2022 yılından heyecanlanın. Umut krizini aşabilecek tek güç sosyalistler, devrimcilerdir. Krizin aşılması, devrimci alternatifin güçlenmesi için koşullar hiç bu kadar olgunlaşmamıştı.

2022’den heyecanlanın

Benim kuşak Özal’ı hatırlar, bir öncekiler Demirel’i. Siyasi yaşamları “gözümüzü onlarla açtık, kapatacağız yine onlar…” dedirtecek kadar uzundur.

Demirel’in şarkısı bile var.

“Süleyman hep başbakan, hep…”

Özal onun çırağıdır. Sağlığı el verseydi bu rekoru kimseye bırakmazdı.

Sonrası Erdoğan. Onun dönemi Demirel’e de Özal’a da rahmet okutacak kadar uzun ve kesintisiz oldu. Belediye başkanlığını da hesaba katarsak tam çeyrek yüzyıl ediyor. Son kuşağın, hatta bir değil iki kuşağın umut hırsızı odur.

Türkiye sermaye sınıfının bu üç sağcı liderde cisimleşen iktidarı, memleketin zenginlerin malı olduğu fikriyle maluldür. Üçü de son 40 yılımızı çalıp zenginlere armağan etti. Bu nedenle burjuva siyasetinde “istikrar” kelimesiyle birlikte anılırlar ve bir sürekliliği temsil ederler.

Laikliğin rafa kaldırılması, bağımsızlık fikrinin yerini işbirlikçiliğin alması ve eşitsizliklerin derinleşmesi… Burjuva siyasetinin istikrar hikâyesinden arda kalan ise bundan ibaret. Elimizde çirkin ve kaba bir kurumsal ve toplumsal düzen var.

Kaçınılmazdı. Zengin sınıfın ne laiklikle, ne bağımsızlıkla ne de yoksulluğun ulaştığı boyutla derdi bulunuyor. Belki de bu nedenledir, muhalefetin hiç vazgeçmeden denemesine rağmen TÜSİAD kapısından demokrasi çıkmıyor. Zengin sınıfın refahı kendine... Çünkü zenginlik bir tek sosyalizmde paylaşılabiliyor.

Şimdi Türkiye kapitalizminin istikrarından geriye kalmış olan bu çirkin ve kaba düzen, Erdoğanlı döneminin sonuna yaklaşıyor. Ve yaklaşan son, toplumun bütününde, 20 yıllık bir siyasi figürden kurtulmaktan bir dirhem fazla heyecan yaratmıyor.

Bunun en önemli nedeni, Erdoğan’ın karşısındaki düzen muhalefetinin, sözü edilen 40 yıllık sürekliliğin neden olduğu yıkıma dair tek bir sözünün olmamasıdır.

Laiklik… Şimdi sırası mı tam ittifakları genişletmek üzereyken!

Bağımsızlık… Yeri mi şimdi ABD’si, AB’si herkes bizi desteklerken!

Eşitlik… Olur mu şimdi yerli-yabancı sermaye bu kadar tedirginken…

Buradan bir heyecan çıkar mı? Toplumun gerçek sorunlarına el atmayacak bir siyaset, bu sorunların sahibi emekçilerde geleceğe dair bir umut yaratır mı?

Bu tam olarak bir umut krizidir.

Düzen içi siyasetin bulaştığı her dinamik bu krizi derinleştiriyor, derinleştirecek.

2022 yılında İstanbul’da halk uzun ekmek kuyruklarında saatler geçirmeye, Diyarbakır’da elektriği kesilen evlerde iki yaşındaki çocuklar sağlıklarını kaybetmeye devam edecek. Ne ekmek ucuzlayacak, ne süt. Mutfakta ne et bollaşacak, ne de bardakla satın alınan sıvı yağ.

2022 yılında yoksulluk derinleşecek. Bu nedenle zenginliği daha da artan başkaları, çıkıp simitle idare etmekten, porsiyonları küçültmekten bahsetmeyi sürdürecek. Ve uzun yıllar sonra ilk kez 2022 yılında mutlak yoksullaşmaya, zayıflamış bir iktidar eşlik edecek.

Erdoğan 40 yıllık bir sürekliliği de temsil ediyor dedik. Şimdi 2022 yılında iki seçenek var. Ya Erdoğan gidecek ve bu süreklilik yeni bir iktidarla sermaye sınıfı için kesintiye uğramadan devam edecek, ya da Erdoğan’ın gidişine eşitsizliğin, gericiliğin ve işbirlikçiliğin 40 yıllık “istikrarını” bozacak yeni bir devrimci alternatif eşlik edecek.

2022 yılından heyecanlanın. Umut krizini aşabilecek tek güç sosyalistler, devrimcilerdir. Krizin aşılması, devrimci alternatifin güçlenmesi için koşullar hiç bu kadar olgunlaşmamıştı.

Yeni yılınız kutlu olsun. Umutla…