TKP: Yaşasın Cumhuriyet!

Türkiye Komünist Partisi bugün yayımladığı bir bildiriyle, 96 yıl önce ilan edilen Cumhuriyet'in temelini oluşturan mücadele, onun uluslararası etkileşimleri ve sınıfsal temelleri hakkındaki görüşlerini paylaştı ve patronların Cumhuriyet'in içini boşaltarak, çürütüp tasfiye ettiğini savundu.

soL - Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi Cumhuriyet'in ilan edildiği günün 96. yıldönümünde yayımladığı kutlama bildirisinde Cumhuriyet'in temelini oluşturan mücadele, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası etkileşimleri ve sınıfsal temelleri hakkında görüşlerini paylaştı.

İnsanın insanı sömürmediği, bağımsız, egemen bir sosyalist cumhuriyet kurmak için kenetlenme çağrısı yapan TKP, yayımladığı bildiride patronların Cumhuriyet’in içini boşaltarak, çürütüp tasfiye ettiğini savundu. "Cumhuriyet fikri sömürücü sınıfların reklam filmleriyle, balolarla, resepsiyonlarla değil, emekçi halkın mücadelesiyle ayağa kalkacaktır. Türkiye nasıl 1919’da emperyalizme ve gericiliğe teslim olmadıysa, bugün de uluslararası tekellerin egemenliğini asla kabullenmeyecektir" denilen bildiride, yeni bir Cumhuriyetin, sermayeye karşı emeğin, emperyalizme karşı yurtseverliğin, gericiliğe karşı aydınlanmanın ürünü olacağı belirtiliyor.

TKP'nin "YAŞASIN CUMHURİYET!" başlığıyla yayımladığı bildirinin tam metni şöyle:

YAŞASIN CUMHURİYET!

Kurtuluş Savaşı yalnızca emperyalist işgale karşı değil, işbirlikçi ve çürümüş Osmanlı Sarayı’na karşı verilmiştir. 1923’te kurulan Cumhuriyet, emperyalist ülkelere olduğu kadar artık ömrünü tamamlamış saltanata karşı da bir meydan okumadır. Her kim ki bu gerçeği unutturuyorsa, o iflah olmaz bir gerici, açık bir Cumhuriyet düşmanıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ve ulusal kurtuluş mücadelesinin tüm ulusu birleştirdiği iddiası doğru değildir. Türkiye Cumhuriyeti bu ülkenin gerici ve işgalcilerle işbirliği yapan kuvvetlerinin yenilgiye uğratılmasıyla ortaya çıkmıştır.

1923’te kurulan Cumhuriyet, devletin dinsel referanslardan arındırılması olmaksızın gerçek anlamını kazanamazdı. 1928 yılında “Devletin dini İslam dinidir” ibaresinin Anayasa’dan çıkarılması, 1937 yılında laiklik ilkesinin Anayasa hükmü haline gelmesi Cumhuriyet’in kuruluşunun bir parçasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti, 1917 Ekim Devrimi ile birlikte kurulan Sovyetler Birliği’nin askeri, siyasi ve ekonomik desteğini alan devrimci bir mücadele sonucunda kurulmuştur. Anadolu’da emperyalizme karşı mücadele eden Kemalist hareket ile Bolşevikleri buluşturan dönemin devrimci hedefleridir.

Bugün 1923 yılında kurulan Cumhuriyet ortadan kaldırıldıysa, bunun sorumlusu tek başına AKP olamaz. Bugünden geriye gidecek olursak, Süleyman Demirel’den Turgut Özal’a, Kenan Evren’den Adnan Menderes’e kesintisiz bir çizgiyle karşılaşırız. Bu çizgi, 1923’ten itibaren Cumhuriyet’e damgasını vuran Türkiye’nin patron sınıfının, yani kapitalistlerin çizgisidir.

Patronlar Cumhuriyet’in içini boşaltmış, çürütmüş ve tasfiye etmiştir.

Cumhuriyet fikri sömürücü sınıfların reklam filmleriyle, balolarla, resepsiyonlarla değil, emekçi halkın mücadelesiyle ayağa kalkacaktır. Türkiye nasıl 1919’da emperyalizme ve gericiliğe teslim olmadıysa, bugün de uluslararası tekellerin egemenliğini asla kabullenmeyecektir.

Yeni bir Cumhuriyet, sermayeye karşı emeğin, emperyalizme karşı yurtseverliğin, gericiliğe karşı aydınlanmanın ürünü olacaktır.

Yeni bir Cumhuriyet, insanın insanı sömürmediği, bağımsız, egemen bir SOSYALİST CUMHURİYET kurmak için güçlerimizi birleştirelim, TKP’de kenetlenelim.

YAŞASIN CUMHURİYET

YAŞASIN EŞİTLİK, YAŞASIN ÖZGÜRLÜK