Rektatör, medrese ve külliye uygulamalarına inat…

Eğitim Sen, “Rektatör, Medrese ve Külliye Uygulamalarına İnat İnsan-Toplum-Doğa Yararına Üniversite Mücadelemizi Sürdüreceğiz” dedi.

soL - Ankara

 Eğitim Sen tarafından düzenlenen basın toplantısında, üniversitelerde yaşanan hukuksuzluklar hakkında bilgi verildi. Açıklamada buna karşı mücadelenin süreceği belirtildi.

Eğitim Sen Genel Merkezi’nde yapılan basın toplantısında üniversitelerdeki gelişmeler değerlendirildi. Son zamanlarda yaşanan baskı ve soruşturmaların da kamuoyuyla paylaşıldığı toplantıya, Eğitim Sen’in tüm şubelerindeki Örgütlenme ve Yükseköğretim Sekreterleri, , GITT Türkiye-Türkiye`de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu temsilcisi Tuğba Yıldırım, Onurumuzu Savunuyoruz Hareketi temsilcisi Emel Yuvayapan, Üniversite Dayanışma Platformu temsilcileri Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse ve Prof. Dr. Mehmet Türkay katıldı. Karaburun Bilim Kongresi Düzenleme Komitesi de toplantıyı destekledi.  Eğitim Sen Genel Örgütlenme ve Yükseköğretim Sekreteri İsmail Sağdıç tarafından yapılan açıklamada, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi`nde öğretim elemanı olarak çalışan Elifhan Köse`ye verilen 11 ay 20 günlük hapis cezasına ve Hitit Üniversitesi`nde öğretim elemanı olarak çalışırken imzasız bir ihbar mektubuyla işten atılan Oya Yağcı`ya destek amacıyla toplanan binlerce imza kamuoyuyla paylaşıldı.

“Rektatör, Medrese ve Külliye Uygulamalarına İnat İnsan-Toplum-Doğa Yararına Üniversite Mücadelemizi Sürdüreceğiz!” başlıklı açıklamada, üniversitelerde sorgulamak, eleştirmek, egemenlerden farklı düşünmek ve bu düşünceyi ifade etmenin adeta yasaklandığına dikkat çekildi.

“Yasama, yürütme ve yargı organlarının tek bir kişinin elinde toplandığı, devletin tüm kurumlarının kendini sultan sanan hazretlerin ve eşrafının koltuğunu korumaya odaklandığı bir ülkede ne üyelerimize verilen yargı kararlarının ne de üyelerimize verilen disiplin cezalarının "hukuken" bizler için bir anlam taşımadığını belirtmek isteriz” denilen açıklamada, hukuku ortadan kaldıranların, yolsuzlukları aklayanların, kaçak saraylar inşa ettirip içine oturanların muhalif tüm kesimlere karşı yargıyı kullanmaları, yürütülen cadı avının hukuka uygun olduğunu ifade etmediği belirtildi.

Korkunun, kudretini kaybedeceğini görenlerin kapıldığı bir his olduğuna vurgu yapılan açıklamada “Kampüsleri külliye, üniversiteleri medrese haline getirmeye çalışanların fişlemeler, soruşturmalar, cezalar, sürgünlerle bizleri sindiremeyeceği çok iyi bilinmelidir” dendi.

Sendika’nın son aylarda yaşananlarla ilgili verdiği bilgiler şöyle oldu:

- Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi`nde Yrd. Doç. olarak çalışan Elifhan Köse, Berkin Elvan`ın hayatını kaybetmesinin ardından katıldığı bir eylemde Cumhurbaşkanı Erdoğan`a hakaret ettiği gerekçesiyle 11 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmıştır.

- Hitit Üniversitesi öğretim elemanlarından Oya Yağcı`ya üniversite yönetimi tarafından uygulanan mobbing ve ayrımcılık devam ederken, 12/09/2014 tarihli imzasız olarak yazılmış bir ihbar mektubu gerekçe gösterilerek Oya Yağcı işten atılmıştır!

- Ortadoğu Teknik Üniversitesi`nde araştırma görevlisi olarak çalışan Ekin Erdem Evliya`nın yürüttüğü sendikal çalışmalar, işten atılmasına gerekçe olmuştur.

- Muş Alparslan Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama bölümünde 2012 yılından beri araştırma görevlisi olarak çalışan Deniz Kimyon, bu süreç içerisinde hukuksuz ve keyfi şekilde işten atılmış, ancak Van 3. İdare Mahkemesi kararıyla işine geri dönmüştür. Üniversite yönetiminin baskısından kurtulamayan Kimyon’un yüksek lisans ve doktora eğitimi alması engellenmiş, sistematik olarak psikolojik baskıya maruz bırakılmıştır. Yakın zamanda hakkında "kamu görevinden çıkarma" cezasına denk düşen bir fiilin işlendiği iddiasıyla soruşturma açılmıştır.

- Çanakkale’de Eğitim Sen Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç hakkında üniversite yönetimi akıl almaz gerekçelerle onlarca soruşturma açmıştır.  Koç’un, Anabilim Dalı Başkanlığı ve Bölüm Başkanlığı`na son keyfi ve siyasi biçimde son verilmiştir. Böylesine sistematikleştirilen soruşturma uygulamalarının yanı sıra, Koç hakkında "öğretim görevinden çıkarma" talebinde dahi bulunulmuştur. Son olarak Koç ile birlikte iki Eitim Sen üyesi ve bir öğrenci hakkında Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`a yönelik "Hırsız Tayyip Erdoğan" ve "Tayyip şaşırdı paraları aşırdı" sloganlarını attıkları gerekçesiyle 11 ay 20 günlük hapis cezası verilmiştir.  Verilen ceza 7 bin liralık adli para cezasına çevrilerek, hükmün açıklanması 5 yıl süreyle ertelenmiştir.

- Yine Çanakkale Üniversitesi yönetimi tarafından öğretim görevlisi olarak çalışan Ömer Faruk Kırnıç hukuka aykırı biçimde açığa alınmış, hakkında yürütülen soruşturma neticesinde akademik özgürlükler suç sayılmış ve sınavında Gezi direnişi ile ilgili bir soru sorması nedeniyle YÖK tarafından işten atılmıştır. 23 yıllık çalışma yaşamına son verilen Kırnıç hakkında, işten atıldıktan hemen sonra ancak görevde bulunduğu süreçte yaşanan bir olay nedeniyle tekrar soruşturma açılmıştır. Soruşturmanın gerekçesi ise “Fakülte binasının önünde, açık havada sigara içmek!”

- Amasya Üniversitesi`nde idari personel olarak çalışan Fatma Pınarbaşı, geçici görevlendirme uygulamasıyla sürgün edilmekte ve yoğun biçimde mobbinge maruz kalmaktadır!

- Kırklareli Üniversitesi`nde öğretim üyesi olarak çalışan üyemiz Süreyya Hancı Musalli, üniversitedeki usulsüzlüklere ve yolsuzluğa sessiz kalmadığı ve bazı öğretim üyelerinin rüşvet aldığı iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunduğu için sürgün, soruşturma ve işten atma uygulamalarının hepsine maruz kalmıştır. Yargı kararlarıyla hukuksuz, keyfi ve siyasi işlemlerin hepsi iptal edilmesine rağmen, Musalli, yoğun biçimde mobbinge maruz kalmıştır. Dersinin olmadığı ve evine 60 km`lik mesafelerdeki birimlere sürgün edilen Musalli, sözleşmesinin yenilenmeyeceği tehditlerine maruz kalmakta ve yalnızlaştırılmak istenmektedir.

- Kırklareli Üniversitesi`nde İdari ve Mali İşler Şube Müdürü`yken üniversitede yaşanan hukuksuzluklara ve yolsuzluklara tepki gösteren Eğitim Sen Şube Kadın Sekreteri Gülüzar Çağlak, hukuksuz sürgünlere ve mobbinge maruz kalmıştır. Yargı kararıyla bu işlemler iptal ettirilse de üniversite yönetimi hukuksuzluklarında ısrarcı olmuş ve sürgün, mobbing politikasından vazgeçmemiştir.  Çağlak’ın son sürgün yeri kampüs içinde servis araçlarının ve dolmuşların durağına yaklaşık 1 km. mesafede olan, internet ve telefon hattı olmayan, kaloriferi olmayan, çalışma odasında masa, koltuk ve sandalyesi olmayan bir laboratuar olmuştur. Son olarak Çağlak’ın facebook hesabından "Haklıdan değil de güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe döner, sonunda fırıldak olurlar" yazılı fotoğrafı paylaşırken "KLÜ`nün çoğu personeli gibi" ifadesini kullanması nedeniyle üniversitede çalışan tüm akademik ve idari personele alenen hakaret ettiği gerekçesiyle hukuksuz, keyfi ve siyasi saiklerle bir soruşturma açılarak işten atılmak istenmektedir.