Sosyalistler 'uçak krizi'ni değerlendirdi

Komünist Parti, Özgürlük ve Dayanışma Partisi ve Emek Partisi, Ankara yönetiminin dış politikasını değerlendirdi.

Üç sosyalist partinin yöneticileri, Ankara'nın Rusya'ya ait uçağı düşürmesini değerlendirdi.

Sputnik Türkiye'den Elif Örnek'in haberine göre, 

Komünist Parti (KP) Merkez Komite Üyesi Kemal Okuyan, Ortadoğu'nun demografisini değiştirmeye çalıştığını ve İslamcı çeteleri desteklediğini söylediği Ankara yönetiminin ABD tarafından ciddi şekilde desteklendiğini dile getirdi.

‘TÜRKİYE TEK BAŞINA MEYDAN OKUYAMAZ, ARKASINDA NATO VAR'
Hükümetin dış politikasının tamamen bir Sünni ekseni oluşturmak üzerine kurulduğunu kaydeden Okuyan, "AKP'nin Ortadoğu'ya, özellikle Arap coğrafyasına dönük bütün müdahaleleri, mezhepsel içerik taşıyor. Bölgenin demografik yapısını değiştirmeye dönük adımlar atıyor AKP. Bu doğrultuda hiç sınır tanımayacağını gösterdi, özellikle Suriye'de. Katliamcı, İslamcı çeteleri desteklediler açıktan. Bunun boyutları inanılmaz hale geldi. Şimdi Türkiye, artık herkesin dillendirdiği gibi aslında IŞİD ile petrol ticareti yapan bir ülke durumunda. AKP bu işleri kendi başına yapmıyor. Sürekli olarak NATO'yu gündeme getiriyor. NATO üzerinde kendisine roller biçiyor. Hem NATO'nun Türkiye'yi kullanması söz konusu burada hem de AKP iktidarının NATO'yu kullanması söz konusu. Tek başına Türkiye, bütün dünyaya meydan okuyor türünden bir şey yok. Türkiye, Batı ittifakının, NATO ittifakının ciddi bir aracı durumunda, aktörü durumunda bütün bu süreç içerisinde" dedi.

‘MESELE KİŞİSEL HIRSLAR DEĞİL'
Okuyan, Türkiye'nin bölgesel ağırlığının artırılmasının, ülkede bazı sektörleri ihya ettiğini vurgulayarak, meselenin kişisel hırslar ve iddialar olmadığını, ekonomik kaynakları olan bir macera ile karşı karşıya kalındığını hatırlattı. Türkiye sermayesinin önemli bir kısmının bu nedenle hükümetin arkasında durduğunu söyleyen Okuyan ‘AKP'nin Amerikancı, piyasacı ve gerici özelliklerin dış politikaya da yansıdığını' ifade etti ve "Mesele tek başına Erdoğan ya da AKP değil. Mesele bu üç sözcükle karakterize ettiğimiz düzenin kendisinde" dedi.

‘TÜRKİYE, RUSYA'YA KARŞI CEPHEYE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR'
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Eş Genel Başkanı Alper Taş ise yaptığı değerlendirmede, Ankara yönetiminin Suriye'deki yangını körüklemeye çalıştığını ifade etti. Hükümetin, mezhepsel dış politika izlediğini ve Suriye'de cihadist güçleri örgütlediğini söyleyen Taş, "Mezhepçi bir temelde örgütledi. Türkiye'nin topraklarını silahlı güçlerin, cihadist güçlerin lojistik üssü haline dönüştürdü ve Suriye'deki yangının büyümesinin önemli sorumlularından biri oldu" dedi.

Her ülkenin sınırlarını koruma hakkı olduğunu ifade eden Taş, "Suriye devletinin egemenlik hakkı ve sınırları bütünüyle tahrip edilmiştir, gasp edilmiştir. Bu konuda AKP devletinin büyük bir sorumluluğu vardır. AKP hükümetiyle beraber, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde de bir ilki yaşadık; komşusunun sınırlarını silahlı cihadist güçlerle değiştirme konusunda ülke topraklarını silahlandıran bir çizgi ilk kez ortaya çıktı" dedi.

Rus uçağının düşürülmesi konusunda altını çizdikleri bir nokta bulunduğunu ifade eden Taş, "Rusya'ya karşı yeniden bir cephe ülkesi haline Türkiye'nin dönüştürülmesidir emperyalist güçler tarafından, özellikle ABD emperyalizmi tarafından. Biz bunu geçmişte yaşadık. Özellikle Soğuk Savaş döneminde, Türkiye Rusya'ya karşı bir cephe ülkesi olarak örgütlendirildi ve bunun Türkiye toplumuna çok büyük bir bedeli oldu" dedi.

‘PYD VE SURİYE'YE KARŞI BİR HAREKET'
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, "Arap Baharı olarak adlandırılan toplumsal hareketin, halk hareketlerinin gelişiminden hemen sonra Suriye üzerinden özellikle Sayın Erdoğan'ın o zaman Suriye Devlet Başkanı Esad'la olan dostlukları, yakınlıkları ve ilişkilerinin sona ermesi ve Suriye hesaplarının başlamasıyla Türkiye'nin tehlikeli bir dış politika yürüttüğünü" söyledi.

Bölgede egemenler, özellikle ABD ve Rusya arasında mücadelenin devam ettiğini söyleyen Gürkan, Türkiye'nin de bunun bir parçası olduğunu kaydetti. Rusya uçağının düşürülmesinin ardında Ankara yönetiminin ‘orada Türkmenler var' dediğini anımsatan Gürkan, "Daha önce de Şengal'de Türkmenler IŞİD tarafından katledilirken Türkiye hükümetinin kılı kıpırdamıyordu. Burada asıl mevzu şudur ki; bombalanan alanları boşaltan cihadist örgütlerin arkasından kimin geleceğidir. Türkiye PYD'nin veya Suriye güçlerinin gelme ihtimaline karşı tedbir almaya çalışmaktadır" dedi. Bu durumda Ankara yönetiminin cihadist örgütlerle bağının kesileceğini belirten Gürpınar, bölgede bir savaşa karşı olduklarını ve egemenlerin varlıklarına son vermesini talep ettiklerini söyledi. Gürpınar, Ortadoğu'da halkların kardeşliğine dayanan bir ilişkinin Türkiye barışına da katkı sunacağını düşündüklerini ifade etti.