Komünist Kadınlar sömürü ve şiddete karşı mücadeleyi tartıştı

Komünist Kadınlar tarafından İzmir’de düzenlenen söyleşide konuşan Psikiyatrist Köybaşı, sömürüyle birlikte kadına yönelik şiddetin de meşruluk kazandığını dile getirdi. Avukat Serap Emir de ‘Bizi özverili kız çocuğu, mükemmel anne sıfatlarından ancak sosyalizm mücadelesi çıkartabilir’ dedi.

soL - İzmir

Komünist Kadınlar tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde İzmir’de Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşide Psikiyatrist Gülperi Putgül Köybaşı ile Avukat Serap Emir konuştu.

Komünist Kadınlar'ın hazırladığı videonun izlenmesiyle başlayan etkinlikte, önce Psikiyatrist Gülperi Putgül Köybaşı söz aldı. 

Kadına yönelik şiddetin istatistiklere yansıyandan çok daha fazla olduğunu dile getiren Köybaşı, kadınların fiziksel ve cinsel şiddet dışında, ekonomik, sözel ve psikolojik şiddete de maruz kaldıklarını belirtti.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan kadın kelimesinin çıkartıldığını hatırlatan Köybaşı bunun sembolik olmadığını, kadına yönelik baskı ve sömürünün bir parçası olduğunu dile getirdi.

KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI TOPYEKÜN MÜCADELE

Kadına yönelik şiddete karşı topyekün bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu söyleyen Köybaşı “Biz öncelikle sorunların kaynağına bakarız çünkü geçici çözümler üretmek istemeyiz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede de yanıt bunun nasıl sonlanacağını bilmektir. Biz bunun yanıtını arıyoruz, güncel olanla tarihsel olanın bağını kuruyoruz. Marksistlerin temel tezi, kadına yönelik şiddetin kaynağının sınıfı toplumların ortaya çıkışı olduğudur. Hatta cinsiyetler arasındaki eşitsizliğin sınıflı toplumların ortadan kalkmasıyla kalkacağını söylerler” dedi.

Özel mülkiyete olan tahakkümle birlikte kadına yönelik eşitsizliğin oluştuğunu söyleyen Köybaşı, sömürüyle birlikte baskı ve şiddetin de meşrulaştığını belirtti. Dinci gericiliğin de kadının mücadele etmesinin önüne geçtiğini dile getiren Köybaşı “Kadınlar tüm bu baskı ortamına rağmen AKP’ye karşı olan çok önemli bir toplumsal unsur. O nedenle gücümüzü küçümsememeliyiz” dedi.

NAFAKA HAKKINA SALDIRI KADIN CİNAYETLERİNİ ARTIRIR

Avukat Serap Emir ise kadınların Cumhuriyetle birlikte elde ettiği kazanımları anlatarak başladığı konuşmasında “İş gücüne ihtiyaç olduğundan da kadını evden çıkardılar. Bu patronların da işine geldi. Ancak daha fazla aydınlanma demek daha fazla hak talep etmek anlamına gelecekti. Böylelikle kadının ve toplumun önüne dinci gericilik çıkartıldı. Kadın, ‘mükemmel anne, özverili eş’e indirgendi” dedi.

İkinci Yargı Paketi Komisyonu’nun kadınların nafaka hakkına saldırmaya çalıştığını belirten Emir “Bugün her 100 kadından 41'i işsiz ve yüzde %70'i kötü koşullarda çalışırken, kadınların nafaka hakkı elinden alınmaya çalışılıyor. Bu kadın cinayetlerinin daha da artacağı anlamına geliyor” dedi.

İstanbul Sözleşmesi’nin şiddete uğrayan kadını nerede ve kim tarafından şiddete uğradığına bakmadan koruduğunu belirten Emir “Bu kanun, her gün biri öldürülürken gözlerine batıyor. ‘Erken yaşta evliliği’ ortaya attılar, ikinci yargı paketinde bugün. Bu da aslında çocuk istismarlarının artması demek” diye konuştu.

Kadınların haklarına sahip çıkması gerektiğini ancak mücadelelerini bu hakları korumaya indirgememesi gerektiğini belirten Emir “Kadın hareketleri, kadın ve erkek arasındaki çatışmaya indiriyor sorunu. Bu sömürü düzeninin üzerini örtüyor. Kapitalizmin çok geliştiği söylenen ülkelerde de durum çok vahim. Fransa’da sadece 2019’da 100 kadın öldürüldü. Tersinden örneği de var, Küba. Oradaki kadınlar bu sorunları yaşamıyor. Eğitim hakları devlet güvencesinde, kızların okuma oranı yüzde 99. Ulusal Meclis'in yüzde 53'ü kadın. Yani toplumsal yaşamda en önde kadın yer alıyor” dedi.

'EMİNE ERDOĞANLARLA, MERAL AKŞENERLERLE Mİ BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ'

“Peki bize hangi kadınlarla birlikte olmamız söyleniyor?” diye soran Emir şöyle devam etti: “İYİP'li Meral Akşener sürekli kınalarını gösteriyor ama biz onun ellerine bakınca 90'lardaki faili meçhul cinayetleri görüyoruz. Bebeğine yüzük takan da, binlerce liralık çanta alan Emine Erdoğan da kadın. Bunlarla birlikte mi mücadele edeceğiz?  BEGOS'ta gördük. Patronları kadındı. O patronla aynı şeyi mi savunuyoruz?  BEGOS işçileriyle patronları arasında sürüyor mücadele. Biz Emine Erdoğanlarla, Meral Akşenerlerle, Hüda Kayalarla birlikte mi mücadele edeceğiz? Bu farkı görmezseniz, bu isimlerle aynı noktaya düşersiniz, pembe otobüsü de savunursunuz. Pembe otobüsün Osmanlı dönemi uygulamalarından ne farkı var? Bizim bunlarla mücadele etmemiz gerekiyor.”

Bu düzenin artık kadına sunabileceği hiçbir şey kalmadığını dile getiren Avukat Serap Emir “Bizi özverili kız çocuğu, mükemmel anne sıfatlarından ancak sosyalizm mücadelesi çıkartabilir” dedi.