Sınırda sığınmacı ruleti: soL’un sınırdan izlenimleri

soL Edirne’de sığınmacıların bulunduğu noktalardaydı. İşte, AKP sığınmacıları Avrupa'ya karşı kullanmaya karar verdikten sonra Edirne'deki sınır kapısına yığılan Suriyeli sığınmacıların insanlığın sınırındaki yaşam mücadeleleri....

soL - Edirne

İktidarın yol göstermesiyle Avrupa'ya geçme hayaliyle hareketlenen sığınmacılar Edirne’nin çeşitli noktalarına yayılmış durumda. Kentin girişine polis noktası kurulmuş, kente girişler kontrol ediliyor. Sığınmacıların bulunduğu noktalarda ise umutlu bir bekleyiş sürüyor.

İNSANLIK BEKLEMEDE, KOŞULLAR ÇOK AĞIR…

Pazarkule

Bölge sakinleriyle, gazetecilerle ve sığınmacılarla yaptığımız görüşmelerden çıkardığımız sonuç sınırda bekleyen insan sayısının 10-15 bin arasında olduğu. Yani Süleyman Soylu'nun saat başı verdiği rakamların yanına bile ulaşamıyor gerçek. Burada sınır kapısı zorlanmaya devam ederse ölü ve yaralılar olabilir. Yunanistan sınır güvenliğinin karşı tarafa geçenlere uyguladığı şiddetin çok ağır olduğu, çok sayıda kaynak tarafından ifade ediliyor. Tellere, kapıya hep beraber yüklenmeleri durumunda neler olabileceğini kestirmek zor değil.

Yemek ve su veriliyor sığınmacılara, fakat bunun dışındaki ihtiyaçları karşılamak için bir girişim yok.

Yerel gazeteciler bölgenin ağaçlık bir alan olduğunu, sığınmacıların toplanan ağaç parçalarıyla yakılan ateşin etrafında yatıp, uyumaya çalıştığını söylüyor.

Jandarma Pazarkule Sınır Kapısı’na yakın bir noktada yolu kesip barikat kurmuş.

Bu noktadan sonraya geçişe izin vermiyor. Biz de bu noktaya kadar zar zor gelebildik. Sığınmacılara getirilen yardımlar da burada Jandarmaya teslim ediliyor.

Sığınmacılar jandarma kontrol noktasından geçerek zorunlu ihtiyaçlar için Karaağaç mevkiine geçip, tekrar sınır kapısı yönüne geçebiliyor. Türk vatandaşları için bu mümkün değil. Görevli, ‘yetkili’ olmak gerekiyor. Kararın, İçişleri Bakanlığı tarafından alındığı iddia ediliyor.

Jandarma barikatının önünde fahiş fiyatlarla sığınmacılara battaniye gibi ihtiyaç malzemeleri satılıyor. Civarda bekleyen taksiler yüksek tarifelerle çalışıyor.

 

 

Karaağaç

İlk iki gün bu sınıra yakın mevkide her şey çok yoğun geçmiş. Sınır kapısına yaklaşık 2,5 km mesafede. Burada birçok esnaf ile sohbet ettik. Gördüklerini anlattılar; gizli saklı bir şey yok. Sığınmacıların taşınması pazarlıkları aleni bir şekilde yapılıyor. Seslerini duyabildiğimiz bir pazarlıkta taksi şoförü iki kişiyi İstanbul’a götürmek için 300 dolar istedi. Tüm bu pazarlıklar herkesin gözü önünde oluyor, kimse ses çıkarmıyor. Hatta devletin, belediyenin sığınmacıları sınıra getiren, ya da Edirne içinde bir noktadan başka noktaya transfer eden otobüslerin şoförlerinin bile para talep ettiği iddia ediliyor. Bunlara dönük net isim, kurum sorduk ama öğrenemedik. Ortalıkta az sayıda sığınmacı gözüküyor…

Karaağaç ve şehir merkezini birbirine bağlayan Meriç nehri üzerindeki köprülerin bitiminde sürekli belli sayıda sığınmacı duruyor. Ağırlığının Filistinli olduğunu söylediler… “Siz neden burada duruyorsunuz” sorumuza, “burada tutuluyoruz” cevabını verdiler.

Bunun dışında sürekli hareket halinde olan bir sığınmacı topluluğu söz konusu.

Şehir merkezine çok yakın olmasına rağmen, yaşam normal akışındaymış gibi gözüküyor. Sığınmacılar ufak gruplar halinde ihtiyaçlar için merkeze gidiyorlar. Özellikle Suriyeliler, Suriyeli olduklarını söylemiyorlarmış. Sığınmacılarla konuşan insanların söylediği bu. Dayak yemekten korktukları için “Afganım, Iraklıyım, İranlıyım” diyorlarmış. 

Kentte çok sayıda polis var. Öğrenebildiğimiz kadarıyla çeşitli illerden görevlendirme de yapılmış. Nehir civarı ve sınıra giden yollarda sığınmacıları toplama ve yönlendirme yapıyorlar.

Meriç kenarında hayat mücadelesi: Sığınmacılar soL'a anlatıyor...https://t.co/aoOrLBAvtO pic.twitter.com/3H46AgpeyR

Doyran köyü

Meriç nehrinin kıyısında, 300-400 civarı insan var. Burada bir sirkülasyon da var. Çocuk sayısı epey fazla… İçlerinde Yunanistan’a geçmiş ama dayak yiyip, giysilerine el konulup, geri gönderilmiş çok sayıda insan var. Şanslarını deniyorlar ama Yunan sınır güvenliği çok sert müdahale ediyor. Hatta çok çok önceden geçmiş olup içeride tuttuklarını da bu vesile ile geri göndermişler. Burada özellikle gece geçmeyi deniyorlar ama gördükleri şiddet nedeniyle cesaretleri de kırılmış.

Konuştuğumuz tüm sığınmacılar, buraya kendilerini polislerin getirdiklerini ve hadi geçin karşıya diye telkinde bulunduklarını söyledi.

Köylülerden bazılarının ihtiyaçlar konusunda yardımcı olduklarını da söylediler. Çok ağır koşullarda yaşam mücadelesi veriyorlar. 

Burada da yine sığınmacıları merkeze taşımak için minibüsler bekliyor. Hatta hiç olmadık yerlere de bırakıyorlarmış, burası orası diyorlarmış. Banker Bilo’daki Maho’ların sayısı hızla artıyor.

Edirne merkeze bağlı Doyran köyü ve İpsala'ya bağlı Sarıcaali köyünde bulunan sığınmacılar kayık ve botlarla Yunanistan'a geçmeye çalışıyor. https://t.co/aoOrLBAvtO pic.twitter.com/DMpqQSPCNe

Üyüklütatar köyü

Köyün Meriç kıyısına yakın bir noktasında asker yolumuzu kesti. Asker, komutanıyla yaptığı telefon görüşmesinde gazeteci olduğumuzu iletti. Hangi basın kurumundan olduğumuz soruldu. soL Haber dedik. Almadılar. Konuşabildiğimiz köylüler, Doyran köyü ile benzer bir durumun olduğunu söyledi.