TKP: AKP'yi götürecek olan toplumun direncidir

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali sonrasında ikinci bir açıklama yayınlayarak, bir durum değerlendirmesi yaptı. AKP rejiminin yolun sonuna geldiğini ama direndiğini ifade eden açıklamada "kriz yaratma korkusu" yüzünden meşru olmayan iptal kararını kabullenenlerin AKP rejiminin başka biçimlerde devamını istedikleri öne…

soL - Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi 5 Mayıs günü olağanüstü konferansın ardından bir çağrı yayımladı.

AKP ve Erdoğan'ın yönetiminde Türkiye'nin derin bir siyasi krize sürüklendiğinin altını çizen TKP, yaptığı çağrıda bu koşullarda emekçi halkın ve işçi sınıfının çıkarlarından başka bir çıkar gözetmeyen, siyaseti emekçileri kandırmanın değil, onların kurtuluşu için verilen mücadelenin bir aracı olarak kullanan TKP'nin güçlenmesinin öneminden bahsetti ve TKP Gönüllüleri örgütlenmesine davet etti.

Çağrı şöyle:

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali sonrasında

Halkımıza

1. AKP iktidarı, sermayenin ihtiyaç ve taleplerine uygun olarak belirlenen bir misyonla hareket etmiş, Türkiye’de halkın bütün kazanımlarını ortadan kaldırmış, Cumhuriyet’i yıkmıştır. Bu sürecin fikir ve enerji kaynakları emperyalist merkezler, patronların çıkarları ve Türkiye gericiliğinin Cumhuriyet düşmanlığıdır.

Öte yandan AKP, yıktığının yerine yenisini koymayı becerememekte, başaramamaktadır. Yıllardır tekrarlıyoruz: Türkiye AKP'nin diktiği elbiseyi giymez, mümkün değildir, mümkün olmadığı görülmüştür. Bunun AKP'nin içindeki bazı unsurlarca dahi görülmesini sağlayan Türkiye'de toplumun geniş bir kesiminin direncidir.

 

2. AKP rejimi (mevcut şekillenmesiyle) yolun sonuna gelmiştir ve elbette bir kesim bu durumu kabullenmek istemeyecektir. Ellerinde büyük olanaklar var. Neler yapabileceklerini, nasıl bir pervasızlıkla hareket edebileceklerini biliyoruz, görüyoruz ancak sonuçta gidecekler.

TKP, uzun süredir bu gidişin halkın örgütlü mücadelesiyle olması gerektiğinin altını çizerken bu mücadelenin AKP'yi bugüne kadar tepe tepe kullanan güçlere ve düzenin kendisine karşı da verilmesini gerekli görmüştür. Bu görüşün haklılığı zaman içinde defalarca doğrulanmıştır.

AKP ve Erdoğan'ın yönetiminde Türkiye derin bir siyasi krize sürüklenmiştir. Ancak bu kriz tek başına AKP'den kaynaklanmamakta Türkiye kapitalizminin tarihsel serüveninin tamamıyla ilişkilenmektedir.

Çok sözü edilen kriz, esasen sermaye düzeninin krizidir. Siyaset alanında yaşanan çalkantılar da bir yandan bu yapısal krizden kaynaklanmakta bir yandan da onu beslemektedir.

Sermaye içinde büyük bir kavga yaşanmaktadır, bu kavganın emperyalist sistem içi çatışmalarla bağlantısı vardır. Bu kavgada kendini ortaya koyan kesimler halkın gerici iktidara dönük keskin karşıtlığını yumuşatmakta, kabul edilebilir bir AKP rejiminin yaratılması için uğraşmaktadır.

 

3. Erdoğan ve ekibinin direnmesi Türkiye'yi kilitlemektedir. Bu kilitlenme hali toplumu çaresizleştirmekte, dahası gerçeklere gözlerini kapatarak sahte çözümlerin peşinden gitmesine neden olmaktadır. Erdoğan ve AKP gitmelidir. TKP bu sürece kendi sınıfsal, ideolojik, siyasal hattıyla katkı koyacaktır.

 

4. 23 Haziran seçimleri meşru değildir. İstanbul’da seçimlerin yenilenmesini daha doğrusu 31 Mart seçimlerinin büyükşehir belediye başkanlığı için iptalini kabul edenler, AKP rejiminin başka biçimlerde devamını isteyenlerdir. Düzeni de sarsacak bir meşruiyet krizinin ortaya çıkmasından korkanlardır.

 

5. Bugün AKP’nin karşısına yerleştiği görülen düzen muhalefeti, tarif ettiğimiz toplumsal direncin oluşturulmasından çok, bu direncin her fırsatta zayıf düşürülmesinde pay sahibi olmuştur. Şimdi AKP karşıtlığıyla tanımlanan düzen muhalefetiyle hiçbir ilgi ve ilişkimiz olamaz. Bu muhalefet Türkiye'yi aydınlığa taşımayacaktır. 

Düzen muhalefetinin AKP Türkiyesi’ne uyumu da sağlayan nitelikleri bizim için çok açıktır. Tarikat ve cemaatlerle ilişkiler, NATO’nun karanlık merkezleriyle uyum ve işbirliği, Türkiye sermayesinin en güçlü kesimlerinin çıkarlarını savunmak gibi özellikleriyle, düzen muhalefeti hem emekçiler için sahte bir umut oluşturmuş hem de AKP karanlığının devamını sağlayan bir destek unsuru işlevini üstlenmiştir.

23 Haziran sürecinin, baskın bir görev olarak, AKP iktidarının zorbalığına karşı mücadeleyi zorunlu kılması, giderek olgunlaşan bir sermaye projesi haline gelen düzen muhalefetinin teşhirini kaçınılmaz olarak ikincil plana itmektedir. Adaletsizliğe karşı duydukları haklı öfkeyi şimdilik düzen muhalefetine bel bağlayarak dillendiren geniş kesimlerin varlığı da partimiz için bir veridir. TKP bu hassasiyetle hareket ederken, düzen muhalefetinin yaratacağı hayal kırıklıklarının halkımızı bir kez daha karamsarlığa itmemesi için, örgütlü bir emekçi hareketinin varlığını her daim hissettirme yükümlülüğünü yerine getirecektir.

 

6. TKP, 23 Haziran'a kadar bütün enerjisiyle AKP Türkiyesi'nin teşhirine, sınıfsal ve ideolojik temellerine, bu temellere dönük mücadelesine odaklanacaktır.

 

7. Türkiye'de siyaset alanını daraltan, sermayenin bu alandaki kontrolünü pekiştirirken, emekçi halkın söz söylemesinin ve örgütlenmesinin önüne engeller diken her tür eşitsizlik ve adaletsizliğe karşı çıkmak, bu tablo içinde ertelenemez bir görev haline gelmiştir. TKP seçim sisteminden, kamu kaynaklarının kullanımına kadar bir çok alanda uzantısı olan bu konuda bir çalışma başlatacaktır.

 

8. Seçimleri boykot seçeneğinin bir an önce gündemden düşürülmesi için çaba sarf edenlerin, bunda ciddi bir başarı sağladıkları görülmektedir. TKP, hukuksuzluğun hızlı ve kesin bir şekilde kendini kabul ettirmesinin, bundan sonra olacaklar açısından da sakıncaları olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Partimiz, gereklerini anlatmaya çalıştığı bu seçeneğin güçlenmemesi durumunda yeni bir değerlendirme yapacaktır. Halkımız, bu değerlendirmenin sonucunda alacağımız kararların, AKP’nin ve Erdoğan'ın elini güçlendirecek unsurlar taşımayacağından ve TKP’nin tarihsel misyonlarını güçlendirecek nitelikte olacağından emin olabilir.

 

9. TKP, düzenin kendisine, düzen siyasetinin bütün unsurlarına, Türkiye'nin NATO'cu, TÜSİAD'cı, gerici bütün kuvvetlerine karşı halkın örgütlü gücünü kuvvetlendirmek için çalışmalarını yoğunlaştıracak, 24 Haziran'da ve sonrasında halkın yaşanacaklara hazırlıksız yakalanmaması için elinden geleni yapacaktır.

 

10. Bu koşullarda emekçi halkın ve işçi sınıfının çıkarlarından başka bir çıkar gözetmeyen, siyaseti emekçileri kandırmanın değil, onların kurtuluşu için verilen mücadelenin bir aracı olarak kullanan partimizin, Türkiye Komünist Partisi’nin güçlendirilmesi hayati önem taşımaktadır.

 

TKP, 5 Mayıs günü tamamladığı olağanüstü konferansın ardından, TKP Gönüllüleri örgütlenmesini tüm ülkede hayata geçirmektedir. Bu bir çağrıdır. Sosyalizm için kararlıyız, GÖNÜLLÜYÜZ diyenlerin yeri TKP’dir.

 

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komite