Merkel’den 'İdlib’den kaçanların' barınması için maddi destek sözü

Almanya Şansölyesi Merkel ile AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’daki görüşmesi sona erdi. Görüşme sonrası ortak basın toplantısında konuşan Merkel İdlib’den kaçanların barınmaları için maddi destek vermeye hazır olduklarını söyledi. Erdoğan Alman gazetecilerin akreditasyonuyla ilgili soruya 'Mağduriyet sözkonusu değil. Basın özgürlüğü konusunda hassasiyetimi bilen bilir'…

Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’daki görüşmesi sona erdi.

Görüşme sonrası ortak basın toplantısında konuşan Erdoğan “Libya ve Suriye olmak üzere bölgesel konuları görüştük. Türkiye ve AB ilişkilerini de görüşmelerimizde ele aldık” dedi.

Merkel görüşmede Türkiye'deki tutuklu Alman vatandaşlarının ve Alman gazetecilere akreditasyonlarının verilmesi konusunun da gündeme geldiğini söyledi.

İdlib konusunu da ele aldıklarını söyleyen Merkel "İdlib'deki insani durum konusuyla ilgili de ele aldığımız hususlar oldu. Oradan kaçmış olan, çadırlarda kalan insanların durumunu düzeltmek için maddi katkı sağlamaya hazır olduğumuzu bildirdik. Daha sağlam barınma imkanları sağlanmalı" dedi.

ERDOĞAN: 'VERİLEN DESTEK HAFTER'İ ŞIMARTTI'

Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

- Bugün kıymetli misafirlerimizle yoğun ve verimli bir program gerçekleştirdik.

- Başta Libya ve Suriye olmak üzere bölgesel konuları görüştük.

- Türkiye ve AB ilişkilerini de görüşmelerimizde ele aldık. Önümüzdeki dönemde AB’den beklentilerimizi aktardık.

- Geçtiğimiz aylara Barış Pınarı Harekatı'nı bahane eden terör örgütü yandaşları Almanya’da vatandaşlarımıza saldırlar gerçekleştirdi. Bu saldırıları lanetliyorum. Bu eylemlerin görmezden gelinmesi mümkün değildir.

- Almanya’dan sorumluların cezalandırılmasını özellikle bekliyoruz.

- Türkiye ve Almanya göç konusunda Avrupa’nın yükünü büyük bölümünü üstlenmiş vaziyettedir.

- 4 milyon insanın yaşadığı İdlib son günlerde rejimin saldırılarına maruz kalmaktadır.

- Bugün sayın Merkel’e bu konuda neler yaptığımızı özellikle barınma konusunda neler yapmakta olduğumuzu aktardık.

- İdlib’deki vahşetin son bulması için herkesin rejim üzerinde baskı kurması gerekmektedir.

- Biz Libya’da askeri bir çözümün mümkün olmadığını her fırsatta söyledik.

- Ulusal mutabakat hükümetine destek vermek bir tercih değil yükümlülüktür.

- Darbeci Hafter’in saldırıları bu şahsın uzlaşma amacında olmadığını göstermiştir.

- Verilen destek darbeci Hafter'i şımarttı 

- Libya'da mevcut hükümete destek sağlamamızın amacı kan dökülmesinin önüne geçmek.

- Libyalı kardeşlerimizi bu zor günlerinde yalnız bırakmamakta kararlıyız.

- DEAŞ sonrası tekrar ayağa kalkmaya kalkan Irak'ın yeni bir kaos iklimine sürüklenmesine izin verilmemeli.

MERKEL: LİBYA'DA HAFTER TARAFINDAN DA OLUMLU ADIMLARIN ATILMASINI BEKLİYORUZ

Merkel'in açıklamalarından satırbaşları ise şöyle:

- Bu sabah Alman Ticaret Odası'yla yaptığım görüşmede yerleşik Alman şirketlerinin eğitim faaliyetlerine de katkı sağlayabileceklerini konuştuk. Ticari ekonomi ilişkilerimizi ortak komisyonun çalışmalarıyla katkı sağlayabileceğimizi konuştuk.

- Alman vatandaşı olan ve yurt dışına çıkış yasağı bulunan tutuklu bulunan Alman vatandaşlarının durumlarıyla ilgili görüşmeye niyetli olduğumuzu ilettik.

- Burada görevli Alman gazetecilere akreditasyonlarının verilmesi de konuştuğumuz konulardan biriydi.

- İdlib'deki insani durum konusuyla ilgili de ele aldığımız hususlar oldu. Oradan kaçmış olan, çadırlarda kalan insanların durumunu düzeltmek için maddi katkı sağlamaya hazır olduğumuzu bildirdik. Daha sağlam barınma imkanları sağlanmalı

- Alman şirketleri gümrük birliğinin modernizasyonuyla birlikte ilişkilerin daha iyi olabileceğini söylediler.

- Libya’daki kırılgan ateşkes kalıcı barışa dönüşmeli. Umuyoruz ki Hafter tarafından da olumlu adımların atılmasını bekliyoruz.

- Türkiye’nin mülteciler konusunda sağladığı destekleri takdir ettiğimizi ifade ettik. 3,5 milyon ve belki de daha fazla mültecinin burada kabul edilmesinin çok önemli olduğunu belirttik.

ERDOĞAN: SERRAC YANLISI GÜÇLERE EĞİTİM VERMEK İÇİN...

Erdoğan "Türkiye Libya’da ne zaman müdahale edecek? Silah ambargosuna uyacak mısınız?" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Biz şu anda oradaki askeri güçlere Libya'nın, özellikle Serrac yanlısı güçlere eğitim vermek için TBMM'de de süreci tamamladık. Çıkardığımız yasal düzenlemeyle heyetimizi gönderdik, gönderiyoruz. Biz Serrac'ı yalnız bırakmayacağız. Elimizden gelen desteği vermekte kararlıyız. Buradan giderken TBMM kararıyla askerimizi gönderiyoruz. Askerimiz orada bu eğitim çalışmalarına gerekli desteği verecek. 500 yıllık bir geçmişi olan Türkiye'nin Libya'ya mazisi, herhalde böyle bir hakkı doğurur. Biz bir terör noktasında herhangi bir tanınırlığı olmayan kişiye değil, Serrac'a, ki BM Güvenlik Konseyi'nin meşru olarak tanıdığı bir kişiye ve onun ordusuna böyle bir desteği veriyoruz. Hafter nasıl bu şekilde bazı ülkeler tarafından tanınıyor bunu anlamakta zorlanıyoruz. Moskova'da oraya çağırmışlardır, oradan kaçmışlardır adeta. Berlin'de açıklanan 55 maddelik metne de imzasını koymamış, koyacağı söylenmiştir. Aldığım bir bilgiye göre Serrac'ın 28'inden sonra katılacağına dair bazı şeyler söyleniyor. Tutarlı şeyler değil, bir insan bu tür desteklerle şımartılırsa, ki bu desteklerin arkasında BAE ve Mısır var, Wagner var, Wagner’in arkasında kimlerin olduğu malum, her türlü silah desteğini veriyorlar, Sudan'dan 5-6 bin civarında kara gücü söz konusu. Bütün bunlar olurken 500 yıllık mazisi olan Türkiye'yi Libya'ya davet eden dostlara hayır dememiz mümkün değildi. 55 maddeyi sözde kabul etmek başka bir şey, altına imzayı koymak başka bir şey. Hafter henüz buna imzayı koymuş değil. Bunları biz tamamiyle kabul olarak anlamıyoruz. Uluslararası diplomasi, hukuk anlayışımızda böyle bir durum söz konusu değil. Hafter'in de yarın ne yapacağı belli olmaz onu da size söylemiş olayım."

MERKEL: 55 MADDE BMGK'DA ONAYLANACAK

Merkel ise "Bu 55 madde toplantıya katılanlar tarafından kabul edildi daha sonra BMGK’da onaylanacak. Hafter sadece ateşkesi kabul etti. Askeri komite için isim bildirdi. İlk hedef şu ana kadar taraflara destek verenlerin bir araya gelmesiydi" dedi. Erdoğan'ın "Sayın şansölye imza attı mı?" demesi üzerine Merkel "Belki bir yanlış anlama söz konusu. Hafter de 55 maddeyi kabul ettiğini söylemedi, sadece ateşkesi kabul etti. Moskova'da olduğu gibi imzalamadı bu konuda haklısınız" diye yanıt verdi.

Merkel "Türkiye'nin AB ile mülteci anlaşması kapsamında 6 milyar Euro'nun ötesinde desteklenmesini de düşünüyor musunuz? İdlib konusunda özel bir çaba var mı?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"AB'nin 2 kere verilen 3 milyarlık desteğin ötesinde destek vereceğini düşünüyorum. Entegrasyon konusunda birçok çaba harcanması gerekiyor. Biz İdlib konusunda destek vermeye hazırız. İdlib'den Türkiye'ye doğru kaçan insanlar çadırlarda kış mevsimini geçirmeye çalışıyorlar. Barınabilecekleri sabit binaların yapılması söz konusuymuş. Bu çabalar için Almanya olarak destek vermemiz mümkün olabilir. Güvenli bölgeyle ilgili olarak BM Mülteciler Komisyonu'yla görüşüldü ama şu an gerçekleşebilecek bir noktaya ulaşılmadı. BM oradan belli bir mültecilerin dönebileceği düşünülürse bir adım atılabilir."

Bir gazetecinin "Almanya'da çalışan Türk meslektaşlarımız hiçbir engel olmadan çalışabiliyorlar. Buradaki Alman gazetecilerin hala bir çalışma izni yok" sözleri üzerine Erdoğan şunları söyledi:

ERDOĞAN: 'BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA HASSASİYETİMİ BİLEN BİLİR'

"Uluslararası basın mensuplarının çalışma izinleri Cumhurbaşkanlığın İletişim Başkanlığı'nın görev alanına girmektedir. 19 farklı Alman kurumunda 35 gazeteciye basın kartı düzenlenmiştir. 28 Alman basın mensubunun da başvuruları ulaşmıştır. Başvurular 31 Aralık 2019 tarihinde tamamlanmıştır. Değerlendirmesi yapılmaktadır. Almanya ile iyi ilişkilerimizden rahatsız olan bazı kişilerin Türkiye'nin Alman gazetecilere akreditasyon vermediği şeklinde yansıtmaya çalıştıklarını görüyoruz. Böyle bir özel muamelenin ya da Alman gazetecilere yönelik çifte standardın olmadığını ilk elden ifade etmek isterim. Mevcut yerleşik akreditasyona sahip gazetecilerin sorun yaşamaması için, benim de takip ettiğim, izlediğim bir şekilde oturum izinlerinden sorumlu olan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile iletişim halindeyiz. Bir sorun ve mağduriyet yaşanması söz konusu değildir. Basın özgürlüğü konusunda hassasiyetimi bilen bilir.