Karadeniz Kitap Fuarı'nın ardından: Samsun’da sosyalizmi var etmek

Geçen hafta tamamlanan Karadeniz Kitap Fuarı içi boş bir panayır havasında geçerken bu tabloyu değiştirmeye aday Samsun’un ilerici yüzleri fuarda kendilerini gösterdiler. Yazılama Yayınevi’nin düzenlediği iki söyleşi ‘Yerel Yönetimlerde Sosyalizm Mümkün mü’ ve ‘Samsun’da İşçi Mücadeleleri: TEKEL’den Bugüne’ bunlar arasındaydı.

soL - Samsun

Çarşamba yolu üzerindeki TÜYAP fuar alanı kentin doğusunda kaldığından Samsun’un Doğu Karadenize komşu illerinden erişim için elverişli geliyor. Okulların toplu ziyaretleriyle kimi zaman izdiham yaşansa da kitaptan ziyade Samsunspor çadırı, kırtasiye ve defter satışlarının gördüğü ilgiyle fuar bir panayır alanına dönüşüyor.

Geçtiğimiz hafta 5'inci yılını tamamlayan Karadeniz Kitap Fuarı’nda Yazılama Yayınevi yine en çok Komünist Manifesto ile ilgi gördü. Samsunlu okurların dinsel kitaplar, dershane yayınları ve "çürüme edebiyatıyla" dolu stantlar arasında seçerek uğrayabileceği stantlar sayılıydı. Bu yılki fuarda önceki yıllardaki seyrin kuvvetlendiği, kalabalığa rağmen satışların düşmeye devam ettiği gözlendi.

Yazılama Yayınevi’nin önceki yıllarda Ankara ve İstanbul’dan yazarları davet ettiği etkinliklerin bu yılki konuşmacıları Samsun’dandı. Geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen etkinliklerde Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde öğretim üyesi Ali Somel "Yerel Yönetimlerde Sosyalizm Mümkün mü" sorusu üzerine bir söyleşi yaparken soL Portal yazarı Belma Nur Kartal "Samsun’da İşçi Mücadeleleri TEKEL’den Bugüne" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

BELEDİYE SOSYALİZMİ VE SOSYALİST BELEDİYECİLİK

"Yerel Yönetimlerde Sosyalizm Mümkün mü" söyleşisinde Ali Somel, tarihte kent düzeyinde sosyalizmi kurma girişimlerini anlatarak söze başladı. 1871 Paris Komünü ve 19. Yüzyılda belediye sosyalizmi olarak bilinen deneyimlerden söz eden Somel, yüzyıl sonunda işçi sınıfı mücadelesinin hedefinin iktidardan uzaklaşıp parlamenter temsile gerilemesinin 20. yüzyıl başında burjuvaziye teslimiyetle sonuçlandığını ifade etti. Bu teslimiyete karşı yeni bir sayfa açan 1917 Ekim Devrimi’nin işçi sınıfı iktidarını en küçük yerelliklere kadar bilimle, sanatla taşıdığının altı çizildi.

Konuşmada, Ekim Devrimi’yle kurulan Sovyetler Birliği’nin Türkiye’deki gibi ulusal kurtuluş hareketlerini ileriye çektiği anlatıldı. 20. yüzyıla yayılan işçi sınıfının iktidar mücadelelerinin devrim umudunu yeşertmesi sayesinde Terzi Fikri’nin Fatsası gibi sosyalist belediyecilik deneyimleri yaşandığına işaret edildi. Somel, dünyada sosyalizmin güçlü bir alternatif olarak hissedilmediği bugünkü koşullarda sosyalizmi yerel yönetimlerde umudunun olası tuzaklarına işaret etti.

İşçi sınıfı iktidarına dönük umutsuzluk nedeniyle yerellikler düzeyinde ilerici beklentilerin burjuvazi tarafından istismar edildiğini söyleyen Somel, yerel yönetim reformlarıyla demokratikleşme adına piyasalaşma ve tekelleşmenin etkisinin arttığını vurgulandı. Öte yandan yerel özerklik ve özyönetim söylemleriyle anaşizan bir yaklaşımın sınıfsal yaklaşımın yerine geçtiğini hatırlatan Somel, ‘Biz işçi sınıfını unutup yerel güzeldir diyenlerden değiliz’ dedi.

FATSA VE OVACIK ÖRNEK ALINABİLİR Mİ?

Konuşmada Ovacık örneğindeki gibi belediyede sosyalist ilkelerle başarı sağlamanın daha büyük ölçeklerde daha karmaşık hale geleceği, ama imkanların da artacağı ifade edildi. Somel, "Ovacıkta Hazine arazilerinin tarıma açılması büyük bir olanak yaratmıştır. Örneğin Samsun’da sosyalist bir belediyenin buna denk yapması gereken, gayrımenkul şirketlerinin beslendiği rant musluklarını derhal kapamak ve kentsel rantı kamulaştırıp halkın ulaşım, su, elektrik hizmetlerine koşmak olacaktır. Terzi Fikri’nin yaptığı gibi liman ve şerefiye vergilerinin oranları artırmak, özelleştirilen hizmetlerin yeniden belediyeleştirilmesi birer çözümdür" dedi. 

Fatsa deneyiminde öne çıkan tefecilerle mücadele konusunun bugün farklılaştığına değinen Somel şunları söyledi: "Bugün tefeci ve tüccarların yerini tekeller almış durumda. Hükümet piyasadaki pahalılıkla mücadele adına tanzim satış mağazalarını açarken hayali suçlular yaratıyor, gerçek suçluları görmezden geliyor. Gerçek suçlular, hem üretimi hem tüketimi karları doğrultusunda denetleyen tekelci market zincirleridir. Samsun’da ağır bir sömürüye maruz kalan A101 işçileri, kriz fırsatçılığıyla işten çıkarılan Makro işçileri, istihdamın hangi mecraya kaydığını gösteriyor. Sosyalist bir belediye, üretici ile tüketici arasında doğrudan bağları kuracak kamusal düzenlemeleri yapabilmek için tekellerin imtiyaz ve ruhsatlarını kısıtlamak, kooperatifler kurmak zorundadır."

Konuşmanın sonunda, yerel yönetimde kapitalizmde gedikler açarak ücretsiz kamu hizmetleri sağlamanın, sermayenin emekten çaldıklarının bir kısmını geri alabilmenin, halkı örgütlü kılarak yönetime katmanın ve işçi sınıfının iktidar mücadelesini güçlendirmenin mümkün olduğu ifade edildi. Konuşmanın ardından gerçekleşen söyleşide piyasacılığa karşı yerelde sosyalist yönetimin olanakları tartışıldı. Ovacık örneğini Türkiye’ye yayma imkanları üzerine gelen sorular üzerine söz alan TKP Büyükşehir Belediye Başkan adayı Belma Nur Kartal, Samsun’da meslek odalarının, sanatçıların ve emekçi halkın gelişkin bir Ovacık yaratmak için imkanlar sunduğuna işaret etti.

1908 DEVRİMİ VE CUMHURİYET’İN KURULUŞUNDA SAMSUN TÜTÜN İŞÇİLERİ

Yazılama Yayınevi’nin ikinci gün düzenlediği "İşçi Mücadeleleri TEKEL’den Bugüne" başlıklı sunumun konuşmacısı Belma Nur Kartal’dı. Kartal, Samsun tarihinden görsellerle renklendirilmiş sunumunda Osmanlı’nın son döneminde tütün üretiminin sömürgeciliğin bir parçası olarak doğduğunu anlattı. Fransız Reji şirketinin kaçak tütüncülere dönük baskısı ve kolcuların efsaneleşmesinden söz ederek 1908 Devrimi sırasında patlak veren grevlerde Samsun’da tütün işçilerinin önemli bir rol oynadığını aktardı. O yıl Samsun’da meydana gelen halk ayaklanması sonucunda işçiler yüksek oranlı ücret almış, ilk sendikalaşma tohumları atılmıştı.

Sunumda, TKP’nin Cumhuriyet’in kuruluş döneminde tütün işçileri arasında Mehmet Bozışık, Zehra Kosova gibi komünist işçilerle örgütlenmeye başladığı, İstanbul Cibali fabrikasından sonraki gelen Samsun tütün fabrikasının Reji’nin millileştirilmesi sonrası bir mücadele beşiğine dönüştüğü anlatıldı. 1930’ların ortalarında çıkarılan Kızıl Samsun gazetesinden, 1940’ların sonlarında Samsun’un Halit Çelenk ile tanışmasından söz eden Kartal, 1960’lardaki işçi mücadelelerinde bu tanışıklığın TKP’li olan kendi ailesinin Çelenk tarafından savunulmasına kadar uzanan hikayesini anlattı.

‘İŞÇİLERİN YÖNETECEĞİ BİR KENT VE ÜLKE ÖZLEMİ’

Kartal konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:

  • Doğup büyüdüğüm, yaşadığım bu kentte Boz Mehmet'in, Zehra Kosova'nın, anneannemin, dedemin aynı sigara fabrikasında çalışıp mücadele ettiğini bilmek, Halit Çelenk'in o fabrikada çalışan işçilerin avukatı olduğunu bilmek beni hep heyecanlandırdı. Bu kentte bir dönem yaşamaları, tütün işçilerinin hak ve özgürlükleri için savaşım vermeleri beni hep derinden sarstı. Bu güzel insanlar, komünist hareketin bu kente birer armağanıdır.
  • Bugün memlekette düzenin krizi var. Tekel işçilerinin mücadelesinin izleri üzerinde yeni mücadele tohumları atılıyor. İşçi mücadelesinde bir kuşak değişimi yaşandı. Bakır ve Azot fabrikasının özelleştirilmesi, Samsun limanının satılması, Tekel’in tasfiyesiyle hem memleket yağmalandı hem işçi hareketi bitirilmek istendi. Ancak bugün yine Samsun işçisi sesini yükseltiyor. İşten çıkarılan işçiler bir araya geliyorlar, patronlarından hesap soruyorlar. Ülkenin kurtuluşunun emeğin kurtuluşundan geçtiğini görüyorlar. Cumhuriyet tarihi boyunca bu kentin yaşadığı mücadele deneyimini de bizler onlara taşıyoruz. İşçilerin yöneteceği bir kent ve bir ülke özlemini Samsun’da yeniden filizlendiriyoruz.
  • ‘Bafra’nın Gökçeağaç köyünden tütün paralarıyla okutulan bir öğretmen babanın, REJİ’nin çocuk işçilerinden bir annenin kızı, tütün işçisi bir anneanne ve dedenin torunu olarak tütün işçilerinin mücadelesine ömrünü vermiş ve yolları bu kentte buluşmuş bu yiğit kadın ve erkekleri saygıyla selamlıyorum. REJİ’nin, TEKEL’in tütün işçilerinden bugüne, bu kentte iş, ekmek ve onur mücadelesi veren tüm işçilere, Türkiye işçi sınıfına selam olsun.

Sunumun ardından Samsun Yerel Tarih Grubu’ndan katılan yazarlar katkılarda bulundular. Özelleştirmelerin sonuçlarının tartışıldığı söyleşide çevre illerde TEKEL’in özelleştirilmesi sonrası yaşanan yıkım ve bugün işçi mücadelelerine duyulan ihtiyacın altı çizildi.