Komünist Kadınlar, Diyanet'i "kadınları özgürleştirmek için fetva vermeye" davet eden HDP milletvekili Hüda Kaya'ya yanıt verdi.
"AKP’nin imamı olmadı, Hüda Kaya’ya mı soracağız nasıl yaşayacağımızı" diyen Komünist Kadınlar, "Hüda Kaya’ya baktığımızda kadınların mücadelesinde kol kola girebileceği bir dost değil, kadın özgürlüğünü kendi dini referanslarıyla tanımlayan bir gerici görüyoruz" vurgusu yaptı.
Komünist Kadınlar'ın "Biz seninle kavgalıyız!" başlıklı açıklaması şu şekilde:
Hüda Kaya’ya baktığımızda AKP karanlığıyla savaşacak bir kadın değil, fetva vermeye soyunan bir “eş imam” görüyoruz.
Ülkücülük ile başlayan bir siyasi hayatın en büyük motivasyonu “türban özgürlükçülüğü” olmuş, gericilik bekçisi Mazlum-Der’le buluşulmuş, Demokratik İslam Kongresi’nde “halkların eşitliği için” gerçek İslam tartışılmış, 2010’da “28 Şubat mağduriyetinin” giderileceği umuduyla AKP anayasasına evet denmiş…
Kadınların toplumsal varlığını ayetlerden hareketle tarif eden biri için, tutarsız bir siyasi hat demek ne mümkün bu saydıklarımıza.
HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Diyanet fetvalarının tartışıldığı bir televizyon programında Diyanet’i asıl görevini yapmamakla suçladı, Diyanet ile işadamlarını iş birliğine çağırdı.
Fetvalara dair “uzman görüşü” bildiren Kaya, kurumu kadınları özgürleştirmek için fetva vermeye davet etti. Demek kadınların kılına tüyüne karışılmasın, ama hayatı nasıl yaşayacakları, hangi ahlaki değerlerle kuşatılacakları tespit edilsin! Demek Hüda Kaya’nın buyurduğu İslami değerler bütününden bağımsız bir özgürleşmeye muktedir değiliz! Demek kadınlar olarak bir bilene sormak isteyebilirmişiz!
AKP’nin imamı olmadı, Hüda Kaya’ya mı soracağız nasıl yaşayacağımızı?
Nasıl inanacağımızın ya da inanmayacağımızın hesabını kimseye verecek değiliz. Diktatörün gericiliğine boyun eğmeyeceğimiz gibi, Hüda Kaya’nın türbanının arkasına da gizlenmeyiz. Dinin hükmünü erkek değil kadın yobazlar yaysın diye bekleşmeyiz.
Hüda Kaya’ya baktığımızda kadınların mücadelesinde kol kola girebileceği bir dost değil, kadın özgürlüğünü kendi dini referanslarıyla tanımlayan bir gerici görüyoruz.
Diyanet Türkiyesi’nde kadınlar özgürleşemez.
Kadınların özgürlüğü, dini referanslarla tanımlanmış bir düzende değil, hayatın her anında eşit; inancın ve inançsızlığın laiklikle güvence altına alındığı bir ülkede mümkündür.
Bu güzel ülke ise ancak, laiklik mücadelesine tutunan kadınların omuzlarında yükselecektir.
Kalan zat-ı gericiler aradan çekilmelidir.