Mehmet Dişli: Benim projelerim hâlen uygulanmaya devam ediyor

15 Temmuz darbe girişimine ilişkin süren Genelkurmay Çatı Davası'nda, eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Mehmet Dişli, esas hakkında mütalaya ilişkin savunmasını yaptı.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden Genelkurmay Çatı Davasının bugünkü celsesinde 15 Temmuz darbe teşebbüsünün kritik isimlerinden Mehmet Dişli esas hakkında mütalaaya karşı savunmasını yaptı. 

'ERDOĞAN, GÜL, DAVUTOĞLU'NA BİZZAT TARAFIMDAN ARZ EDİLDİ'

Burada olmasının nedeninin TSK'ye ilişkin hayalleri olduğunu ileri süren Dişli, yükselmesinde etkili olan isim Hilmi Özkök olduğunu dile getirdi.

"2002-2003 NATO'da değişim dönüşüm çalışmalarına katıldım. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök tarafından ödüllendirildim. Bu çalışmalarım sebebiyle o zamanki adıyla Proje Yönetim Dairesine getirildim. Birileri, 'Mehmet Dişli'yi buraya kim getirdi? Arkasında kim var?' diye soruyor. Mehmet Dişli'nin arkasında kimse yoktur, sadece başarılı kariyeri vardır" diyen Dişli, "Hayatımın son 16 yılı tüm zamanımı, aklımı, fikrimi TSK'nın değişim dönüşüm ve güçlenmesine adadım. Bu projenin adı TSK 2033'tür ve 500 civarında projeyi kapsamaktadır. Bir avuç insanla başarılan bir mucizenin adıdır. Halen bu projenin arkasındayım. Tek dileğim, buradan çıktıktan sonra da aynı projelere devam etmektir. Dairenin adı daha sonra komutanların onayı ile Stratejik Dönüşüm Dairesi olarak değişti. Birileri sağda solda, 'Neye dönüştürmek istedikleri anlaşılıyor' diyor. Tam da bu riyakar zihniyetin sahiplerinin bu karara imza atanların olması utanç vericidir, ama ben hala aynı yerdeyim ve projelerin arkasındayım. Gizli saklı bir şey yapmadım. Erdoğan, Gül, Davutoğlu'na bizzat tarafımdan arz edildi. Bunların içinde bir tek FETÖ projesi yok. Bu projelere laf söyleyenin alnını karşılarım. Bunlar halen uygulanmaya devam ediyor. Daha geçen Temmuz'da Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı projeler arasında TSK 2033 Programı vardı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın ABD'de, 'Pentagon'a rakip olacak' dediği Ay-Yıldız karargah projesi bizim hazırladığımız projesidir. Ancak Genelkurmay Başkanlığı'nın alçakça hazırladığı idari tahkikat raporu ile bu daire zan altında bırakılmıştır. Bu raporu yazanlar TSK'ya en büyük kötülüğü yapanlardır" ifadesini kullandı.

'GİDİŞ NEDENİM ERDOĞAN'A YAPACAĞIM ARZDI'

15 Temmuz akşamı Karargaha gidiş sebebinin, Pazartesi günü Erdoğan'a arzını yapacağı TSK 2033 projesiyle ilgili son çalışmaların Akar'a takdimi olduğunu iddia eden Dişli, "Kutlu ve özel bir amaçla gittiğimde bu menfur olayla ilgili hiçbir bilgim yoktu. Aklımda Cumhurbaşkanı'na arz vardı. Bu yansılar o takdim için hazırlanmıştı. Neylersin ki, burada takdim ediyorum" dedi. Dişli, Akar'la görüşmek için beklerken ensesine uzun namlulu silah dayandığını, bunu yapanların sivil kıyafetli ve siyah çelik yelekli olduğunu, silah zoruyla yazdırdıklarını arz etmek üzere makama sokulduğunu bildirip, şunları söyledi:

"Bu kişiler ne zaman, nasıl geldiler bilmiyorum. Beni rehin alan bu kişilerin ortaya çıkarılması için hiçbir şey yapılmadı. Kimdir bu adamlar, kime hizmet ediyordu, o gecenin karanlıkta kalan kesitlerinden biridir. Özel Kuvvetler'den mi, özel birimden mi, polis mi, belli değil."

'HULUSİ AKAR'A SORMALISINIZ'

Bu şekilde rehin alındıktan sonra öncelikle hayatta kalıp, Akar'ın güvenliğini sağlamak şeklinde bir strateji geliştirdiğini ve bu andan gözaltına alınana kadar sadece Akar'ın emirlerini yerine getirdiğini tekrarlayan Dişli, "O zaman, 'Niye buradasın?' diye sorabilirsiniz. Bunu bana değil, Hulusi Akar'a sormalısınız" diye konuştu. Dişli, Akar'ın makamında yaşananlar hakkında da şunları anlattı:

"Bana yazdırılan notları okudum. Silah sesleri gelince Akar, 'Çık, bak' dedi. Çıktım, kapının önünde komandolar vardı. Sonra birtakım şeyler yaşandı. Koltuklara oturduk. Perdeleri kapattırdım. Her an serseri bir kurşun gelme ihtimaline karşı güvenli bir yere geçmemizi teklif ettim. Kastettiğim eksi 3'teki harekat komuta merkeziydi. Kabul etti. Bu arada namaz kıldı. Bana, 'Sen de kıl' dedi. Ama yalnız kalmaması için, 'Benimki kazaya kalsın' dedim."

'EMİRLERİ AKAR'DAN ALDIM'

Akıncı Üssü'nde de emirleri bire bir Akar'dan aldığını ve titiz şekilde yerine getirdiğini vurgulayan Dişli, o gece filoda sivil imamları görüp görmediği konusunda şu açıklamayı yaptı: 

"Bin yıl geçse aklımın ucundan geçmez, benin havsalam almaz sivil birilerinin askeri tesislere girebeleceği. Evet, sivil kıyafetliler vardı, ama o şahıslarla hiç karşılaşmadım. Öte yandan, uzun saçlı adamı görsem de yadırgamazdım, çünkü jandarmada bir yığın istihbarat elemanı var böyle."

Akar'la Çankaya Köşkü'ne gittikten sonra kriz masasında görev yaptığını, Akın Öztürk helikopterle gelemeyince Başbakanın Akıncı'dan ambulansla getirilmesi talimatı verdiğini tekrarlayan Dişli, orada Akar ve kendisi için kahvaltı hazırlandığını, ayaküstü kahvaltı yaptıklarını, dönemin Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'ın kendisine TSK 2033 arzını ne zaman yapacağını sorduğunu, Fuat Oktay'ın da ağabeyi Şaban Dişli'yi arayıp, görüştüğünü anlattı. Dişli, gözaltında "işkence"gördüğünü vurgulayıp, "Anlatmaktan hicap duyuyorum. Yapanlar ve yaptıranları kınıyorum. Bu millet, gözbebeği TSK'ya bunların yapılmasını asla tasvip etmez" dedi.

Dişli, Akar'ın "Alnıma silah dayadılar. Boynumu kemerle sıktılar" iddiası hakkında ise şöyle konuştu:

"Alnına silah dayayan alçaktır. Ben öyle bir şey yapmadım. Tüm kutsal değerlerim üzerine yemin ederim; İşin gerçeği, kimsenin boynuna ne kemer, ne başka bir şey geçmiş değildir."