'Türkiye kafa dinliyor'

Şimdi şirinler köyü kadar sevgi dolu siyaset sahnemiz, kimse kimseyi üzmek, ayağına basmak istemiyor: Biraz kafa dinlesin halkımız... Bu düzen böyle sürsün, halk biraz nefes alsın, kapitalizm de makyajını tazelesin.

'Türkiye kafa dinliyor' Bu sürmanşetle çıktı dün Cumhuriyet, Erdoğan'ın seçim sonrası sessizliğini hatırlatarak. Seçim öncesinde barajın geçilmesi için elinden geleni yapan, türlü çeşitli "yetmez ama evet"çiyi köşe yazarı diye dolduran Cumhuriyet: Normalleşmenin ruhunu üfleyen gazete...

İstenilen tam olarak bu değil miydi zaten: Normalleşme... O büyük halk isyanının yeni bir ülke kurabilecek talepleri, bir program ve örgüte kavuşamadığı için, “Erdoğan olmasın yeter ki” asgarisine indirilip, düzenin restorasyonuna su taşısın diye uğraşılıyor iki yıldır. Boşuna değildi ısrarla “AKP ve Erdoğan karşıtlığı yetmez” dememiz. “Bu yeter” diyenler için Haziran bitmiştir artık, Haziran bitsin diye “bu yeter” denmektedir.

Seçim öncesi el birliği ile “baraj yıkılıyor” türküsünü tutturanlar, şimdi istikrar ve uzlaşı şarkısına başladılar. AKP'den hesap sormak gündeme gelmeyecek tabii ki, ülkenin içine düştüğü karanlık hatırlanmayacak, gericilik sorgulanmayacak, hırsızlardan hesap sorulmayacak: “yeter ki sussun şu adam biraz.” Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi “şimdi sağduyu zamanı”, Demirtaş'ın hatırlattığı gibi “İstikrar için elimizden geleni yaparız.”

Normalleşme dedik, seçmen sopasıyla korkutuluyor şimdi hepsi: Halk “uzlaşın” demiş. Oyunbozanlık edip geçmişi sorgulamaya kalkan her kim olursa, bu sahnede barınamaz, barındırmazlar. Sağduyu mesajları bpşuna değil. Burada barınmak isteyenler, AKP düzenini sorgulayamaz. Haziran Direnişi sandığa yansıdı diyen, 7 Haziran'dan proje üretenlerin buna bir cevabı vardır herhalde: Uzlaşın, demiş halk. Hükümet istifa diye hatırlıyorduk oysa biz o sloganı, şimdi ülke hükümetsiz kalmasın diye AKP-CHP koalisyonu öneriyor, ellerinden geleni yapacağını söylüyor; seçimlerde Haziran adına vekâlet verilenler.

Şimdi şirinler köyü kadar sevgi dolu siyaset sahnemiz, kimse kimseyi üzmek, ayağına basmak istemiyor: Biraz kafa dinlesin halkımız... Bu düzen böyle sürsün, halk biraz nefes alsın, kapitalizm de makyajını tazelesin.

12 Eylül sonrasında da aynı şey olmuştu: programsız, yönsüz eylemlerin yabancılaştırdığı emekçiler darbeyi sessiz bir kabullenişle karşılayıp, milyonlar “en azından sükûnet sağlandı” diye onay vermedi mi? Şimdi de aynı psikoloji tersinden işletiliyor. Halkın iddialı kalkışması, sonuç alamamanın verdiği umutsuzlukla “anca bu kadar oluyor”a razı edilmek isteniyor.

**

Razı olanlar, umutsuzluğu umut diye pazarlayanlar kaybetmek zorundadır. Farkında olsun ya da olmasın bu büyük tuzağa su taşıyorlar, “iyi niyet taşlarının” üzerine basa basa. Emperyalizmin ve sermayenin Türkiye için hazırladığı son yıllarındaki en iddialı projesini küçümseyenler, o dehlizde kaybolacaktır.

Vekâletle AKP'yi durdurmaya, düzenin ipiyle mücadele etmeye kalkışanlar, şimdi çözüm diye sunduklarının ağzından AKP ile koalisyon önerilerini izliyorlar. Haziran, Gezi ruhu falan derken üstelik.

Türkiye'de kolay çözüm yok. Tekrar göreceğiz.

Türkiye halkı Haziran'daki iddialarını hatırlamak, devrimcilik iddiasını taşıyanlar bunu hatırlatmak zorundadır. Haziran Direnişi'nin de zeminini oluşturan fay hatlarının üstünün restorasyon sıvası ile kapatılmasına izin vermeyecek, sosyalizm iddiamızı daha yüksek sesle sürdüreceğiz.

Kolay çözüme inanmadığımız, bu tuzağa kanmadığımız için.