'Sol, 'Gerçek Müslümanlık' peşinde koşamaz'

soL yazarı Kemal Okuyan ve CHP Milletvekili İlhan Cihaner, Ankara Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide AKP'nin geleceği masaya yatırılırken, Birleşik Haziran Hareketi'nin ne yapacağı da tartışıldı.

Ankara

Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde, CHP Milletvekili İlhan Cihaner ve Komünist Parti MK üyesi Kemal Okuyan’ın katılımıyla ‘AKP Türkiye’si ve Türkiye Solu’ başlıklı bir etkinlik gerçekleştirildi. 

'AKP'NİN KURGUSUYLA ULUSLARARASI KURGU ÖRTÜŞTÜ'
Söze ilk olarak Kemal Okuyan başladı. Okuyan AKP’nin gelişim sürecinden bazı kesitleri hatırlatarak başladığı konuşmasını daha sonra AKP’nin yarattığı Türkiye ve bu sayede ortaya çıkan olanaklardan bahsederek devam etti. AKP’nin Türkiye dinamiklerine yaslanarak ortaya çıktığını fakat emperyalizmin uluslararası çıkarlarına denk düştüğü müddetçe yaşamaya devam ettiğini belirten okuyan şöyle konuştu:

AKP Türkiye’nin dinamiklerinden doğmuş bir projedir. Fakat uluslararası konjonktüre denk düşmediği müddetçe bir gün bile iktidarda kalması mümkün değildi. Nasıl mı oldu bu denk düşme? ABD’nin Ortadoğu’daki tüm ‘müttefikleri’ popülaritesini ve ciddiyetini yitirmişti. Artık işler istendiği gibi gitmedi. Bunun üzerine AKP ABD’ye ‘bu işler böyle olmuyor artık, bize güvenin, en iyi müttefikiniz biz oluruz’ demiş oldu. Bunun üzerine 11 Eylül saldırılarından bu yana tüm din üzerinden örgütlenen hareketleri düşman ilan etmesine rağmen test süreciyle beraber AKP bir sürece girmiş ve düşmanlık konusunda istisnai durum olarak ABD’nin müttefiki olmaya aday olmuştu. Yerelde aldığı yüksek oy oranlarıyla AKP muktedir olabildiğini göstererek bu test sürecini geçmiş oldu. Fakat bu ‘güzel tablo’ pek çok başlıkta tökezledi. Özellikle Haziran’da AKP’nin eli iyice sıkışmış oldu. Hatta bitti diyebiliriz.

BİTEN PROJENİN ÖMRÜNÜ UZATAN OLAYLAR
Okuyan tam bu noktada bittiği tespiti yapılan ama iktidarda kalmayı sürdüren projenin hala nasıl yürüdüğü üzerine tespitleriyle sözlerine devam etti. Ortadoğu’da, özellikle Suriye’de eli sıkışan ve ciddi prestij kaybına uğrayan ABD’nin, üstüne Ukrayna’da da ciddi bir sıkışmayla yüzyüze gelmesinin AKP’nin ömrünü uzatan bir etmen olduğunu belirtirken diğer etmenin ise güçsüz olmasına rağmen Türkiye solundan gelen itki olduğunu belirtti. Okuyan bu konuda şöyle konuştu:

AKP bitti dedik ama hala nasıl devam ediyor diye soruyorlar. Hatta içinde bulunduğum siyasi yapılanmanın yakın zamanda geçirdiği süreçten sonra sürecin öte tarafını oluşturan arkadaşlardan da sıkça benzer eleştiriyi aldık. “Hani bitti diyordunuz ama adamlar hala iktidar” minvalinde söylenmeler gerçekleşti. Evet, bana kalırsa AKP hala bitmiştir. Yönetemeyen bir AKP mevcut. Fakat iktidarda olmayı sürdürmesinin önünde ise iki tane sebep olduğunu düşünüyorum. Bunlardan biri Ortadoğu’daki ABD başarısızlığının üstüne Ukrayna başarısızlığının da denk gelmesiydi. Bu süreçte ABD başta olmak üzere uluslararası hegemonya AKP’nin alternatifin de henüz yaratılmadığını düşünerek ömrünü biraz daha uzatmış oldu bir anlamıyla. Bir diğer sebep ise biraz ironik. Türkiye solu tüm güçsüzlüğüne rağmen Gezi’de ortada duran liberalizm kapaklarına karşı ciddi bir itki yapmıştı. Bu itki belki de Türkiye’de renkli devrimlerden birinin yaşanmasına da mani olmuş oldu. Biz her zaman şunu söyledik: AKP’yi halk götürecek. Liberal veya dış destekli emperyalistler tarafından değil, ilerici, laik ve aydınlanmacı bir damar tarafından gitmesi gerekiyordu AKP’nin.

'GERÇEK MÜSLÜMANLIK' SÖYLEMİ
Solun önünde, kesinlikle düşmemesi gereken tuzaklar olduğunu belirten Okuyan dinselleşmeden solun kesinlikle kaçınması gerektiğini vurguladı. ‘AKP’nin meşru zeminini oluşturan öğelerden birinin de din olduğunu, toplumun da dindar toplum olduğunu’ söyleyip ‘gerçek Müslümanlık’ söylemiyle bir karşı koyuşa sürüklenmenin sol için tam bir tuzak olduğunu ifade eden Okuyan, solun kesintisiz şekilde aydınlanmacı ve laik bir çizgiyi izlemesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Solun Haziran’daki meşruiyetinin ne din ne de sandık üzerinden olduğunu ifade eden Okuyan din üzerinden girişilecek her tür hesaplaşmadan AKP’nin kazançlı çıkacağını belirtti. Okuyan’a göre solun emekçi karaktariyle, dürüstlüğüyle ve insani tarafıyla sempati kazanması ve örgütlenmesi gerekiyor.

Konuşmasında Birleşik Haziran Hareketine de değinen Kemal Okuyan sözlerini şöyle noktaladı:

AKP’yi iktidar yapan iki temel meşruiyet kaynağından uzak duralım. Bunlar din ve sandıktır. Din üzerinden sürdürülen hiçbir tartışma solun lehine olamaz. Dinci gericiliğin karşısına gerçek Müslümanlık söylemiyle çıkmak tam bir aptallıktır. Devrimci akıllı olmak zorundadır.

Bundan sonra AKP’nin canını yakacak işler yapmalıyız. Tıpkı Gezi’de olduğu gibi. Gezi AKP’nin ayarlarını bozdu. Şu an AKP çok hata yapıyor ve yapmaya da devam edecek. AKP’nin yenilebileceğini artık somut örneklerle defalarca gösterebilmemiz lazım.

Gezi’ye meşruiyet katan şey ne dinsellikti ne de sandıktı. Gerekirse AKP’yi meşrulaştırdığını söyleyip sandıktan uzak durmayı da bilmeliyiz. Türkiye’de AKP’nin yarattığı berbat rejimden ötürü böyle bir enerjiyi taşıyan bir toplumsallık var. Yapacağımız şey genç, kentli ve emekçi kesimleri örgütlemektir.

Birleşik Haziran Hareketi’ni de bu minvalde kavramak gerekiyor. BHH örgütlenmiş bir şey değildir. BHH örülmesi ve hayata geçirilmesi gereken bir şeydir. Türkiye toplumunun kendiliğindenciliğine prim vermeden, örgütlü hareket etme kabiliyetinin kazandırıldığı ve sokağa çıkarıldığı bir işlev üstlenmelidir BHH. Bunu sağladığı ölçüde başarılı olacaktır.

'YÖNETEMEYEN BİR HÜKÜMET, YÜRÜMEYEN BİR MUHALEFET'
Kemal Okuyan’ın ardından söz alan İlhan Cihaner sözlerine Okuyan’ın tespitlerinin büyük çoğuna katıldığını ifade ederek başladı. Türkiye’de solun hala klasik muhalefet yöntemleriyle işlediğini ve bu yüzden de aslında pek çok alanda boşluk bıraktığını belirten Cihaner’in konuşmasının satırbaşları şöyle:

Korkut Hocamız (Boratav) Vişnelik Toplantılarının ilkinde bu ülkedeki iki tane temel problem ve bunların saçakları dururken CHP’yle söze başlamanın anlamsız olduğunu belirtmişti. İki nokta ise şöyleydi: İslamo-faşizm yükselişi ve AKP’nin çıkacak ekonomik krizle gideceğini düşünenlerin ve buna bel bağlayanların sayısının sürekli artması. İslamo-faşizme dikkat çekip ona karşı önlem alacak bir yapıya ihtiyaç duyulduğunu söylemişti. Ne kadar haklı olduğunu Kobane eylemlerinde gördük. Bir diğer mesele ise kriz beklentisi. Bunu da en azından yakın vadede gerçekçi bir olay olmadığını, Körfez sermayesinin katkılarının artarak devam ettiğini bir süre devam edeceğini söyleyip üstüne de krizden çıkışların hep sağ iktidarlara yaradığını ifade etmişti. Evet, CHP çok eleştiri alıyor. Hatta bir kısmına ben de katılıyorum. Fakat bazı şeyleri de taktik olarak değerlendiriyorum. Yanlış bulmama rağmen bu taktikleri böyle değerlendiriyorum. Kim ne derse desin CHP’nin köklü bir geçmişi, bir değerler sistemi ve bu kadar kötü şartlara rağmen hiçbir seçimde değişmeyen bir yüzde 20’lik seçmen ve destekçi kitlesi var. Dinselleşme konusunda verilecek ve son günlerde de sıkça konuşulan örneklerin taktik olduğunu düşünüyorum.

AKP’nin ve AKP’lilerin pek çok işi yaparken din üzerinde kurgulanmış bir üst motivasyonla yürüdüğünü düşünüyorum. Bu üst motivasyona odaklı temel bir strateji üzerinden hareket ediyorlar. Stratejiler karşısına taktiklerle çıkılmaz, benzer veya aşacak büyüklükte başka stratejilerle çıkılır. Burada Kemal’in dillendirdiği ‘AKP bitmiştir’ görüşünü de destekliyorum. Bence de AKP bitmiş gitmiş bir partidir. Bir şehre bile giremeyen(Dersim) üniversitelere binlerce polisle giren, gittiği her yerde protestolarla karşılanan, yani yönetemeyen bir AKP var. Bitmek bu değilse nedir? Bunları bir arada tutan şeyin ise üst motivasyon olduğunu düşünüyorum. Bu da dindir şüphesiz. E bunun karşısına sol da dinle çıkmaya kalkarsa hiçbir başarı şansı yoktur.

Sol laikliği savunma konusunda çok kısır kaldı. Tutuk ve ikircikli davrandı. Bu büyük eksikliktir. Ülkemizde sol hala klasik muhalefet tarzıyla ilerlemeye çalışmakta. Başka neyi eksik bıraktı sol? Alevi ve Kürt dinamiğiyle yakın ilişki kurma konusunda mesafeli davrandı hayli. Bunu da AKP’nin açılımlarına gebe kalmayacak şekilde AKP’ye boşluk bırakmayarak kotarabilirdi. AKP’nin Alevileri ikna etme olasılığı sanırım yoktur. Kürtler ise var olan süreçten yürüyorlar. Sol buraya eğilmeli.

Hukuk alanında yon 5 yıl içinde inanılmaz bir gerileme oldu. Bu süreçte hukuk alanında ciddi örgütlenmelere gidilebilirdi. Sol bunu da halledemedi.

Doğrudan halka inen bir örgütlenme içerisine girmeliyiz. BHH’ye de bir Milletvekili olarak, bir siyasetçi bir yazar olarak elimden nasıl bir katkı gelirse koymaya hazır olacağım.

Cihaner’in de konuşmasının ardından soru-cevap kısmına geçilerek etkinlik tamamlandı.