Komünistler AKP'li firari patrona sordu: Kaça sattınız bu halkı?

Metro Holding'in firari patronu azmettirici Galip Öztürk'ün, Samsun'da yurttaşların miting düzenleyerek karşı çıktığı Biyokütle Enerji Santrali ile ilgili 'Ben komünist kafalı bir adam değilim. Yatırıma karşı çıkmak ya cehalettendir ya da hainliktendir' sözlerine Türkiye Komünist Partisi'nden yanıt geldi. 'Galip Öztürkgiller kendi kasalarını doldurmak için…

soL - Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Samsun İl Örgütü'nden, Biyokütle Enerji Santrali ile ilgili "Ben komünist kafalı bir adam değilim. Yatırıma karşı çıkmak ya cehalettendir ya da hainliktendir" açıklaması yapan AKP'li firari Metro Holding patronu Galip Öztürk'e yanıt geldi.

Komünistlere, halka çözüm sunduğu için saldırıldığını söyleyen TKP'liler, "Santrali savunanlara soruyoruz: Kaça sattınız bu halkı? Santral yandaşlarına 'Ben halkım, sen kimsin?' diye haykıran Çarşamba halkının talebini tekrar ediyoruz: Patronlar sussun, Çarşamba halkı konuşsun!" dedi.

'PATRONLAR SUSSUN ÇARŞAMBA HALKI KONUŞSUN'

Türkiye Komünist Partisi Samsun İl Örgütü'nün açıklaması şöyle:

Çarşamba’da biyokütle santralinin halk yararına olup olmayacağı tartışılıyor. Santrali savunanlara göre Çarşamba’ya yatırım gelecek, enerji açığı kapatılacakmış, iş ve aş imkanı yaratılacak, santral halka ve doğaya zarar vermeyecekmiş.

Gerçekten öyle mi?

Bunları kimin söylediğine bir bakalım: Çarşamba’yı yağmalamak isteyen şirketler ve onların sözcülüğünü yapan yöneticiler, vekiller, belediye başkanları ve kalemşörler... Kimin eli kimin cebinde, belli değil.

Santralle ilgili son konuşanlardan biri de cinayete azmettirmekten müebbet hapse mahkum edildiği için Gürcistan’a kaçan firari hükümlü Metro şirketinin patronu ‘Çarşambalı’ Galip Öztürk. Santrali fabrika zanneden Öztürk demiş ki, "Yatırıma karşı çıkmak ya cehalettendir ya da ihanettendir. Ben komünist kafalı bir adam değilim."

Kim cahil ve hain? Türkiye’de yatırım adı altında yıllardır bir yağma yaşanıyor. Çiftçinin elindeki toprak, devlete ait fabrikalar, enerji kurumları talan ediliyor. Geçmişte devletin ürettiği enerjinin üretim ve dağıtım şebekesi özelleştirmelerle şirketlere satıldı. Şimdi Samsun’da evlerimize gelen şişkin faturalarla Çalık Holding’in kasası doluyor. Çarşamba’da üretilen enerji de farklı olmayacak. Maliyeti, yoksul ve emekçi halka yüklenecek, şirketler zengin edilecek. Çarşamba Ovası, halkın çığlığına rağmen sanayiye teslim edilip yok edilecek. 

Galip Öztürkgiller kendi kasalarını doldurmak için Çarşamba halkını cahil yerine koyuyor, “Santrale hayır” diyen halkı “hain”likle suçlayarak, Çarşamba halkına ihanetlerini gizlemek istiyorlar.

Üstelik bunun için de komünistlere saldırmaları gerekiyor!

Neden mi? Çünkü, komünistlerin halka sunduğu bir çözüm var: Belediye meclisleri şirketlerin noteri olmaktan çıksın, halkın sesi duyulsun. Enerji şebekesi özel şirketlerin elinden alınsın, halka iade edilsin, vahşi piyasa rekabetine bırakılmasın, merkezi olarak kamu tarafından planlansın. Enerji; Oltan ve Köleoğlu gibi, Yeşilyurt gibi, Galip Öztürk, Fuat Köktaş gibi zenginlerin çıkarı için değil emekçi halkın ihtiyaçları için üretilsin. Bunun için halk, birlik olup kendi çıkarlarını savunsun.

“Ben komünist kafalı bir adam değilim” diyen Öztürk, malumu ilan etmiştir. Santrale karşı çıkan Çarşamba halkını “cehalet”le aşağılayıp “ihanet”le suçlayan bir kafa, elbette komünist bir kafa olamaz.  

Samsun'da tam 18 adet elektrik santrali faaliyetteyken, Çarşamba Eğercili’ye biyokütle, Çınarlık'a kömür santrali, Sefalı’ya evsel ve tıbbi atık tesisi adı altında yapım aşamasında 3, toplamda tam 8 adet daha santral kurmaya kalkanların sözcülüğünü yapan Galip Öztürkgillerin kafası patronların, santral baronlarının çıkarlarını, komünistlerin kafası ise yoksul halkın çıkarlarını düşünür.  

Hangi "kafa" ile düşünmesi gerektiğini Çarşamba halkı görüyor. Kimse Çarşamba halkından cahil ve hain diye söz edemez! Kimse Çarşamba halkını aptal yerine koyamaz!

Türkiye Komünist Partisi Samsun İl Örgütü olarak santrali savunanlara soruyoruz: Kaça sattınız bu halkı? Santral yandaşlarına “Ben halkım, sen kimsin?” diye haykıran Çarşamba halkının talebini tekrar ediyoruz: Patronlar sussun, Çarşamba halkı konuşsun!