TÜSİAD 48 yaşında: Sömürü ve faşizme destekle taçlanan yarım asrın hikayesi

Bundan tam 48 yıl önce kurulan ve ülkede emekçilerin üzerine karabasan gibi çöken TÜSİAD, bugün yeni yaşını kutluyor. TÜSİAD'ın 48. yaşı dolayısıyla bir kez daha patronlar kulübünün gerçek hikayesini paylaşıyoruz...

soL - Haber Merkezi

Türkiye'deki patron düzeninin en önemli temsilcilerinin oluşturduğu TÜSİAD, 48 yaşında.

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, yeni yaşları dolayısıyla yaptığı açıklamada, "TÜSİAD 48 yıl önce bugün kuruldu; daha müreffeh, demokratik, güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti için çalışmaya azimle devam ediyoruz. Kurucularımız, Başkanlarımız ve tüm üyelerimize sevgi ve saygılarımla teşekkürlerimizi sunuyorum" dedi.

TÜSİAD'ın önceki dönem başkanı Erol Bilecik ise, "İki yıl boyunca ana sorumluluğunu üstlenmekten büyük bir mutluluk ve gurur duyduğum @TUSIAD’ın kuruluşunun 48’inci yıldönümü kutlu olsun! Yarım asra yaklaşan bu yolculuk, Türkiye için üreten ve yeni değerler yaratan herkesin yolculuğudur. Nice yıllara!" mesajını paylaştı.

Patronların sevinç içinde kutladıkları bugün, 48 yıldır emekçiler üzerine karabasan gibi çökmeye devam ediyor.

TÜSİAD'ın gerçek hikayesinin kısa bir bölümünü, bir kez daha paylaşıyoruz...

'ÜLKENİN SAHİBİ' İDDİASI...

TÜSİAD’ın “kamu dışı milli gelirin yarısını oluşturan, kurumlar vergisinin yüzde 80’ini ödeyen ve dış ticaretin yüzde 85’ini gerçekleştiren 4 bine yakın şirketin temsilcisi” olduğu vurgulanmıştı geçen yıl yapılan kutlama açıklamasında. TÜSİAD sayfasında kamu ve tarım dışı istihdamın da yüzde 50’sinin sağlandığı belirtiliyor. 

Övünülen büyüklükler, TÜSİAD’ın temsil ettiği 4 bin şirket üzerinden “ülkenin sahibi” olma iddiasını da örtük bir şekilde barındırıyor. 4 bin şirket çok daha az sayıda sermaye grubuna denk düşüyor. 

12 MART'IN UZANTISI 

TÜSİAD’ın kuruluşu 12 Mart 1971’deki askeri muhtıranın hemen ertesine denk geliyor. 2 Nisan 1971’de geleneksel sermaye gruplarını temsil eden, aralarında Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, İbrahim Bodur, Selçuk Yaşar, Nejat Eczacıbaşı, Feyyaz Berker gibi isimlerin olduğu 12 kişi tarafından kuruldu. 1960’lı yıllarda Türkiye işçi sınıfı hareketi ve solun yükselişini kesmeye yönelik önemli bir hamle oldu TÜSİAD’ın kuruluşu. 12 Mart’ın bir tür sivil uzantısı olarak da nitelenebilir. 

12 EYLÜL'E GİDEN YOLU DÖŞEYEN DERNEK

TÜSİAD, 1970’lerde sınıf mücadelesine sermaye sınıfı cephesinden daha doğrudan müdahalenin önemli araçlarından biri oldu. 1979’da Ecevit hükümetini uyarı niteliğinde tam sayfa gazete ilanları veren TÜSİAD, sonunda hükümetin düşmesine vesile oldu. Ardından önce 24 Ocak kararları, sonra 12 Eylül ile Türkiye işçi sınıfı için ağır bir baskı dönemi açıldı. Türkiye işçi sınıfının 1960’lı ve 70’li yıllardaki kazanımlarının geri alınması, sendikal örgütlülüğün azaltılmasında TÜSİAD özel bir misyon üstlendi. 

1990’LAR: DÜNYA RÜZGARLARININ TAŞIYICISI

1990’lı yıllar “küreselleşme” rüzgarları eşliğinde Türkiye sermayesinin uluslararası entegrasyonunun güçlendiği ve bu sürecin işçi sınıfına taşeronlaşma, örgütsüzlük, bir dizi sosyal hakkın kaybı olarak döndüğü bir dönem oldu. İş süreçlerinin yeniden örgütlenmesinden hukuki altyapıya uzanan, sömürü koşullarının ağırlaştırıldığı sürecin öncüsü, “yenilik” söylemiyle TÜSİAD oldu.

2000’LER: AB VE AKP’Lİ YILLAR

1995 Gümrük Birliği Anlaşması, TÜSİAD’ın temsil ettiği sermaye gruplarının yüksek angajmanıyla imzalandı. 2000’li yıllarda hız kazanan AB üyelik görüşmelerinde de TÜSİAD “demokratikleşme” ve “hukuk” vurgularını öne çıkarmakla birlikte emek-sermaye ilişkilerinin AB normlarında sermaye lehine düzenlenmesinin yakın takipçisi, özellikle AB bürokrasisiyle ilişkilerin yürütülmesi konusunda özel rol üstlendi. 

2002 sonrası TÜSİAD’ın 48 yılı içinde müstesna bir yere sahip. Çünkü sermaye sınıfına kaynak aktarımının en yüksek ve en doğrudan yaşandığı dönem oldu. AKP iktidarıyla TÜSİAD ilişkisindeki gelgitler, sürtünmelere rağmen. Üstelik bu sürtünmeleri sermayenin meşruiyet alanını genişletmek için kullandıkları ve zaman zaman başarılı oldukları da söylenebilir.