Erdoğan’ın kara kutusu: Hakan Fidan

Hakan Fidan’ı anlatacak en kısa girişle başlayalım: “Suriye'ye savaş için bahane lazımsa, ben 4 adam gönderirim oraya, 8 tane füze fırlatırım, gerekçe olur...”

Ali Ufuk Arikan

Ülke tarihinin adı en fazla suçla anılan siyasi figürü Erdoğan’ın “kara kutusu” olması bile Hakan Fidan’ı yeterince dikkat çekici hale getiriyor. 17 Nisan 2010’da sessiz sedasız MİT Müsteşar Yardımcısı olduğu açıklanınca hakkında çok fazla bilgi yoktu. Aradan neredeyse 5 yıl geçti... Fidan’ın adı artık Reyhanlı’da yaşanan katliamla, cihatçı çetelere tırlarla taşınan silahlarla, Suriye’ye atacağını söylediği füzelerle ve Erdoğan’ın onun için kullandığı “sır küpüm” sözleriyle anılıyor.

TSK’DA BAŞLAYAN ‘KARİYER’

1968 yılında Ankara'da doğan Hakan Fidan, 18 yaşında astsubay olarak TSK’da görev yapmaya başladı. Tam 15 yıl boyunca orduda görev yapan Fidan, tabii ki NATO bünyesinde de faaliyetlerde bulundu. Almanya’da NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu Karargâhı’nda çalışan Fidan, aynı dönemde Maryland Üniversitesi’nde eğitim gördü. Daha sonra yüksek lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümünde tamamlayan Fidan’ın tez konusu "İstihbarat ve dış politika: İngiliz, Amerikan ve Türk istihbarat sistemlerinin mukayesesi" oldu.

2001 yılında zorunlu görev süresini doldurduktan sonra ordudan ayrılan Hakan Fidan’ın AKP ile yolu bu yıl kesişti. Sırasıyla 2007 yılında AKP Çankırı milletvekilliği, AKP MKYK üyeliği, Dış İlişkiler Başkan Yardımcılığı ve Stratejik İletişim Merkezi (STRATİM) direktörlüğü görevleri yapacak olan Suat Kınıklıoğlu’nun yerine, onun da yardımıyla Avustralya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde siyasi ve ekonomik danışmanlık görevine başladı.

AKP’Lİ YILLAR VE UÇUŞA GEÇİŞ...

2002 yılında Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP tek başına iktidar olduğunda Hakan Fidan için de her şey değişmeye başladı. Fidan, 2003 yılında, AKP iktidarıyla birlikte ivme kazanan ve amacını “Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Türk Cumhuriyetleri’nin yeniden yapılanma, uyum ve kalkınma ihtiyaçlarına cevap vermek” olarak tanımlayan Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA)’nın başkanlığına getirildi.

Bu görev, Fidan'ın AKP ile yükselişe geçen kariyerinin de en önemli sıçrama tahtası oldu. Daha sonra buradaki performansı sayesinde Erdoğan’ın da dikkatini çekecek, 14 Kasım 2007'de Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı görevine getirilecekti. Fidan artık Erdoğan’ın yanındaydı...

MİT YILLARI VE ÖNCESİ...

2008 yılında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Yönetim Kurulu’na atanan Fidan, aynı yıl Ahmet Yesevi Üniversitesi mütevelli heyetine girdi. Erdoğan’ın en yakınında çalışan isimlerden biri haline gelen Hakan Fidan’ın hayatını asıl değiştirecek gelişme “bilinen” tarihe göre 17 Nisan 2010’da, MİT Müsteşar Yardımcılığı görevine atanması ile başladı.

17 Nisan 2010 tarihinde soL Portal’da yer alan haberde şu ifadeler yer almıştı:

“Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcılığına, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Hakan Fidan atandı. Fidan'ın kısa bir süre sonra MİT Müsteşarlığı'na getirilmesi bekleniyor.”

OSLO VE FİDAN

AKP’nin Ortadoğu’da “misyon” üstlenme çabalarının doruğa çıktığı dönemde MİT’in kontrolü Erdoğan’ın yakın çalışma arkadaşı Hakan Fidan’daydı artık. Fidan’ın Erdoğan’ın ne kadar yakınında olduğuna ilişkin en net bilgiyse Oslo zabıtlarının yayınlanmasıyla ortaya çıkacaktı.

Zabıtlara göre Hakan Fidan, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı görevini yaptığı günlerde Erdoğan tarafından Oslo’ya, PKK ile yapılan müzakerelere gönderilmişti. Fidan’ın Erdoğan’a olan yakınlığı dönemin MİT Müsteşar yardımcısı Afet Güneş tarafından PKK heyetine tanıtıldığı şu sözlerde saklı:

 Sayın Fidan bizimle birlikte bu toplantıya katıldı. Kendileri Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı, onun ötesinde Başbakan’a en yakın kişilerden biri.”

PKK'nin kurucularından Mustafa Karasu, Hakan Fidan’ın katıldığı bu toplantının Ağustos 2009’da yapıldığını söylerken, bu ifadeye göre Fidan, Erdoğan ile yakın mesaiye başladıktan yalnızca iki yıl sonra en güvendiği isimlerden biri haline gelmiş, “kara kutu” olma süreci o günlerden başlamıştı.

Aynı toplantıda Fidan, Başbakan tarafından ne maksatla görevlendirildiğini şu sözlerle açıklayacaktı:

Bu ekibin yeni üyesiyim. A. Hanım’ın da dediği gibi yaklaşık bir ay önce İmralı’da Sayın Öcalan ile bir araya geldik. Zaten ismimi söylemiştim. İsmim Hakan Fidan. Müsteşar Yardımcısıyım ama sayın Başbakanımızın özel temsilcisiyim. Şu an özellikle Türkiye’nin Ortadoğu’da taraf olduğu krizlerde arabuluculuk görevlerinde ekip varsa ekibin içerisindeydim şahıs varsa da şahıs olarak görev aldım.

ERDOĞAN SAHİP ÇIKIYOR: SIR KÜPÜM

Oslo görüşmelerinin basına sızmasının ardından Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya tarafından ifadeye çağrılan Hakan Fidan, AKP iktidarının yaşadığı en büyük krizlerden birinin de fitilini ateşlemişti.

7 Şubat’ta Fidan’ın ifade vermeye gitmesi halinde tutuklanacağını bilen Başbakan Erdoğan, Fidan’a “ifadeye gitmeme” talimatını verirken, Gülen Cemaati’yle ilk büyük kavgasına girişmişti. Erdoğan hedef tahtasına Fidan’ın oturtulmasını, “önce onu, sonra beni alacaklardı” sözleriyle açıklarken,  o günlerde yaptığı açıklamada Fidan için şu ifadeleri kullanacaktı:

MİT olayındaki gelişmelerde sessiz kalmak mümkün değil. Niye? Benim malum nekahat dönemime rastlayan süreçti. (Hakan Fidan) Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sır küpü. Türkiye’nin geleceğine sır küpü. Uluslararası alanda bu görevi yapanlar ajan olarak nitelendirilir. Operasyon yapacakları zaman görevlendirmeyle devlet adına giderler.

REYHANLI VE MİT

Oslo ile ülke gündemine “bomba” gibi düşen Hakan Fidan, bundan kısa süre sonra bu kez ülke tarihinin en kanlı saldırılarından biriyle gündeme gelecekti. Başta Suriye olmak üzere bölgedeki birçok şeriatçı örgüte AKP tarafından sunulan yardımları organize eden Fidan başkanlığındaki MİT, resmi verilere göre 52 kişinin hayatını kaybettiği, 146 kişinin yaralandığı Reyhanlı saldırılarının da şüphelilerinden birisi haline geldi. AKP saldırının hemen ardından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı suçlamaya başlarken, Redhack tarafından ele geçirilen bir belge, saldırının MİT tarafından bilindiği ve El Nusra tarafından planlandığı yönünde kuvvetli şüphe oluşmasına neden olmuştu.

MİT TIRLARI

Cemaat-AKP kavgasının geri dönülmez noktaya girdiği günlerde Adana’da durdurulan tırlar, gözlerin bir kez daha AKP’ye ve Hakan Fidan’a çevrilmesine neden oldu. Henüz Reyhanlı’nın tozu dumanı dağılmadan bu kez MİT’e ait tırlarla Suriye’deki cihatçı çetelere silah taşındığı ortaya çıkmıştı.

AKP panik halinde tüm gücünü devreye sokarak tırlara müdahaleyi engellemiş, tırların yoluna devam etmesini sağlamıştı belki ama artık çok geçti. MİT eliyle AKP’nin oynadığı oyun bir kez daha tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmişti...

Fidan ve AKP’nin adının karıştığı “savaş suçları” artmaya devam ediyordu.

FİDAN’IN FÜZE OYUNU...

Erdoğan’ın kara kutusu Hakan Fidan’ın neden milletvekili olması gerektiğini açıklayan olaysa yine benzer bir dönemde gündeme gelecekti. Ülkenin istihbarat kurumunun başındaki isim Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in yaptığı toplantının kamuoyuna yansıyan ses kayıtları AKP’nin nasıl bir oyun oynadığını ortaya koyacaktı.

Hakan Fidan, Suriye’ye savaş açılmasının gündeme geldiği toplantıda “Suriye'ye savaş için bahane lazımsa, ben 4 adam gönderirim oraya, 8 tane füze fırlatırım, gerekçe olur" diyecek ve tarihe belki de bu sözleriyle geçecekti.

ERDOĞAN’IN BAŞBAKAN’I MI OLACAK?

AKP’nin bölgede izlediği kirli politikaların önemli isimlerinden olan Hakan Fidan'ın istifası, "başbakanlık" tartışmalarını da beraberinde getirdi. Fidan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aklındaki başbakan olduğuna ilişkin birçok kulis bilgisi ortaya çıkarken, "doğru bulmuyorum, Davutoğlu'nun takdiri" sözleri sonrası tartışmalar yeni bir boyut kazandı.

Erdoğan'ın bu sözlerine karşın Fidan'ın "kariyerindeki yükseliş" Erdoğan'a rağmen aday olmayacağının ilanı olarak okunurken, Erdoğan'ın olası Başkanlık sistemini de düşünerek Fidan'a başka roller de verebileceği belirtiliyor.

Fidan'ın adaylığı seçim süreci boyunca tartışılmaya devam edecekken gözden kaçmaması gereken en ktirik nokta, Fidan'ın Erdoğan'ın verdiği roller doğrultusunda bölgede birçok suçun yürütücüsü rolünü üstlenmiş olması.

Fidan'ın önümüzdeki süreçte nasıl bir rol üstleneceği elbette önemli ama "kariyerini" gözden kaçırarak "Fidan Başbakan mı, Başkan Yardımcısı mı olacak" tartışmasının da sınırı olduğu muhakkak.