşıyan bireyler vardır. Amerikan Rüyası’nın 21’nci yüzyılda gerçekleşebileceğini de gösteriyor. Bu tutucu mesaj müellifinin, Musk ve Thiel gibi neo-faşizmi benimseyen büyük sermayedarlar tarafından desteklenmesi şaşırtıcı değildir.

Trump-Vance ikilisi: “Tuhaf, garibe insanlar…”     

Kamala Harris’e rakip olacak Trump/Vance ikilisi böylece kesinleşti. İlk bakışta DP’nin temsil etme iddiasındaki sözde liberal dünya görüşüne karşı tehlikeli bir takım…

Niçin “tehlikeli”? Birbirinin eksiklerini tamamlayan bir ikili… 80’lik başkanın yardımcısı 40 yaşında olacaktır. Faşist Trump’ın okur-yazarlığı kıttır; “desteksiz atmaya” alışkındır; bir anlamda “magandadır”. Yardımcısı Vance ise, aynı dünya görüşünü benimsemiştir; ama Yale’den diplomalı bir hukukçu, liberal New York Times’ın takdirini kazanmış bir romancıdır. Başkanın eksiklerini fazlasıyla telafi edecektir. ABD faşizmi, belki de, Trump sonrasının liderini bulmuştur. 

Trump, beklendiği gibi, yeni rakibine karşı eleştirilerini “maganda yöntemleri” ile başlattı. Geçmişte Obama’nın Amerikalı olmadığını ileri sürmüştü. Bu sefer de Harris’in aslında Kanadalı olduğunu iddia etti. Siyah taraftarlarına hitap ederken de Harris’in siyah kimliğini gizlediğini, kendisini “Hintli” olarak tanımladığını ileri sürdü. İkisi de yalan: Kamala, lise eğitiminin sadece bir dönemini Kanada’da geçirmiştir ve Jamaika’lı siyah kimliğini de açıkça sahiplenmektedir.

Trump’ın yalanlarının sayımı bir süre yapılmış, “ipin ucu kaçınca” vazgeçilmişti. Amerikan kamuoyu bu “kusura” alıştı; artık yadırgamamaktadır. Yale mezunu, romancı başkan yardımcısı adayından da Trump’ın kaba faşizmini, düzeyli, “rafine” bir söyleme dönüştürmesi beklenebilirdi. 

Buna vakit kalmadı. J.D. Vance’in DP’ye yönelik üç yıl önceki şu saldırısı keşfedildi; yayıldı: “Bu ülkeyi yöneten Demokrat Parti’yi çocuksuz, kedi-seven bir kadınlar grubu temsil ediyor. Kendi marifetleri yüzünden hayatları perişan olmuştur; ülkeyi de kendileri gibi perişan etmek istiyorlar.” (AP, 24 Temmuz 2024). DP’deki “kedi seven, çocuksuz kadın (“childless cat ladies”)” örnekleri arasında Başkan Yarımcısı Kamala Harrris’i de sayıyor.

Tepkilere bir örnek olarak ünlü aktör Jennifer Aniston’u vereyim: “Mr Vance, dua ediyorum ki ileride kızınız kendi çocuklarını doğurabilsin. Umarım ki sizin engel olmaya çalışacağınız yapay döllenmeye de ihtiyaç duymaz.”

ABD’deki bir önceki senato seçimleri, tutucu Güney eyaletlerinde dahi kadın seçmenlerin kürtaj yasağına karşı duyarlılıklarını ortaya koymuş; Cumhuriyetçi Partiyi de etkilemişti. Nitekim Trump gecikmeden Vance’in “yanlış anlaşıldığını” söyleyerek durumu kurtarmaya çalıştı. 

Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçi bir üyenin Vance için, “10 arkadaşımızdan 9’una göre yanlış adaydır” dediği; adaylığının da iptal edilebileceği haberleştirildi (Guardian, 4 Ağustos 2024).

Vance’in keşfedilen bu demecini, Trump’ın özellikleriyle birleştirerek siyasal propagandaya taşıyan kişi Harris’in başkan yardımcısı adayı Tim Walz oldu: “Bunlar tuhaf (“weird”) insanlardır.” (JACOBIN, 1 Ağustos 2024).

“Weird” sözcüğü ABD İngilizcesinde “tuhaf”ın ötesinde “cins, anormal, garibe” gibi anlamlar da içerir. Harris-Walz kampanyasında maganda Trump ile züppe bireyci Vance bileşkesini, “tuhaf, garibe insanlar” olarak yaftalamak şimdilik tutmuş görünüyor.         

Sıradan kişilerden değil, emperyalist sistemin zirvesini yönetmeye aday olan bir ikiliden söz ediyoruz.