Komünistlerden açıklama: En büyük terör örgütü NATO’dur

Türkiye Komünist Gençliği bugün yayımladığı açıklamayla kuruluş yıldönümünde NATO'yu protesto etti. NATO'nun bir terör örgütü olduğunun ifade edildiği açıklamada NATO savunucularının iddialarına yanıt verildi.

Türkiye Komünist Gençliği (TKG), bugün yayımladığı "NATO halkların katilidir" başlıklı açıklamayla 4 Nisan 1949'da kurulan Kuzey Atlantik Paktı Örgütü'nü (NATO) protesto etti.

"Kuruluş yıldönümünde NATO savunucularının yüzüne gerçekleri çarpmayı görev biliyoruz" denilen açıklamada NATO'nun üye ülkelerin egemenlik haklarını yok sayan bir terör örgütü olduğunu vurgulandı.

Açıklamanın tam metni şöyle:

NATO HALKLARIN KATİLİDİR
Üslere el konsun, NATO defolsun!

NATO yaklaşık yetmiş yıl önce, 4 Nisan 1949’da, kapitalist dünyanın en büyük düşmanı olan komünizme ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin etkisindeki anti-emperyalist halk hareketlerine karşı kuruldu. Kurulduğu günden bu yana, NATO dışında kalan ülkelere işgal, terör ve yıkım ihraç etti. Bağlı ülkelerde ise organize ettiği darbeler ve kurduğu kontrgerilla çeteleri yoluyla işçi sınıfı hareketlerini bastırmanın öncülüğüne soyundu.
Ülkemiz egemenleri kurulur kurulmaz NATO’ya dâhil olmanın yollarını aradı ve en sonunda Kore Savaşı’nda ABD çıkarları için akıtılan emekçi çocuklarının kanı karşılığında Türkiye NATO’ya katıldı.
NATO uluslararası tekellerin ve uluslararası tekellere memleketi satıp zenginleşmeye çalışanların yararına sayısız suikast ve katliam düzenledi; faşist ve şeriatçı çetelere ideolojik, siyasi ve lojistik destek sağladı.
Yaklaşık yetmiş yıllık kanlı tarihine karşın, NATO’nun ülkemizdeki varlığının ve ülkemizin NATO’ya üyeliğinin hiçbir temeli olmayan, saçma bahanelerle açıklanmaya çalışıldığını görüyoruz. Kuruluş yıl dönümünde yalan söylemekten çekinmeyen NATO sevicilerin yüzüne gerçekleri çarpmayı Türkiye’nin gerçek yurtseverleri olarak görevimiz biliyoruz:

1) NATO, üye ülkelerin güvenliğini sağlamak için kurulmamıştır. NATO’ya ilişkin söylenebilecek en büyük yalan, bu kanlı örgütün “üye ülkelerin güvenliğini sağladığıdır”. Bütün kapitalist ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de toplum birbiriyle çelişen çıkarlara sahip toplumsal sınıflara bölünmüştür. Bir ulusun farklı sınıflarının ortak çıkarları olduğu ve bunları aynı araçlarla güvence altına alabileceği bir yalandır. Gerçekte ne “ulusal çıkar” diye bir şey vardır, ne de NATO bütün ulusun çıkarları için vardır. NATO ABD’nin başat emperyalist güç olduğu dünya düzeninin sürekliliğini ve istikrarını sağlamak, üye ülkelerin tekellerinin çıkarlarını üye olmayanlara karşı korumak için kurulmuş, silahlı bir çıkar örgütüdür. NATO saldırgan bir örgüttür ve üye ülkelerin güvenliğini onları kirli savaşların parçası haline getirerek riske atmaktadır.
 
2) NATO terörle mücadele etmemektedir. İleri sürülen bu tez gerçeği değil; ülkemiz sermayedarlarının ikiyüzlülüğünü ve korkaklığını yansıtmaktadır. NATO uluslararası alanda örgütlenmiş pek çok terör eyleminin azmettiricisi, çoğu örnekte doğrudan uygulayıcısıdır. Bu haliyle en büyük ve en güçlü terör örgütü NATO’dur. 1 Mayıs 1977 katliamı, Maraş ve Çorum katliamları, üniversite öğrencilerinin öldürüldüğü 16 Mart Beyazıt katliamı NATO’nun doğrudan dahil olduğu katliamlardır. Ortadoğu’da bugün emperyalist müdahaleleri meşrulaştırmaya ve emperyalizm karşıtı devrimci hareketleri kırmaya yarayan El Kaide, IŞİD gibi terör örgütleri de ya doğrudan NATO müttefikleri tarafından kurdurulmuş ya da desteklenip büyütülmüştür. Gerçek şudur: NATO en büyük terör örgütüdür.
 
3) NATO üyeliği Türkiye’yi komşu ülkelerle düşman haline getirmekte, savaşa sürüklemektedir. Gariptir, “NATO olmaksızın Türkiye’nin hedef haline geleceği ve yalnızlaşacağı” yalanının ardına sadece iktidar sahipleri değil, sağcısından sol görünümlüsüne bütün muhalefet dizilmektedir. Türkiye sermaye sınıfının, yurtdışında yaptığı yatırımların tehlikeye girmesinden ya da yabancı tekellerin Türkiye’deki yatırımlarını sonlandırmalarından ödü kopuyor. NATO üyeliği, ülkemizdeki askeri üsler, yabancı askerler ve silah depoları ülkemizi NATO’nun başını çeken ABD’nin düşman ilan ettiği komşu ülkelerin doğrudan hedefi haline getirmektedir. Ayrıca ülkemizdeki NATO üsleri hala Ortadoğu’daki pek çok kanlı operasyonda kullanılmaktadır. NATO yanlısı düzen partileri yüzünden ülkemiz Ortadoğu’da ABD, AB ve İsrail’in işlediği suçlara ortak edilmekte, emperyalizme direnen halkların gözünde düşman haline gelmektedir.
 
4) NATO bir nükleer tehdittir. Dünya’da nükleer silahlanma hızlı bir şekilde artmaktadır. Gerçeklikten ihtimal dışı olan şey ise, NATO’nun ülkemizi nükleer savaştan korumasıdır. NATO ülkemizin farklı yerlerine pek çok nükleer silah depolamıştır. NATO’nun ülkemizi korumak bir yana, olası bir nükleer savaşta ülkemizde depoladığı silahları kullanmaktan çekinmeyeceği kesindir. Kaldı ki ülkemizde olan ve TSK’nın değil Pentagon’un kontrolünde olan nükleer silahlar, ülkemizi olası bir nükleer savaşta derhal vurulması gereken bir hedef haline getirmektedir. Ayrıca ülkemize yerleştirilen nükleer füzeler, Türkiye’de anti-emperyalistler iktidara el koyduğu takdirde şantaj yapmak, hatta patlatılmak üzere yerleştirilmiş nükleer mayınlardır. Nükleer silahlanma yarışında başı çeken ülkelerin NATO üyesi emperyalist ülkeler olduğu, bu ülkelerden ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde nükleer füzelerle iki Japon şehrini yok ederek insanlık suçu işlediği ise unutulmamalıdır.
 
5) NATO’ya girmeseydik, Rusların (Sovyetler Birliği) ülkemizi işgal edeceği bir yalandır. Bu yalan hem NATO’nun sınıfsal karakterini hem de Türkiye sağının NATO ile kan bağını ortaya koyuyor. Evet, NATO, dünya emekçilerini Nazi faşizminden kurtaran Sovyetler Birliği’ne karşı kurulmuş, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Nazilerden görevi devralan anti-komünist bir terör örgütüdür. Dünya genelinde sosyalizme ve işçi sınıfına karşı sayısız saldırı gerçekleştirmiştir: Darbeler, katliamlar, kimyasal saldırılar, suikastlar… Sovyetler Birliği’nin ülkemize saldıracağı yalanı ise Türkiye sağının temel propaganda başlıkları arasında yer aldı. Ülkemiz Ruslar saldıracak denilerek, NATO’nun kucağına itildi. Gerçek olan, hiç gerçekleşmemiş olan Sovyet işgali değil; ülkemizdeki işçi sınıfı ve komünist hareket ile hesaplaşmak için NATO’nun ülkeye davet edilmesiydi. NATO’nun işgale karşı ülkemizi koruması söz konusu değildir; çünkü NATO, askeriyle, üsleriyle fiili olarak ülkemizi işgal etmektedir.
Kuruluşunun 69uncu yılında hatırlatıyoruz: NATO işgalci bir terör örgütüdür. Ülkemizi ve halkımızı korumamaktadır. Ülkemiz için savaş tehdididir. Ülkemizde ve bölgemizde gerçekleşen katliamlarda parmağı vardır. Ülkemizi nükleer silah deposu olarak kullanmaktadır ve egemenlik haklarımıza saldırmaktadır. Emekçi halka ve komünizme düşmandır.
Türkiye Komünist Gençliği, emekçi halkımızı ve ülkemiz gençlerini, kuruluşunun 69. yılında NATO’ya karşı uyarıyor ve aşağıdaki talepler etrafında yan yana gelmeye ve mücadele etmeye çağırıyor:

  •   Ülkemizin sınırları içinde bulunan başta İncirlik olmak üzere  tüm ABD ve NATO üsleri kapatılmalı, yabancı askerler ve danışmanlar sınır dışı edilmelidir.
  •   İncirlik üssünde bulunan ve ülkemiz ve bölgemiz için büyük tehdit oluşturan, nükleer silahlara el konulmalı ve bu silahlar sökülerek kullanılmaz hale getirilmelidir.
  •   Türkiye terör örgütü NATO'dan derhal çıkmalı; yurtdışında NATO operasyonlarında görev yapan tüm TSK personeli geri çağrılmalıdır.