Erdoğan, Cemal Kaşıkçı cinayetinin ayrıntılarını açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Grup Toplantısı'nda Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Grup Toplantısı'nda, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kaşıkçı'nın konsolosluk binasında öldürüldüğünü belirten Erdoğan, "Kaşıkçı 28 Eylül Cuma günü evlilik işlemi için konsolosluğa gidiyor. Bu ziyaret cinayeti yapanlara bildiriliyor. Konsolosluk görevlilerinin bazılarının aceleyle ülkelerine gitmeleri hazırlık çalışmalarına başlandığını gösteriyor. Bir gün önce 3 kişilik bir ekip İstanbul'a geliyor, bir ekip de Belgrad Ormanı ve Yalova'da keşif çalışması yapıyor. Üç kişilik bir ekip daha geliyor sonra. Aralarında generallerin de olduğu 9 kişilik bir diğer ekip de bir başka otele geliyor. Bu 15 kişilik ekip olay günü ayrı ayrı konsolosluğa geliyor. Kaşıkçı 13.08'de konsolosluk binasına giriyor. Bu saatten sonra da kendisinden haber alınamıyor" dedi.

Olaya ilişkin ayrıntıları aktarmaya devam eden Erdoğan, nişanlısı tarafından kendilerine başvuru yapıldığını ve hemen tahkikat başlatıldığını söyledi.

İncelemeler sonrasında Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıkmadığını tespit ettiklerini belirten Erdoğan, "Viyana Sözleşmesi gereği dokunulmazlık vardı. İlk etapta fiili bir işlem yapılamadı. Adli tıpçılar ülkemize geldi, sonrasında ülkemizden ayrıldığı tespit edildi. Cemal Kaşıkçı'ya benzetilmeye çalışılan kişinin de Riyad'a hareket ettiği belirlendi. Suudi Arabistan Kaşıkçı'nın öldürüldüğü iddialarını önce tümüyle reddetti. Konsolos Reuters muhabirini içeriye davet edip lakayt şekilde kendini savunmaya çalıştı" ifadelerini kullandı.

'BUNU SORGULAMAK HAKKIMIZDIR'

Sonrasında konsolosluk binasının araştırılmasına izin verildiğini hatırlatan Erdoğan, "Bu olay İstanbul'da cereyan ediyor. Bunu sorgulamak hakkımızdır. Sis bulutu yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığında diğer ülkeler de hareke geçti. Bununla birlikte kimseyi haksız yere zan altında bırakmadan araştırma ve soruşturmanın sonucunu bekledik. Suudi Arabistan Kralı ile yaptığımız ilk görüşmede kendisine meseleyi anlattım. Bu görüşmede olayı araştırmak üzere kendisinin daha önce göndermiş olduğu bir heyetle yapmış olduğum görüşmeyi ve ortak çalışma grubu oluşturma kararımızı ilettik. Talimat üzerine konsolosluk binasına giren heyet incelemeler yaptı. Kralla konuşmamızdan bir gün sonra konsolos görevden alındı" diye konuştu.

19 Ekim tarihinde, yani cinayetten 17 gün sonra Suudi Arabistan'ın cinayeti resmen kabul ettiğini belirten Erdoğan, "Arbede sonucunda Kaşıkçı'nın öldüğü söylendi. Kralla bir telefon görüşmesi daha gerçekleştirdim, 18 kişinin tutuklandığını bana söyledi. Ülkemize verilen listedeki kişilerin, bizim tespit ettiğimiz listeyle aynı olduğunu gördük. Bu gelişmeler cinayetin resmen kabul edilmesi bağlamında önemlidir. 21 Ekim'de de Trump ile kapsamlı bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek olayın aydınlatılması konusunda mutabık kaldık" dedi.

Böyle vahşi bir cinayetin dokunulmazlık zırhına gizlenmesinin kabul edilemeyeceğini söyleyen Erdoğan, bu meselenin takipçisi olacaklarını dile getirdi. Erdoğan, "Şu ana kadar ortaya çıkan bilgiler Kaşıkçı'nın vahşi bir cinayete gittiği kurban gittiğini gösteriyor" diye konuştu.

'YERLİ İŞBİRLİKÇİ KİMDİR?'

Erdoğan, "Şu sorular herkesin kafasını kurcalamaya devam ediyor. Bu 15 kişi cinayet günü niçin İstanbul'da toplandı? Biz bu soruya cevap arıyoruz. Bu kişiler kimden emir alarak oraya geldi, cevap arıyoruz. Konsolosluk binası niçin günler sonra aramaya açıldı? Öldürüldüğü resmen kabul edilen bir kişinin cesedi niçin ortada yok? Cesedin yerli işbirlikçiye verildiği ifadesi doğruysa soruyorum, bu yerli işbirlikçi kimdir? Yerli işbirlikçiyi açıklamak zorundasınız. Bu sorular yanıtlanmadan bu mesele kapanmayacak" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Suudi Kralı'na yaptığı çağrıda, olaya ilişkin tutuklanan 18 kişinin yargılamasının Türkiye'de yapılmasını talep ettiğini belirterek, takdiri Suudi tarafına bıraktığını dile getirdi.


BAHÇELİ'YE 'İTTİFAK, AF VE ANDIMIZ' YANITI 

AKP ve MHP'nin önemli bir ittifak sürecini birlikte yürüttüğünü belirten Erdoğan, "MHP ile son zamanlarda erken emeklilik, Danıştay'ın kararı ve af konusunda farklı değerledirmelerimiz oldu. Biz ittifak nedeniyle bu farklı düşüncelerimizi yapıcı bir dille iletmek istedik. Devlet kişilere karşı işlenen suçları affetme yetkisine sahip değildir. Kalkıp da uyuşturucu baronlarıyla, baronlara torbacılık yapanları bir araya getirmek ayrı ayrı değerlendirmek ilginç. Biz baronlarla da torbacılarla da içenler de mücadele ettik. Soruyorum Allah aşkına, bunlara kader mahkumu diyebilir miyiz? Can alan katillere mi kader mahkumu diyeceğiz, hırsızlık yapanlara mı kader mahkumu diyeceğiz?" dedi.

Kendilerinin devlete karşı işlenen suçlara ilişkin affı gündeme alabileceğini belirten Erdoğan, aynı şekilde emeklilikte yaşa takılanlar meselesinde de ülkenin kaldıramayacağı bir yükün fotoğrafının karşılarına çıktığını söyledi.

Andımız tartışmasına ilişkin de konuşan Erdoğan, "Andımız kararı geride bıraktığımızı düşündüğümüz bir olaydı. Bu karar eski hastalıkların bünyemizde yaşadığını gösteriyor. İkinci dünya savaşı sırasında CHP zihniyetinin andını bugün hâlâ tartışıyoruz. Bu andı yazan Türkçe ezan zulmünün de mimarı. Bize göre en büyük ant, İstiklal marşıdır. Türküm ben ama ben Türkçü değilim. Irkçılık bizim dinimizde yasaklanmıştır" ifadelerini kullandı.

Bekir Bozdağ'ın Bahçeli tarafından hedef alınmasına tepki gösteren Erdoğan, "Bu lafları Genel Başkana yakıştıramadım, yol arkadaşımı feda edemem. Benim yol arkadaşımın yakından uzaktan ırkçılıkla ilgisi yok. Kökeni Kürt olabilir, bu millete hizmet etmenin aşkını yaşayan bir arkadaşım. Üstelik bu bakanımızın şehrine ve ülkesine ne büyük hizmetler yaptığının en büyük şahidi bizleriz. Bu arkadaşımızın hedef alınmasına, tehdit edilmesine göz yumamayız" dedi.

Bu görüş ayrılıklarına Cumhur İttifakı'nın feda edilmemesi gerektiğini, ittifakın çok önemli olduğunu söyleyen Erdoğan, "Cumhur İttifakı'nı bu tartışmaların dışında tutmak istedik. MHP tersini istiyormuş, madem ki biz yolumuza diyorlar yerel seçimde, biz de kendi yolumuza deriz" diye konuştu.