soL hatırlatıyor: Erdoğan işçi düşmanı Cargill'e nasıl siper olmuştu?

Tam 70 ülkede faaliyet gösteren ve sadece 2017 yılında 109,7 milyar dolar gelir elde eden bir firmadan söz ediyoruz. Bursa'da işçileri sendikalı olduğu için işten atan ABD merkezli bu dev şirket, işçi düşmanlığının yanı sıra halk sağlığını tehlikeye atan ürünleriyle dünya genelinde büyük bir tehlike haline gelmiş durumda. Öyle büyük bir tekelden bahsediyoruz ki, dönemin başbakanı Erdoğan…

Haber Merkezi

Dünyanın en büyük gıda şirketlerinden biri olan Cargill, hem işçi düşmanlığıyla hem de halk sağlığını büyük tehlikeye atan ürünleriyle gündeme gelmeye devam ediyor.

Bursa'da işçileri sendikalı olduğu için işten çıkaran, geçtiğimiz yıl 109,7 milyar dolar gelir elde eden bu dev şirketin arka planına biraz göz gezdirelim...

CARGİLL'İN KISA TARİHİ...

W.W. Cargill tarafından bundan 150 yıl önce ABD'de kurulan şirket, Türkiye'ye ilk adımını 1960 yılında attı.

Bramer Ticaret A.Ş. ile yerel ortaklık kuran şirket, 1987 yılında Vaniköy Mısır Öğütme fabrikasını satın aldı. 2002 yılında Dünya genelinde Cerestar firmasının satın alınması ile Tükiye’de Cerestar’a ait olan Pendik Nişasta Sanayi hisselerinin %50’si Cargill’e geçti.

Yine AKP iktidarında Vaniköy Mısır Öğütme Fabrikası kapatılarak glikoz ve nişasta üretim üniteleri Orhangazi fabrikasına taşındı. 

2014 yılında Balıkesir'de bulunan Turyağ tesislerini tüm B2B markaları, tüm çalışanları ve satış/pazarlama ağı ile beraber bünyesine kattı. Aynı yıl içinde Cargill'in bio-endüstriyel ürünlerinin yerel olarak üretilmesi için Alemdar Kimya A.Ş. satın alındı. 2015 yılında ise Cargill, Türkiye'nin önde gelen hayvan beslenmesi şirketlerinden Ekol Gıda hisselerinin yüzde 51'ini satın aldı.

Kısacası Cargill, 1960 yılında başlayan atağına AKP'li yıllarda adeta gaz verdi.

BURSA'DAKİ TARIM ALANI CARGİLL'E PEŞKEŞ ÇEKİLDİ

Cargill, Türkiye gündeminde ilk kez Bursa'daki büyük hukuksuzlukla ve iktidarın verdiği destekle girdi.

Önce firmanın kurmayı planladığı fabrika için Bursa'nın Orhangazi ovasında 195 bin metrekarelik birinci sınıf tarım arazisi "en uygun yer" olarak belirlendi. Bölgede tarıma ve doğaya ağır bir darbe anlamına gelen bu adım için ilk hamle 1997 yılında atıldı. Cargill'in talanı için "tarımsal sanayi kuruluşları için ÇED Raporu hazırlanması zorunluluğu" kaldırıldı, şirketin önü açıldı.

2004 yılında Cargill için atılan tüm hukuksuz adımlar bir mahkeme kararıyla iptal edildi. Yani Cargill'e verilen hukuksuz destek 2004 yılında mahkeme kararıyla ortadan kalktı ancak bu kez devreye AKP girdi. 3 Temmuz 2005 tarihinde TBMM'de kabul edilen 5403 sayılı "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası" ile, tarım arazilerini izin almadan amaç dışı kullananlara, yasanın yayımlandığı tarihten itibaren 6 ay içinde başvurmaları ve metrekareye 5 TL ödemeleri koşuluyla af getirildi.

ERDOĞAN CEZA YEDİ AMA...

Aradan üç sene geçti. Yıl 2008'e geldiğinde AKP'nin Cargill için çıkardığı özel yasa Yargıtay kararıyla bir kez daha gündeme geldi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, "ABD firması Cargill'in Bursa'daki nişasta fabrikasının faaliyetini sürdürmesine, idari yargının aleyhteki kararlarına rağmen göz yumdukları" gerekçesiyle başta dönemin Başbakanı Erdoğan olmak üzere, dönemin sorumlu yöneticilerinin kişisel tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Erdoğan'ın yargı kararlarının uygulanmaması konusunda sorumluluğu bulunduğuna karar verdi. Kararda "İptal kararları ile fabrika tamamen izinsiz ve ruhsatsız hale gelmiş olduğundan faaliyetlerine son vermesi gerekir" vurgusu yer aldı ve bunun engellendiğine dikkat çekildi.

Ancak tüm bu kararlara rağmen Cargill'e dokunulmadı ve hukuk bir kez daha ayaklar altına alındı.

CARGİLL'E İNANILMAZ KOTA KIYAKLARI

Bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen halkın sağlığını tehlikeye atan nişasta bazlı şeker üretiminin bir numaralı temsilcisi olan Cargill, AKP'nin verdiği destekle bu konuda Türkiye'de rekor üstüne rekor kırıyor. Konuyla ilgili 2017 yılında bir araştırma önergesi veren CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, soL'a yaptığı açıklamada bu önergesine hala yanıt alamadığını söyledi.

Emir'in şirkete verilen AKP desteğinin detaylarını gözler önüne seren araştırma önergesinde şu ifadeler yer alıyordu:

Nişasta bazlı şekerlere, AB'nin çok üstünde tanınan kotadan dolayı, şeker fabrikaları zarar ederken, ABD'nin gıda şirketi Cargill karına kar katmaktadır. Pankobirlik'in araştırmasına göre yüksek NBŞ kotasından dolayı, Balıkesir Orhangazi’de üretim yapan Cargill'in Türkiye'de müthiş bir kar elde ettiği ortaya çıkmıştır. Türkiye'de kotalı üretim yapan 5 NBŞ firması bulunurken, bu 5 şirketin 3'ünü Cargill kontrol altında tutmaktadır. Dolayısıyla Cargill, ülke kotalı NBŞ üretiminin yaklaşık yüzde 90'nını elinde bulundurduğu rahatlıkla söylenebilecektir. Türkiye'de NBŞ'nin normal şartlarda yüzde 10 kotası bulunmasına rağmen, bu kota her yıl Bakanlar Kurulu kararıyla artırılmıştır. Kotalı üretimin yüzde 90'ını elinde bulunduran Cargill'e son 14 yılda Bakanlar Kurulu kararıyla 1 milyon 370 bin ton ekstradan kota verilmiştir. Ülker şirketinin de ortağı olduğu iddia edilen Cargill'e verilen bu ekstra kotadan dolayı kamunun elindeki şeker fabrikaları ciddi anlamda zarar ederken, ülke ekonomisi de büyük bir yara almıştır.

Pankobirlik'in yaptığı aynı araştırmada, Cargill'e verilen ekstra kotadan dolayı ülke ekonomisi 14 yılda tam 5 milyar dolar katma değer kaybı yaşarken, çiftçinin 400 bin hektar alanda pancar tarımı yapması da engellenmektedir. Ayrıca bu süreçte Türkiye 3 milyon ton şeker üretiminden vazgeçerken, 80 bin tarım işçisi de işini kaybetmiştir. Hayvancılıkta önemli bir yem katkı maddesi olan küspe ve melas üretimindeki kayıptan dolayı da 250 bin ton et açığı oluşmuştur. Cargill'in başını çektiği NBŞ lobisi, ballı kazançlarının devam etmesi için ekstra kota verilmesini talep etmektedir. Bunun için piyasa verilerine dayanmayan rakamlarla Türkiye'de glikoz açığının bulunduğunu ileri süren lobi, NBŞ kotası artırılmazsa sanki piyasada üretimin krize gireceği yönünde bir hava oluşturmaya çalışmaktadır.

NİŞASTA BAZLI ŞEKER GERÇEĞİ

İnsan sağlığına büyük zararları olan ve Cargill eliyle Türkiye'de her alana sokulan nişasta bazlı şekere ilişkin Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı'nda öğretim görevlisi olarak çalışan Dr. Ahmet Soysal, önemli noktalara dikkat çekmiş, bazı tehlikeleri şöyle sıralamıştı:

  • Früktozun sindirimi, absorbsiyonu ve metabolizması glikozdan çok farklıdır. İnce barsaktan emildikten sonra karaciğere taşınan früktoz; glikoz gibi glikojene çevrilmemekte, aksine karaciğerde glikozdan çok daha hızlı yıkılarak yağ asitlerine dönüşmekte ve alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasına, fibroza ve siroza yol açmaktadır. 
  • Früktozun diğer bir özelliği ise pankreastan insülin salınımını uyarmamasıdır. Pankreastan insülin hormonunun salgılanmaması doygunluk hormonu dediğimiz leptinin de salgılanmaması sonucunu doğurmaktadır. Bunun sonucunda NBŞ ile tatlandırılmış gıdaları tüketenler tokluk hissetmedikleri için yemeye devam etmektedirler. Bu durum obezitenin tek nedeni olmasa da, önemli nedenlerinden biridir. ABD’de yapılan çalışmalarda özellikle 1980’li yıllardan sonra NBŞ kullanımının artması ile obezite sıklığının artması arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur.
  • Yüzde 55’lik ve üzeri früktoz şurupları ile hazırlanan gıda maddelerinin tüketilmesinin insülin direnci gelişmesi, tip II diyabet, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarına yol açtığını gösteren özellikle son on yıl içinde yoğunlaşan bilimsel çalışmalar vardır.  
  • İnsan vücudundaki früktoz metabolizmasının bir diğer önemli özelliği ise ürik asit seviyelerinde de yükselmelere yol açmasıdır. Çok sayıda bilimsel araştırmada NBŞ kullanılmış besin maddeleri tüketen ve özellikle hipertansif olan insanlarda bu besin maddelerinin tüketiminden sonra plazma ürik asit seviyelerinde artış bulunmuştur. Artan bu ürik asit seviyesi koroner kalp hastalıklarına zemin hazırlamaktadır.  
  • NBŞ kullanılan besin maddelerinin ısıl işlemden geçirilmesi halinde içindeki früktoz miktarı ile doğru orantılı olarak artan miktarda kanserojen bir kimyasal olan akrilamid oluşmaktadır. Oysa sakaroz kullanılan aynı tip besin maddelerinde ise oluşan akrilamid miktarı önemsiz denecek şekilde düşüktür.
  • Yine ABD’de yapılan bir çalışmada haftada 5 seferden fazla NBŞ kullanılarak yapılmış alkolsüz gazlı içecekler, meyve suları tüketen 20-30 yaş arası gençlerde eklem iltihabı görülme sıklığının tüketmeyenlere oranla yaklaşık üç kat fazla olduğu gösterilmiştir.
  • NBŞ’lerin kullanımı sonuç olarak;
  • Karaciğer yağlanması, fibrozis ve siroza,
  • İnsulin ve leptin salgısını düşürerek aşırı yemeye ve obezite ve metabolik sendroma
  • Kanserler de dahil olmak üzere obezite ile ilişkili hastalıklara,
  • İnsulin direnci, Tip II Diyabete,
  • Hipertansiyon ve koroner kalp hastalıklarına yol açabileceği özellikle son on yıl içinde yapılan çok sayıda bilimsel çalışmada gösterilmiştir.

ŞEKER FABRİKALARI NEDEN KAPATILDI?

AKP, bir yandan halk sağlığını tehdit eden Cargill'e büyük destek sunarken, diğer yandan da kamuya ait şeker fabrikalarını kapattı.

Dünyanın 6'ncı büyük pancar üreticisi Türkiye'de şeker fabrikaları kapatılarak halk Cargill'e teslim edildi.