Erdoğan elbette yalan söylüyor ama uydurulmuş, kafadan atma bir yalan değil bu, düşünülmüş, tasarlanmış, örgütlenmiş bir yalan. Onlarca değil binlerce ortağı olan bir yalan.
Erdoğan "5 milyon ağaç" dedi, yüreğimiz ağzımıza geldi. Neyse ki daha sonra konuya açıklık getirdi. Bu bir dil sürçmesiydi, kimi bakanlarının da söylediği gibi gerçek (!) sayı 5 milyardı. 5 milyon dil sürçmesiydi. 5 milyar ne sürçmesi, biz de milyonlarca vatandaşımız gibi bunun üzerine düşündük.
Binali Yıldırım, bu sayılar ilk konuşulmaya başlandığı zaman "gidin sayın o zaman" demişti ama 5 milyar sağdan say, soldan say pek aklın aldığı bir sayı değil. Fakat sıklıkla tekrarladığım gibi karşımızda "kafayı yemiş" kişiler olduğu varsayımından her zaman uzak durmamız lazım. Bu basitçe "yalandan kim ölmüş" ya da "at Recep at, nasılsa din kardeşiyiz" durumu olamaz.
Öyleyse biraz nasıl oluyor üzerinde durmamız lazım.
İlkin şunu söyleyeyim, Erdoğan açıktan yalan söylemiyor, dayanaksız atmıyor olabilir. Elinde sayılar var ve bu sayılara bakarak konuşuyor. Tabii adet olduğu üzere sayılara da okuyup üflemeyi ihmal etmiyor.
Elindeki sayılar ne? Anladığım kadarıyla büyük ölçüde "dikilen fidan" sayısıyla ulaşılan bir yıllık ağaçlandırma verisi var elinde. Buradan baktığımızda hakikaten Türkiye'nin yılda ortalama 150 milyon civarı yeni ağaç diktiği söylenebiliyor. Bu da 20 yılda 5 milyar etmese de 3 milyar ağaç ediyor. Sorun şu ki, yılda ortalama 150 milyon ağaç diktiğimiz bilgisi "sahadan" gelen sayıların toplanmasıyla oluşuyor. Sahadan sayılar doğru geliyor mudur?
Belediyeler ağaç dikiyor, müdürlükler ağaç dikiyor, bakanlar ağaç dikiyor. Dikiyor diyoruz ama hepsi bir şekilde diktiriyor. Yani şirketlere veriyor parasını şu kadar ağacı dikiyorlar. Bu sayıların tek tek doğru olması mümkün mü? Gülümseyin, siz de gülümseyin. Burası Türkiye, mümkün değil tabii ki! Sonuçta 100 tane parası alıp 50 tane dikmek dururken, hakedişleri, sözleşme onayları, şartnameleri amuda kaldırılmış ülkede acaba kaç "firma" bildirdiği sayıda yapıyor olabilir işini.
Dolayısıyla aslında Erdoğan yalan söylemiyor. O yalan zurnasının son deliği. 100 bin ağaç diktim diyen şirket yalan söylüyor. Diktirdiği laleleri de ekleyip 150 bin ağaç diktirdik diyen belediye yalan söylüyor, sayıları toplayan müdür yalan söylüyor, müdürleri toplayan bakan yalan söylüyor.
Böylece bir anda "nerede peki abi bu ağaçlar" dediğimiz 3 milyar sayısına ulaşılıyor. Eh Erdoğan mı artık, arada birileri mi bilemiyoruz bunu da 5 milyara tamamlayıveriyor.
Öte yandan asıl sorun bu da değil.
Türkiye Ormancılar Derneği'nin dilinde tüy bitmiş, klavyesi parçalanmış, faksının ömrü dolmuş, söyleyip duruyor: Dikilen fidan sayısı değil toplam ağaçlandırma önemli. Ağaçlandırılmış alan önemli. Ormanlık alanın kalitesinin geliştirilmesi önemli. Bu açıdan baktığınızda da 2018'de elde 22 milyon hektar orman alanı var. Bu büyüklük 1973'te 20.2 milyonmuş. 2005'te de 21,2 milyon. Yani kabaca geride bıraktığımız 45 yılda orman alanımız yüzde 13 büyümüş. Sakın şaşırmayın, "yandaş mısın ulayn" diye twitlere abanmayın. Betonlaşma sayesinde İstanbul'un ikliminin değiştiğini, artık yağan yağmurun toprağa karışmak yerine betonun üzerinde buharlaşması nedeniyle nemden kurtulamadığımızı filan anlatmayın. Siz yaşam alanlarınızda betonlaşırken, bir yerler de ormanlaşabilir, bunu da kabul edin. Yapılan kimi hesaplamalara bakıldığında toplam 22 milyon hektar ormanlık alanımızda yaklaşık 7,5 milyar, çok abartırsak 10 milyar ağaç var.
5 milyar ağaç diktim derken yüzü kızarmadığına göre Erdoğan doğruyu söylediğini düşünüyor. (Olduğu kadar.) Fakat sonuca, yani orman alanlarına ve bunlar içinde oluşan ağaç miktarına baktığımızda son 20 yılda en fazla yüzde 10 büyümüş olan ormanlık alanlarda dikili ağaçların yarısı kadar "ağaç diktik" dediklerinde... İnsanın "e toplayalım kozalakları" diyesi geliyor gerçekten.
Ha bir de şöyle şeyler var: Bizde "ağaçlandırma" çalışmalarında uygulanan yöntemlerden birisi uçaktan tohum serpme! Bu sefer gülmeyin. Çünkü tamamen saçma ve uydurma bir şey değil. Ağlamayın da. Tohum serpen uçak başka, yangın söndüren başka. Çok zor hareket edilebilen dağlık alanlarda Orman Bakanlığı'nın elle tohum serperek yaptığı ağaçlandırma çalışmalarının çok uzun bir geçmişi var zaten. Uçaktan atılan tohumlarla ağaçlandırma yapılması da mümkün. Daha henüz Erdoğan'ın "çevrecinin daniskası" kesilmediği yıllarda 2005'te Toroslarda uçaktan serpilen sedir tohumlarıyla sonuç alındığı görülmüş ve devamına karar verilmiş.
Güzel şeyler de oluyor... mu acaba? Şeytan dürtüyor insanın aklına geliveriyor: Sakın Erdoğan dikilen her bir fidanı "ağaçlandırma" kaleminde birleştirdiği gibi uçaklardan atılan her bir tohumu da sayıya katıyor olmasın?
Dediğim gibi, ben insanların bilinçli yalancılar olduğuna (belki ben biraz safımdır) pek inanmam. "Ben filancanın yalancısıyım" en çok kullanılan kalıplardan birisi değil mi? Yalan çoğunlukla söyleyenlerin, sorgulayıp, kuşkulanmaları gereken bilgileri tekrarlamalarıyla ortaya çıkıyor.
Erdoğan belki de Cem Yılmaz'ın meşhur ettiği "fidanlar ağaca dönmeli yurdumda" çocuk şarkısından etkilenmiş, üstüne bir de "İHA'larımız Libya'da hedef vurduğu gibi, Toroslarda tohum da ekiyor" gazıyla atılan her bir tohumu fidanların altına yazıvermiş. 5 milyara ulaşmıştır.
Bu durumda milletin ovasına ağaç dikme ihalelerini alan şirketlere de kozalakları toplamak kalıyor.