Maltepe’de Aydınlanma Seminerleri sürüyor

İstanbul Maltepe'de bulunan Altayçeşme Semtevi’nde, ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele: Toplumsal Eşitlik Nasıl Sağlanacak’ konulu seminer, avukat Özge Demir’in sunumuyla yapıldı.

soL - Haber Merkezi

İstanbul Maltepe Altayçeşme Semtevi’nin bu ayki Aydınlanma Semineri, ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele: Toplumsal Eşitlik Nasıl Sağlanacak’ başlığında avukat Özge Demir’in sunumuyla yapıldı.

Maltepelilerin ilgi gösterdiği sunumda Demir, sözlerine 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararıyla ilan edilen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün tarihsel anlamına ve Dominik’te Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele ederken katledilen Mirabel Kardeşler’e atıfta bulunarak başladı.

Sunumunda İstanbul Sözleşmesi üzerine ülkede yürümekte olan tartışmada çoğunlukla kimi resmi yetkililer ve iktidar yanlısı medya kuruluşları tarafından dillendirilen argümanlara, kadına yönelik şiddet vakalarından örnekler vererek karşı çıkan Demir, “Bugün dinci gerici olarak adlandırabileceğimiz herkes İstanbul Sözleşmesine karşı. İstanbul Sözleşmesi’nin aile yapısını bozduğunu, aileyi ortadan kaldırmaya yönelik bir sözleşme olduğunu söylüyorlar. Halbuki bizim açımızdan İstanbul Sözleşmesi, yeterli olmamakla birlikte bu düzende kadınların can simididir” dedi. 

Kadına yönelik şiddetin fiziksel şiddet, cinsel şiddet, duygusal şiddet ve ekonomik şiddet olmak üzere çok boyutlu bir mekanizması olduğunu, bu şiddet sarmallarının her birinin bir diğerini beslediğini aktaran Demir, tüm bunlara karşı topyekün bir toplumsal mücadele verilmediği sürece kadına yönelik şiddetin önlenemeyeceğini ifade etti. Sayısı her geçen gün artmakta olan kadın cinayetleri dolayımıyla kadına yönelik şiddetin fiziksel ve cinsel boyutlarının toplumsal algıda daha geniş yer tutmaya başladığını ancak aynı olgunun duygusal şiddet ve ekonomik şiddet boyutlarının gözardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Demir, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanamadığı, bunun için mücadele edilmediği sürece kadının, şiddetin her türüne maruz kalmaya devam edeceğinin altını çizdi.

Kadını ikinci sınıf ya da erkeğin tamamlayıcısı olarak görmenin, eksikli, zayıf veya narin olduğunu varsaymanın ve sürekli aşağılamanın kadına yönelik duygusal şiddetin tipik örnekleri olduğunu söyleyen Demir, kadının ev işleri, çocuk yetiştirme ve yaşlı bakımını üstlenmeye zorlanarak eve kapatılmasının ya da iş bulup çalışsa bile bu görevlerden azade sayılmadığı gibi kendisiyle aynı işi yapan erkek meslektaşlarına kıyasla daha düşük ücret almasının ekonomik şiddetin tipik görüngüleri olduğunu ifade etti.

İstanbul Sözleşmesi ve benzeri düzenlemelerin hukuki metinler olmaktan çıkıp hayata geçirilebilmesi için devlet tarafından meselenin tüm boyutlarında mücadele yürütülmesi gerektiğini söyleyen Demir, içinde yaşamakta olduğumuz düzende sınıfsal nedenlerle böyle bir şeyin mümkün olmadığını, o nedenle her şeyden önce düzen değişikliği için mücadele etmek ve bu amaçla örgütlenmek gerektiğinin altını çizdi.

Sosyalist Türkiye’de kadına yönelik şiddetin bir anda sonlanacağını söylemenin mümkün olmadığını fakat kadına yönelik şiddetin tüm boyutlarına karşı mücadele araçlarının ancak sosyalist bir iktidar tarafından harekete geçirilebileceğini söyleyen Demir, Küba’daki kadın mücadelesinden örnekler vererek sunumunu tamamladı. 

Seminer, katılımcılardan gelen soru ve katkılarla son buldu.