Öldürdüm çünkü… diyenlerin arkasında siyasi iktidar var

Özge Demir son dönemde artan kadın cinayetleriyle ilgili 'Her katilin ifadesinde dikkat çeken şey bir kadını, bir insanı öldürürken duydukları kayıtsızlıkları ve öldürmek için çabalarıydı. Faillerin öldürürken ki kayıtsızlığının ve öldürmek için çabasının arkasında hem kadın cinayetlerinin bu denli yaygınlığı hem de siyasi iktidarın kadın cinayetlerine olan yaklaşımı yatmaktadır'…

Özge Demir

Fatma Şengül 30 Mart günü sabah 8 gibi iş yerine doğru gitmek için evden çıktı. Aynı iş yerinde birlikte çalıştığı Z.A, Fatma’nın işe gitmek için kullandığı minibüslerin geçtiği caddede bir süredir bekliyordu. Fatma’nın apartmandan çıktığını görünce yanına yaklaştı 3-4 el ateş etti, Fatma birkaç adım attı geriye doğru sendeledi ve düştü… Z.A. yaklaşıp birkaç el daha ateş etti… Fatma’nın kızı Açelya silah seslerini duydu, pencereye doğru koştu ve annesini gördü. Fatma birkaç saniye içinde orada öldü…

28 Ekim günü Fatma’nın ilk duruşması yapıldı. Z.A kürsüye çıktı ve savunmasında dedi ki “Fatma beni sürekli hor görüyordu. Kahvaltılık almak için markete gidiyordum. O sırada 91 yılında ölen babamın bana 4 sene önce miras bıraktığı silahım yanımdaydı. Fatma’yı gördüm selam verecektim ama bana hakaret etti. Tansiyonum çıktı ve öldürdüm.” Savcı mütalaasında sanığın Fatma’nın ikametgahında beklemesini, yanında ruhsatsız silahının bulunmasını ve birden fazla kez ateş ederek Fatma’yı öldürmesini tasarlayarak öldürme olarak değerlendirdi. Fatma Şengül’ün 2. duruşması 19 Aralık, saat 14:30’da İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak.

Geçtiğimiz birkaç ay içinde benzer savunmaları yapan başka failler de oldu. Her bir fail savunmasında nasıl öldürdüklerini sakince anlattı…

Örneğin, Isparta’da yaşayan 19 yaşında Güleda Cankel, hayatta kalabilmek için 17 saat mücadele ettikten sonra öldürüldü. Şüpheli ilk ifadesinde şunları söyledi "Boğazını sıktım. Yatağa yatırdım. Morarmaya başladı. Sesi gitti, boğazından hırıltılar geliyordu. Orada bulunan kabloyu gördüm. Boğazına sardım ve sıkmaya devam ettim, sonra kalbini kontrol ettim. Yaşadığını görünce mutfağa gidip, bıçak aldım, kalbine sapladım…"

Ordu'nun Altınordu ilçesinde 20 yaşındaki üniversite öğrencisi, balerin Ceren Özdemir, Ö.A. tarafından uzun süre takip edikten sonra öldürüldü. Ö. A. Diğer sanıklarla benzer şeyler söyledi “Ben Ceren Özdemir'i olay gecesi rastlantı sonucu gördüm. Kendisine baktığımda belki güzel olmasından ve benim ona sahip olabilecek maddi durumum, sosyal konumum olmamasından kaynaklı, belki güzel giyinmesinden benden daha güzel şartlarda yaşamasından kaynaklı, belki de göz göze geldiğimizde bana bakışından huylanarak kendisini öldürmeye karar verdim. Ceren Özdemir’in ölmesi nedeniyle pişman değilim, üzülemiyorum, elimde olmadan öldürüyorum ve mutlu oluyorum.”

Türkiye'nin her yerinde kadınlar öldürülmeye devam ediyor.

Kocaeli'nde yaşayan Aslı Şahin eşi tarafından sopayla dövüldükten sonra boğularak öldürüldü. Aslı Şahin’in ölü bedenini yatağa yatıran eski eş, sonraki gün polisi arayarak eşini öldürdüğünü söyledi…

İstanbul’da yaşayan Didem Mengü, sevgilisinin başına vurduğu sert bir cisimle öldü. Fail Didem’in ölü bedenini lüks bir rezidanstaki dairesinde, iki gün boyunca bavulda tuttuktan sonra polise teslim oldu…

İzmir’de yaşayan Filiz Tekin, 18 yıllık eşi tarafından bakımlı olmadığı için darp edildi. Filiz eşi tarafından defalarca duvara vurulduktan sonra bayıldı. İ.T. eşi Filiz’i hastaneye götürmek yerine odasına yatırdı ve Filiz öldü…

Sadece Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre kasım ayında 39 kadın, 2013 yılından 2019’un ilk 11 ayına kadar olan sürede 2441 kadın öldürüldü.

Her katilin ifadesinde dikkat çeken şey bir kadını, bir insanı öldürürken duydukları kayıtsızlıkları ve öldürmek için çabalarıydı. Faillerin öldürürken ki kayıtsızlığının ve öldürmek için çabasının arkasında hem kadın cinayetlerinin bu denli yaygınlığı hem de siyasi iktidarın kadın cinayetlerine olan yaklaşımı yatmaktadır.

Çeyiz hesabı kadın cinayetlerinin üzerini örtüyor.

Çünkü kadınlar katledilirken, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk bir konuşmasında şunları söyledi “Dinamik nüfusumuzu korumak, gençlerimizi evliliğe teşvik etmek amacıyla çeyiz hesabı uygulamamız devam etmekte. Aile danışmanlığında bugüne kadar 32 bin kişiye ücretsiz danışmanlık hizmeti verdik ve ne mutlu ki aile danışmanlığı eğitimine başvuranların yaklaşık yüzde 40’ı boşanmaktan vazgeçti. Programlarımızı yeniden yapılandırarak yeni modüller ekleyeceğiz”

Selçuk, çeyiz hesabı uygulamasında 7 bin 500 lira olan devlet katkısının yasal değişiklikle 9 bin liraya çıkarıldığını, 2019 Eylül ayı sonu itibarıyla Çeyiz Hesabında 17 bin kişinin 80 milyonu aşkın mevduatı bulunduğunu vurguladı.

Soylu: Türkiye'deki kadın ölümü, Avrupa'dan az...

Kadınlar kayıtsızca öldürülürken Süleyman Soylu’nun Ertuğrul Özkök’ün bir yazısına cevaben Özkök’e yollamış olduğu mektubu basında yer aldı. Soylu mektupta “2019 yılı 10 Aralık itibariyle kadına yönelik şiddet olayı sayısı 173.995’dir. Kadın cinayeti ise 318 olmuştur. 88 bin 46 kişi hakkında koruyucu tedbir kararı verilmiştir.” dedi ve Türkiye’de öldürülen kadın sayısının ise dünyadan ve Avrupa’dan az olduğunu söyledi.

Kadınların öldürülmesinin sebebi toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir.

Soylu da Selçuk da kadınların neden öldürüldüğü sorusunu soramadı, hatta kadınların katledilmesini önemsizleştirmeye, yok saymaya çalıştı. Halbuki kadınları katledenlerin sakince ben öldürdüm ile başlayan ifadelerindeki cüretten en çok AKP sorumlu…

AKP, kadını ailenin bir parçası, erkeğin hizmetkarı ve kapitalist sistemi ucuz iş gücü olarak toplumsal düzene sundu. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği öyle bir hal aldı ki Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde cinsiyet eşitsizliğinin en az görüldüğü ülkeler sıralamasında 150 ülke arasında Kenya, Hindistan, Malezya, Nepal, Birleşik Arap Emirlikleri, Nijerya ve Kuveyt’ten sonra Türkiye 130. sırada yer aldı.

Bu nedenle katillerin öldürdüm çünkü diye başlayan sözlerindeki cüret, siyasi iktidarın yarattığı toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir.