Metastaz: Hepsinin hayali Fethullahçılar gibi olmak…

Gazeteci-yazar Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, ses getiren kitapları Metastaz’la Ankara NHKM’ye konuk oldu. Terkoğlu ve Pehlivan, 15 Temmuz sonrası cemaat ve tarikatların nasıl devlet içine yerleştirildiğini, zengin Cemaatçilerin nasıl soruşturmalardan kurtulduğunu çarpıcı örneklerle anlattı.

soL - Ankara

Gazeteci-yazar Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, geçtiğimiz haftalarda raflarda yerini alan yeni kitapları Metastaz'la Ankara Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'ne konuk oldu.

15 Temmuz davalarında yaşananlar, zengin Cemaatçilerin soruşturmalardan nasıl kurtulduğu, Fethullahçıların yerine devlette hangi cemaat ve tarikatların kadrolaştığına ilişkin önemli açıklamalarda bulunuldu.

YARGITAY'IN BAŞINDAKİ 'ESKİ' FETÖCÜ...

Etkinlikte ilk sözü alan Barış Terkoğlu, metastazın esasında tıbbi bir kavram olmasına rağmen, kitapla birlikte çok sık kullanılan siyasi bir kavram haline geldiğini ve bunun bu bir tesadüf olmadığını söyledi.

Fethullah örgütlenmesinin daha çok kansere benzetildiğini belirten Terkoğlu, "Nasıl kanser hücreleri belirli organların üzerinde yuvalanıp kontrolsüz bir şekilde bölünüp o organları kendisi için çalışan bir mekanizma haline dönüştürüyorsa, esasında FETÖ yapılanması da bundan farklı değildi. Nasıl farklı değildi? TSK içinde mi örgütleniyor, burada kendi kontrolünde askerler vardı, burada bulunan askerler TSK üniformasını bu örgüt için kullanıyordu. Bunların neler yapabileceğini 15 Temmuz’da gördük. Polis ve yargı içinde de aynı şekilde, bunların Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde neler yapabildiklerini gördük" dedi.

Sonra birilerinin bu kanserle mücadele etmeye karar verdiğini belirten Terkoğlu, "Keşke bu mücadele cumhuriyet devriminin kazanımlarıyla yapılsaydı. Hangi şekilde yapıldı, daha çok bir siyasi iktidarın ve onun ilişki de olduğu grupların bekasını sağlayacak şekilde yapıldı. 17-25 Aralık düğmenin hatalı iliklendiği tarihtir. 17-25 Aralık’tan önce suç mu işlediniz, o tarihten önce yaptıklarınız soruşturulmayabilir. O tarihten sonra sadece siyasi iktidarın tarif ettikleri suç olmaya başladı. 17-25 Aralık’tan önce FETÖ imamı olduğunu söyleyen insanlar bugün yazarlık yapıyor. Türk yargısının tepesindeki isim, İsmail Rüştü Cirit. Türkiye’deki herhangi birisinin FETÖ dahil olmak üzere yargılandıktan sonra dosyasının gideceği isim. Bir bakıyorsunuz Cirit, Gülen’in örgüt dosyası 2008’de Yargıtay’a geldiği zaman o toplantıya katılıp Gülen’in örgüt üyesi olmadığını, suç işlemediğini söyleyen, kararını buna göre oluşturan ve diğer hakimleri de buna ikna etmeye çalışan isim. Erzincan davasında bir cumhuriyet savcısının odası bir Fethullah savcısı tarafından basılarak gözaltına alındı ve tutuklandı. Biz aylarca İlhan Cihaner Yargıtay’da mı, ağır ceza da mı yargılanacak diye tartıştık. Yargıtay o dönem Fethullahçıların elinde değildi, Cirit o davaya girdi, tabiri caizse diğer hakimlere kafa tutarak Cihaner’in Fethullahçı hakimler tarafından yargılanmasını savundu ve uzun da bir şerh düştü" dedi.

Cirit'e ilişkin çarpıcı değerlendirmelerini sürdüren Terkoğlu, "İçinizden birisinin Fethullahçılarla bir telefon görüşmesi olsa başınıza gelecekleri düşünemiyorum. İsmail Rüştü Cirit'in, FETÖ’nün imamlarından Ali Çelik’le 95 görüşmesi var, Yargıtay santralinden yaptığı görüşmeleri saymıyorum bile. Osman Karakuş’la 60 küsür görüşmesi var, o Osman Karakuş hakkında yakalama kararı çıkacağını bir hafta önce öğrenip kayıplara karışıyor. Biz şimdi İsmail Rüştü Cirit’i soruşturamıyoruz, nedeni çok basit, çünkü 17-25 Aralık. Çünkü o tarihten sonra iktidarın yanında yer aldı, bu nedenle bütün suç ve günahları bugün sorulamıyor" ifadelerini kullandı.

'HEPSİNİN HAYALİ FETHULLAHÇILAR GİBİ OLMAK'

"Biz bu kitapta Türkiye’nin bugünkü mücadelesinde başlangıçta nerede hata yaptığını da söylemeye çalıştık" diyen Terkoğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye’de bazı insanlar soruşturulamıyor. TUSKON toplantısında Tayyip Erdoğan tehdit edildi, yan yana oturan iki insan biri tutuklu, diğeri tutuklanamıyor, çünkü Bilal Erdoğan’ın ortağı.  Çıktılar FETÖ ile mücadele ettiğini söyleyenler, bu mücadeleyi başka tarikatlar ve cemaatler eliyle yapmaya başladılar. Maalesef ve maalesef yakından incelediğimiz için bu cemaat ve tarikatların hemen hemen hepsinin hayali Fethullahçılar gibi devletin içinde örgütlenmek. Bu kitapta o tarikat ve cemaatlerin hemen hemen hepsinin ismini vererek nerelerde olduğunu anlatmaya çalıştık. Bir polis, bir savcı, bir hakim bir kamu görevi değil, bir tarikatın isteğine göre karar veriyor. Olay öyle bir noktaya geldi ki, Türk yargı sisteminin içine hüsnü şahadet diye bir kavram girdi. Bununla tanışan hukukçularla konuştuk, bir savcı bir FETÖ şüphelisini soruştururken, soruşturduğu kişi hayır ben FETÖ’cü değilim şu cemaat veya tarikattanım diyor. İspatla denilince de o cemaatin lideri geliyor ve evet bizdendir deyince kurtuluyor. Başka cemaatlerden olmak devlet içinde örgütlenmek için gerekçe haline gelmiş durumda neredeyse. Nasıl 30 sene önce sermaye, tarikat ve siyasetçiler kemiriyorsa, bugün çok benzeri bir şey yaşanıyor.

Biz bu kitabı umutsuzluk üretmek için değil, bu kanserli hücrelerden kurtuluşun Türkiye’nin yeniden kurtuluşunun yolu olduğunu söylemek için yazdık."

'MERAK ETMEZ OLAYDIK...'

Terkoğlu'nun ardından kitabın diğer yazarı Barış Pehlivan söz aldı. "Biz bu Fethullahçı çeteye karşı çok büyük bir mücadele verdik, vermeye de devam ediyoruz. 15 Temmuz’un geleceğini aylar öncesinden yazan gazetecileriz, uyaran gazetecileriz. 15 Temmuz oldu, bu çetenin bir bölümü kaçtığı bir bölümü tutuklandı ve biz bu çetenin yerine kimler oturdu sorusunun fikri takip için peşine düştük" diyen Pehlivan, "Devletin en kritik yerlerine şimdi kimler oturdu, devletin yeni sahipleri kimler, onu merak ettik. Bulduklarımızdan sonra merak etmez olaydık dedik, büyük bir ihanet deyip, bu kadar da olmaz dediğimiz çok fazla şey oldu. Önümüzde belgesi var, teyit etmişiz ama bu kadar kötülüğe inanamıyoruz" ifadelerini kullandı.

'MENZİLCİ POLİSLERİN FOTOĞRAFLARI VE MENZİLCİ HAKİMİN HİKAYESİ'

Kitapta Menzilci polislerin fotoğraflarını yayımladıklarını belirten Pehlivan, "Polis Akademisi bir açıklama yapmış galiba. Normalde biz biliyoruz, Polis Akademisi bu kitapla ilgili bir açıklama yapsa, ortalığı ayağa kaldırması lazım, açıklamada o fotoğraflar bizim mescitte değil, depoda çekildi diyorlar. Bizle ilgisi yok, Menzilci değil demiyorlar, depoda diyorlar. Ki orası mescit orası ayrı da" diye konuştu.

"Devlet, AKP, Erdoğan, devletin önemli birimlerinin başkanları, ne derseniz deyin Fethullahçı çeteye panzehir olarak başka cemaat ve tarikatları yerleştirme çabası içinde, biz bu fotoğrafı çok net bir şekilde gördük" diyen Pehlivan, sözlerine şu şekilde devam etti:

15 Temmuz’a kadar AKP alnı secdeye değenler diyordu, o alnı secdeye değenlerin 15 Temmuz’da neler yaptığını gördük. Şimdi de bu iyi alnı secdeye değenler diye başka tarikat ve cemaatleri devlete yerleştirme çabası var. Bir Menzilci hakimin hikayesini yazdık bu kitapta. Hasan Akdemir adlı Menzilci hakim, milyonlarca liralık rüşvetle tahliyeye karar veriyor.  İnsanların çok sık paylaştığı bir görsel var kitaptan, bütün bölümü özetlediğimiz bir sarmal var, burada özetle anlatmaya çalışayım. Bir savcı var, o savcı FETÖ şüphelisi işadamlarını tutuklatıyor. Bir hakim var, Menzilci hakim, bu tutuklanan iş adamlarını serbest bırakıyor ve diyor ki, bunları tutuklatan savcı FETÖ’cüdür. Sonra bir başsavcı var, o Menzilci, rüşvetle adam çıkartan hakime sen rüşvet alıyorsun diye suç üstü yapıyor, o rüşvet alan hakim de, ey başsavcı sen bana böyle diyorsun da sen de yolsuzluk yapan bir FETÖ’cüsün. Sonra bu suç üstü bir tutuklamaya dönüşüyor, bu tutuklama sonucunda rüşvet alan hakim tutuklanıyor, onu tutuklatan hakim de FETÖ’den tutuklanıyor. Şimdi biz bunu onlarca sayfada anlattık, özeti de bu, çok acı gerçekten.

'ERDOĞAN'A MEKTUP YAZIYOR, POLİS TAHLİYE EDİLİYOR'

Tabii bu sadece bir örnek. Bir Emniyet Müdürü, Ankara istihbaratından önemli bir isim tutuklanıyor, Nurcu bir vakıf, Yazıcılar kolunun temsilcisi, ya siz onu FETÖ’cü diye aldınız ama o FETÖ’cü değil, o bizim Yazıcılar koluna yakın diyor, mektubu kime yazıyor, Erdoğan’a yazıyor. O mektup etkili oldu mu bilmiyoruz, o emniyet müdürü tahliye edildi, ilk duruşmada da beraat etti.

ZENGİN CEMAATÇİLERE DOKUNULMUYOR

Bank Asya konusu var biliyorsunuz. Gülen bir talimat verdi, para yatırın dedi, Erdoğan paranızı çekin dedi. Bunun üzerine para yatıranlar tutuklandı. Biz bunun belgelerine ulaştık. Kimin para yatırdığını, kimin para çektiğini gördük. Binlerce isim var. Bir şekilde Bank Asya’da parası olan küçük taban ceza yiyorken, Türkiye’nin büyük holding sahipleri, iş adamları milyonlarca lira yatırılmasına rağmen soruşturmaya bile uğratılmıyor. Bu nasıl oluyor, hatta parasını yurt dışına kaçırıyor. FETÖ’yle mücadele bir sermaye transferi, sermaye akışı haline geldi. Zengin Fethullahçılardan nasıl para koparıldığını anlatmaya çalıştık.

Pehlivan, seçim öncesi adı af olmayan bir af çalışmasının gündeme geleceğini belirtirken, bu süreçte solculara, Atatürkçülere, milliyetçilere, Fethullahçılara bir parmak bal yedirileceğini, yeni bir yetmez ama evet sürecine hazırlanıldığını dile getirirken, "umarım yanılırım" ifadelerini kullandı.

Söyleşi sonrası Terkoğlu ve Pehlivan, okurların kitaplarını imzaladı.