Kılıçdaroğlu: Bir ’89 travması yaşamak istemiyoruz

CHP lideri Kılıçdaroğlu ‘Bir 89 travmasını yaşamak istemiyoruz’ dedi. Erken seçim taleplerinin olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, 'Dış politikada Türkiye ilk kez bu kadar yalnızlaşıyor' diye konuştu. Seçim öncesinde CHP’ye hiç oy vermemiş kesimlerle toplantılar yaptıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, vaizelerle ve ilahiyatçılarla yapılan toplantıları örnek gösterdi ve bazı toplantılara AKP’li…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yinelenen İBB seçiminde Ekrem İmamoğlu’nun bu kadar büyük bir farkla kazanmasını beklemediğini söyleyerek alınan yüksek oyların temel nedeninin “haksızlık duygusu” olduğu yorumunu yaptı.

1989’da SHP’nin belediye seçimlerinde yakaladığı başarının ardından sonraki seçimlerde elindeki belediyeleri kaybetmesine atıfta bulunan Kılıçdaroğlu “Belirlediğimiz 7 kurala belediye başkanları uyacak biz de genel merkezden takip edeceğiz. Yani bir 89 travmasını yaşamak istemiyoruz" dedi.

Seçim öncesi CHP’ye hiç oy vermemiş farklı kesimlerle toplantılar yaptıklarını belirten Kılıçdaroğlu, vaizelerle ve ilahiyatçılarla yapılan toplantıları örnek gösterdi. Kılıçdaroğlu bazı toplantılara AKP’li ilçe yöneticilerinin de katıldığını söyledi.

Erken seçim talepleri olmadığını belirten CHP lideri, Türkiye'nin dış politikada yalnızlaştığını söyledi ve "Bakın şuraya, Mısır'ı, İsrail'i, Yunanistan'ı, Katar’ı hepsi bir arada, sadece dışlanan Türkiye var burada" diye konuştu.

İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının kulislerde konuşulduğu hatırlatılan Kılıçdaroğlu "Bugünden konuşmak onu yıpratır. Hiç gerek yok" dedi.

Sputnik’ten Yurdagül Şimşek'in haberine göre TBMM’deki makamında bir grup gazeteciye yinelenen İstanbul seçimini ve bundan sonra izleyecekleri politikayı değerlendiren Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:

- (Bu kadar fark bekliyor muydu?) Hayır, 300, 200, 100 işte o civarda bir şey bekliyordum. Yüksek tabii, çok çok iddialı bir rakam, çok iyi.

- (Farkın artmasının nedeni ne?) Haksızlık duygusu, bir kişiye haksızlık yapılıyor duygusunu gittiğim her yerde duydum, her yerde ama.
(Öcalan’ın mektubunun ters etki yaratıp yaratmadığı üzerine) Biz onu değerlendirme fırsatı bulamadık. Yani artısı mı oldu eksisi mi oldu diye. Şunu gözlemledim yalnız ben. Cibali tarafında, Siirtliler, Bitlisliler Eruhlular vardı, onların kahvehanelerine gittim, Eruhlularla bir özel toplantı yaptım. Onları hiçbir şekilde etkilemediğini gördüm bu yapılan atraksiyonun, onlar gayet kararlılardı. Tabii bu MHP tabanında bir şey yaptı mı onu bilmiyorum?

- (CHP-HDP ilişkisi nasıl devam eder?) Diğer siyasi partilerle ilişkimiz neyse benzer bir ilişki olacak. İttifakın içinde HDP yoktu. Burada HDP kendi inisiyatifi ile, demokrasiye duyduğu ihtiyaç nedeniyle böyle bir karar aldı. Bu karar iyi. Ama şunu da kabul  etmek lazım: Biz son 10 yıldır Doğu ve Güneydoğu'da çok çalıştık sorunların çözümü Kürt sorununun çözümü konusunda emek harcadık, çalışmalar yaptık. Ben hiç gitmediysem en az 5-6 kez Doğu, Güneydoğu'ya gidip sivil toplum örgütleriyle, bazen medyaya açık, bazen kapalı toplantılar yaptık yani. Dolayısıyla Doğu, Güneydoğu'ya gidemeyen bir CHP süreci tamamen dışarıda kaldı. Biz hemen hemen toplumun her kesimiyle rahat diyalog kurabiliyorduk.

‘HDP DE AKP DE ADRESİN MECLİS OLDUĞU NOKTASINA GELDİ’

- Hem iktidar partisi hem de HDP ile ayrıştığımız temel bir nokta vardı: Onlar sorunun çözümünü başka mecralarda arıyorlardı, biz en başından beri çözümün adresi olarak parlamentoyu gösteriyorduk. Bugün, benim anladığım kadarıyla hem AKP hem de HDP artık “evet bu sorun Meclis'te çözülür...” noktasına geldiler. Bu bizim için çok önemli bir şey. 

VAİZE VE İLAHİYATÇILARLA TOPLANTI

- (AKP seçmeninden alınan oyların kalıcılaşması için ne yapacakları üzerine) İzlediğimiz politikayı sürdürmemiz gerekiyor. Biz ilk kez kendi seçmen kitlemizin dışındaki kitlelerle iletişim kurup, o kitlelerle konuşmaya başladık. Ama nasıl, mitinglerle değil. İşte hayatında hiç CHP'ye oy vermemiş diyelim bir grupla karşılaştık. Bu toplantılarda diyorum ki, CHP ile ilgili aklınıza ne gelirse sorabilirsiniz, yani ‘şu soruyu acaba genel başkana sorsam ayıp olur mu diye düşünmeyin, şu soruyu sorsam CHP Genel Başkanı üzülür mü diye düşünmeyin, aklınıza gelen her soruyu sorabilirsiniz” diyorum. ‘Ben de size çok samimi cevap vereceğim’ diyorum. Aramızda çok samimi bir ilişki çıkıyor ondan sonra. Bizim samimiyetimize güvenmeye başlıyorlar, söylemlerimize güvenmeye başlıyorlar. Bu kolay olmadı aslında, uzun süredir devam ediyordu. Vaizelerle toplantıyı düşünün, ilahiyatçılarla toplantıyı düşünün, sadece Rizelilerle, Bayburtlularla toplantıyı düşünün. Bütün bu değişik gruplar, bize mesafeli, hayatında oy vermemiş kişilerle görüştük. Bir de bunları davet etmek zor, gelmiyor mesela. 

AKP'NİN İLÇE YÖNETİMİNDEKİ KİŞİ CHP TOPLANTISINDA

- (Kampanya sürecinde bu toplantıların görünmemesi) Tabii görünmüyoruz, onlar da tabii çok görünmek istemiyorlar, üzerlerine baskı gelir diye. Mesela bir toplantı yaptık, AK Parti'nin fiilen ilçe yönetimindeki kişi geldi. Burs konusunda ve bir başka konuda AK Partililerin kafası karışık, buraya bir açıklama getirmeniz lazım dedi. Açıklık getirdik. Mesela diğerleri gelip fotoğraf çektirelim özel bizde kalsın dediler, o ‘ben çektiremem ben partinin yönetimindeyim şu anda’ dedi. Yani bu tür insanlar var. 

- (Alınan oy stres CHP’de stres yaratır mı, nasıl bir politika izleyecek?) Bunu sürdürülebilir kılmamız lazım. Grup toplantısında 7 madde açıkladım. Biz ona halkçı belediyeciliğin temel kuralları diyoruz. 7 kurala belediye başkanları uyacak, biz de genel merkezden takip edeceğiz. Yani bir ‘89 travmasını yaşamak istemiyoruz.

‘ERKEN SEÇİM İSTEMİYORUZ, TÜRKİYE YALNIZLAŞIYOR’

- (CHP'nin erken seçim görüşünde bir değişiklik var mı?) Bu görüşümüz değişmedi, bir seçim isteğimiz, talebimiz yok. Ülkenin gerçekten çok ciddi sorunları var. Dış politikada da var, Türkiye ilk kez bu kadar yalnızlaşıyor, kendi tarihinde bu kadar yalnızlaşmadı. Söyledim, siz Mısır’la ilişkiyi nasıl bozarsınız? Akdeniz'in bu tarafında Türkiye var, öbür tarafında Mısır var, ikisi de  güçlü devlet, birisi Arap dünyasında, birisi diğer dünyada. Fakat bakın şuraya, Mısır'ı İsrail'i, Yunanistan'ı, Katar’ı hepsi bir arada, sadece dışlanan Türkiye var burada. Çok vahim bir tablo aslında. 

- (İmamoğlu’nun muhafazakar profili ileride sorun yaratır mı?) Hayır sorun yaratmaz, Ekrem bey tam bir halk adamı. Halk adamı ama birikimli birisi. Sorunları sağlıklı saptayıp çözüm üreten birisi. Bir de belediyecilik deneyiminden geldiği için, işte Zeydan Karalar da aynı şekilde Muhittin Böcek de öyle. Geçmişte insanları getiriyorduk, insanlar hayatında belediyeciliği bilmiyordu, 5 yıl içinde ancak öğreniyordu. Şimdi bunların tecrübeleri var, gelecekler ve güzel yönetecekler.

- (İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının kulislerde konuşulması) Hayır, hayır, onlar şimdi hiç konuşulmaz. Bugünden konuşmak onu yıpratır. Hiç gerek yok.