Gürsel Tekin: Türkiye seçime temeline patlamaya hazır dinamit yerleştirilmiş şekilde gidiyor

CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, "Siyaset dahil olmak üzere Türkiye’de her alanda suç ortaklığı var. Türkiye 1 Kasım’a temeline yerleştirilmiş, patlamaya hazır dinamitle gidiyor!” dedi.

CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, daha önce söylediği “Erken seçim Türkiye’nin altına dinamit koymaktır” sözlerinin arkasında olduğunu söyledi.

Sözcü'den Nil Soysal'ın sorularını yanıtlayan Tekin, “Siyaset dahil olmak üzere Türkiye’de her alanda suç ortaklığı var. Türkiye 1 Kasım’a temeline yerleştirilmiş, patlamaya hazır dinamitle gidiyor!” dedi. 

Koalisyon hükümeti kurulması için CHP dışında hiçbir partinin sorumlu davranmadığını belirten Gürsel Tekin'in açıklamaları şu şekilde:

‘VİCDANSIZLARLA CÜZDANSIZLAR ARASINA…’
“Türkiye adeta tüm hücrelerine işlemiş bir kirliliği yaşamaya mahkum hale getirildi. Geldiğimiz noktaya baktığımızda manzara şu; ülke vicdansızlarla cüzdansızlar arasında sıkışmış vaziyette! Bir tarafta hak hukuk tanımadan halkın sırtından geçinen vicdansızlar, diğer tarafta iş cinayetlerine kurban giden işçiler, yerinden edilmiş kentsel dönüşüm mağdurları, açlık sınırı altında bir hayata mahkum emekliler, genç işsizler, atanamayan öğretmenler ve daha nice ötekileştirilmişler, yani cüzdansızlar! Türkiye’yi yöneten vicdansızlar, sayısal olarak azınlıktalar, ancak olağanüstü organizeler. Örneğin, bugün yasama organlarına ait hemen hemen her kuruluşun bağımsızlık zırhının kenara atılıp, esir alındığını görüyoruz. Hegemonyayı, basın sektöründen, sağlığa, başımızı nereye çevirirsek görür olduk.”

‘RANT İÇİN HAYATLARINIINI RİSKE ATIYORLAR’
“Rant için insan hayatını riske atacak kadar şuur kaybedenlerle karşı karşıyayız. İstanbul üzerinden örnek vereyim; Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı tarafından yapılan deprem çalışmasında uzmanlar riskli bölgeleri tespit ederek hazırladıkları haritayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bildirdi. Bu rapora karşın belediye, risk taşıyan bölgeler yerine, rantı daha fazla olan bölgelerde kentsel dönüşüm başlattı. Japon uzmanların haritası ile İBB haritasının yüzde 73’ü örtüşmedi!”

‘KİMİN İHBAR ETTİĞİNİ BİLDİRME KÜLTÜRÜ’
“Türkiye’de adil refah dağılımından söz edilemez. Özellikle 17-25 Aralık’tan sonra kimin çaldığı değil, kimin ihbar ettiğini bildirme kültürü yerleştirildi! Yurttaşın, komşusunu ihbar etmesinin tembihlendiğini bile gördük. Bu gambaz kültürü her yere yerleşmeye devam ediyor. Topluma karşı sorumluluklarımız, yıllardır verdiğimiz mücadele olmasa, bu kirliliğin içinde bir gün bile durmam!”

‘MİLLİ DEDİKLERİNİ MECLİS’TE AKLADILAR’
Sayın Cumhurbaşkanı 550 yerli milli vekil istiyor. Baştan söyleyeyim; o tarife uyan ‘milli’ vekil bizde yok. Çalma, çırpma, yalan söyleme, kupon arsa pazarlama bir milli değerse, biz o milli değerlere hiç uymuyoruz. Çok açık söylüyorum; 17 Aralık gibi, 25 Aralık gibi bir organize çetenin Türkiye’yi soyduğu tablo Allah göstermesin bizim partimizde ortaya çıksaydı, Yüce Divan’a dahi gerek kalmadan, gereği yapılırdı. Ama onlar bütün bu tabloyu olmamış gibi parlamentoya getirip, kendi tanımlarıyla milli, yerli dedikleri o adamları, o hırsızları parlamentoda akladılar! Eğer bunlar milli değerler ise, hepsi yerin dibine batsın!”

‘DAHA 12 YIL ÖNCE ÖTEKİ OLDUKLARINI…’
“Terörle mücadele etmek, terörü bitirmek belki bir maddi külfet getirebilir, ancak kolaydır ve çözümü mevcuttur. Ama toplumun değer yargılarını bitirdiğinizde, o toplumun temellerinin altına dinamit koymuş olursunuz. Türkiye sosyal alanda çok ciddi bir tehlike ile karşı karşıya. Bu toplumsal değerleri kullanarak siyaset yapanlar ve onların suç ortakları zenginliklerine zenginlik katarken, cüzdansız dediğim o milli gelirden pay alamayan vatandaş da giderek fakirleşti ve ötekileştirildi. Daha 12 yıl önce ‘Ötekiyiz’ diyenler, bugün Türkiye’de ötekilerini yarattı.”
“Yaklaşan erken seçimlerde (1 Kasım) esas tehlike; devlet gücünü siyasi çıkarlarına alet ederek, halkın iradesini tüm güçleri ile baskı altında tutmaya çabalamaları olacak. Ama bunun kendilerine bir faydası olmayacak. Ben buradan seslenmek istiyorum; bırakın halk iradesini kullansın. Siz de ehlileşin artık! Kendi değerlerinizi yeniden gözden geçirin. Önce vicdanınıza, sonra halka hesap verin.

EĞER BARIŞ GELECEKSE CHP'NİN OYLARINI FEDA ETMEYE HAZIRIZ
“CHP olarak Kürt sorununu temelde bir demokrasi sorunu olarak ele alıyoruz. Bu noktada birinci öncelik silahların Kürt sorunu bağlamında bir daha asla gündeme gelmemesidir. Bunun için gençlerin yalnızca bugün değil, hiçbir zaman çatışmalarda ölmeyeceği, kalıcı bir barışı inşa etmek hepimizin sorumluluğudur. Bu noktada oy kaygısı ile hareket etmek de siyasi olarak karaktersizliktir. Kürt sorunu, doğunun ya da batının değil, Türkiye’nin sorunudur. Eğer barış gelecekse, biz CHP’nin bütün oylarını feda etmeye hazırız.”

EN GÜZEL CEVABI NAZIM VERMİŞTİ
“Vicdansızları tek bir ideolojik kalıba oturtmamak gerekiyor. Her ideoloji var orada. Söz konusu paraysa; dininiz, imanınız, solculuğunuz, sağcılığınız, Kürtçülüğünüz, Türkçülüğünüzün tamamı rafa kalkıyor. İşte onun adı da suç ortaklığı oluyor"

“Yakın tarihimizde, 90’lı yıllarda da acı bir şekide tecrübe ettik bu ortaklığın sonuçlarını. O dönemin en çok kullanılan sözü neydi? ‘Her şey vatan için!’ Sonra ne oldu? Gördük ki; o ‘Her şey vatan için’ diyenlerin yemedikleri halt kalmamış. Uyuşturucudan silah ticaretine kadar aklınıza gelebilecek her şeyi yapmışlar. Şimdi geçmekte olduğumuz süreci de yakın tarihimiz yazacak. Üstelik artık geçmiş dönemlerdeki gibi bunların hiçbiri kamufle edilemeyecek. Bugünkü bu terör olaylarının arka planındaki çıkar kavgalarını, siyasi rantları yaratanlar ve halkın önünde hesap vermesi gerekenler, mutlaka yargılanacaktır.”

‘SÖZDE LİBERALLER…’
“Toplumun bin yıllık geleneği ve değerleri de kirli siyasete alet edildi. İslami değerler, milli değerler ve muhafazakarlık üzerinden siyaset yaparken, bireysel çıkarlar uğruna tüm bu değerler ayaklar altına alındı. Çürüttükleri ve çiğnedikleri bu değerleri kullanarak, halkın iyi niyet ve vicdanını manipüle ederek bugüne kadar ayakta kalabildiler. Şehit cenazelerinde sözde milliyetçi, Kürt sorununu çözerken oy kaygısıyla sözde barış yanlısı, yabancı sermayenin diktiği AVM’lerin açılışlarında da sözde liberal olabilenler bunlar! Bu ikiyüzlü siyaset ve siyasetçilere söylenecek çok güzel bir laf var da, burada söylemeyeyim, okurlarınız anlasın! Zaten en güzel cevabı Nazım Hikmet vermiş bu zihniyete ve onun bayrakçılarına: Vatan çiftliklerinizse/ kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan/ vatan polis copuysa/ ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan/vatan kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan/ ben vatan hainiyim/ Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla/ vatan hainliğine devam ediyoruz hâlâ.”

'ERKEN SEÇİMİN FATURASINI EMEKÇİ ÖDÜYOR'
"Dört partili bir parlamento olacağına kesin gözüyle bakıyorum. Bu partiler arasında oyunu artıran tek parti CHP olacak. AKP’nin hükümet kurmaya niyetinin olmadığının anlaşılmasıyla birlikte ilk tepki dolar ve borsa cephesinden geldi. Dolar tarihi rekor kırarak, 3 lirayı aştı. Borsa 77 binlere geriledi. Bunun bedelini AKP kurmayları mı ödedi? Hayır! Açlık sınırı altında yaşayan emekli, emekçi ödedi. Bugün insanlar her zamankinden daha borçlu, iş bulmak her zamankinden daha zor. CHP olarak verdiğimiz teklifi reddeden, emekliye bir maaş ikramiyeyi çok gören AKP zihniyeti, bugün erken seçim uğruna yarattığı bu maliyeti, bu milli hırsızlığı açıklasın!”

“Halkın ihtiyacı olan tek şey; AKP hükümeti tarafından uzmanlıkla pompalanan korkulardan sıyrılıp, bu topraklarda adil bir düzen kurmak ve insanca yaşayabilmek için dayanışmak” diyen CHP’li Gürsel Tekin şöyle devam etti:

‘HARAMLARINDAN KUDURUYORLAR!’
“7 Haziran’dan bu yana kaç çocuk öldü, kaç emekçi iş cinayetinde hayatını kaybetti, kaç kadını cinayete kurban ettik biliyor muyuz? Yüzlerce! Ölen bir çocuğun, öldürülen bir kadının, sadece insan olduğu gerçeğinden başka ne düşünebiliriz ki? Kürt mü, Türk mü, Ermeni mi, Zaza mı ne önemi var? İktidardakilerin elinde bu seçimde milleti ikna edebilecekleri hiçbir şey yok. Halk her şeyin farkında ve bıktı artık. Proje yalanlarını kimse dinlemek istemiyor. Yurttaşlarımız öyle bir noktaya geldi ki; belki yoksul, ama mutlu ve onurlu yaşamak istiyor. Bu gerçeğin ve ruh halinin onlar da farkındalar, o nedenle de korkmuyorlar, titriyorlar! Bugün tabir-i caizse kendi haramları, kendilerini kudurtuyor!”