Mithat Sancar: Savaşa güçlü bir şekilde hayır demek zorundayız

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında konuştu. Sancar, 'Biz savaşa hayır diyoruz. Biliyoruz ki savaş başlayınca en çok kaybeden yoksullardır. Hem çocuklarını hem ekmeklerini kaybederler. Bu savaş öncelikle bizleri vuruyor' diye konuştu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar partisinin grup toplantısında konuştu.

Son günlerde Suriye'de yaşanan gelişmelerden bahseden Sancar'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Biz demokratik siyasette ısrar ettiğimiz için bu baskılara boyun eğmedik. Biz bunu halkımızın verdiği onayla bu ülkeye barış ve demokrasiyi getirmek için üstleniyoruz. Arkadaşlarımız tutuklanıyor rehin alınıyor ama arkadan binlerle gelenler bu fikri il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle örmeye devam ediyor. Bizim bu direnişimizin anlamı demokratik siyasette ısrardır. 

Gelin barış mücadelesini büyütelim. Hangi iktidar olursa olsun ona barışı dayatalım Yapmıyorsa o iktidarı devirelim ama hep birlikte.

Demokrasi ittifakından söz ederken toplumla ittifaktan söz ediyoruz. Ama bütün muhalefet partileri de bunun muhatabıdır. Gelin ortaklaşacağımız temel değerleri belileyelim, inşa edelim. Bunu hiçbir zaman izli kapaklı yapmadık. Çağrımız açık tutumumuz şeffaftır, berraktır. Herkesle temel ilkeler etrafında bir araya gelmeye hazırız. Gelin buluşalım bu gidişata hep birlikte dur diyelim. Anlcak birlikte bu savaş, talan politikalarını durdurabiliriz. 

İdlib'de 34 asker hayatını kaybetti. Gelmeye de devam ediyor. Ölen her insan bizden bir parça alıp götürüyor. O acı bizim yüreğimizde. Ölen her bir askerin ailesine sabır ve başsağlığı diliyoruz. 

Bugün yurttaşlar soruyor, Suriye'de ne işimiz var? Çeşitli kuruluşlar bir girişim başlattı. Onun bir çağrısı var. Bu sesleri çoğaltmalıyız. Biz insanlığa öncülük etmek için buradayız ama bizim kibrimiz yok. Kim yürürse onunla birlikte yürürüz. Hepimiz birlikte yürüyeceğiz. Biz savaşa hayır diyoruz. Bütün teşkilatlarımız zaten bu sesi çıkarıyor. Daha da çok çıkaracağız. 4 kuruluş savaşa ortak bir bildiri hazırladı. Bu bildirideki soruları çoğaltmalıyız.

Savaşların sonuçlarını en fazla yaşamış bir coğrafyadan besleniyoruz. Elbette bütün Türkiye'nin partisiyiz. Savaş başlayınca kimler kazanır kimler kaybeder biliyoruz. Biz biliyoruz ki savaş başlayınca en çok kaybeden yoksullardır. Hem çocuklarını hem ekmeklerini kaybederler. Bu savaş öncelikle bizleri vuruyor. Bu ülkenin emeğiyle ekmeğini kazananları, bu savaş öncelikle sizi vuruyor, bizi vuruyor. Öncelikle bizler savaşa güçlü bir şekilde hayır demek zorundayız. 

Güçlü bir barış hareketi oluşturma zamanı. Biz diyoruz ki Orta Doğu'da güçlü bir barış hareketi kurma imkanımız var. Orta Doğu'da savaştan zarar gören tüm halklara çağrı yapıyoruz. Hiçbir sınıra aldırış etmeksizin gelin hep birlikte barışı kuralım. Bütün orta Doğu'da barışın, kardeşçe eşit yaşamın en öncemli parçasıyız. Kardeşlik eşitlik üzerine kurulduğunda bütün savaş baronlarını durduracak kadar güçlü olacaktır. Vicdanlı, insaflı, ahlaklı her kişiye çağrı yapıyoruz; el ele verelim Orta Doğu'da barışı, eşitliği kuracak sesi birlikte yükseltelim. 

Savaşın ağır bedelini ödeyenler arasında başta gelenler sığınmacılardır. Bir yerde savaş başladığında insanlar yerini yurdunu, hatırasını terk etmek zorunda kalır. Sanki savaşı onlar çıkarmış gibi savaşın faturasını onlar ödüyor. Bu savaşın yükünü ağır bir şekilde çeken sığınmacıların haklarını hukuklarını savunacak insanlar var demeliyiz. O insanlar biziz. Biz olmak zorundayız. Bu insanları pazarlık malzemesi haline getirenler utanmalıdır. Mülteci sorunu insanlık sorunudur. Biz güçlü bir dayanışma hareketi örmek zorundayız. Mültecileri pazarlık malzemesi olarak ölüm yolculuğuna sürmek vicdansızlıktır. Mültecilere Avrupa'daki bütün ülkeler kapılarını açmalıdır. Bütün akpılar açıldıktan sonra bu insanların kanı ile kazanan paralarla bu insanların ihtiyaçları karşılanmak zorundadır. Devletler bunu yapmakla yükümlüdürler. Biz el ele vererek bu mülteci düşmanlığını, bu ırkçı dalgayı durdurmak zorundayız.

Bugün mültecilerin ne istediğini ne yaşadığını bilmek zorundayız. Göçmen ve sığınmacılara, acılarını dile getirebilmek için imkan tanınmıyor. Kimse onları dinlemiyor. Onların acıları üzerinden siyaset yapılıyor. Bu insanlık adına utançtır. Bu insanlara umut vermeliyiz. Umudun adı da barıştır. 

Biz önce acıları bitireceğiz sonra acıların yaşanmayacağı bir hayatı kuracağız. hep birlikte kuracağız."