Diyanet dergisinde sosyal medya yorumları: Bayanların paylaşım yapması hoşuma gitmiyor

Diyanet Dergisi Aile Eki’nin ocak sayısında Mahremiyet ve Aile başlıklı tartışma yaratacak bir yazı kaleme alındı.

Diyanet İşleri Başkanlığı, yayın organı Diyanet dergisinde yer verdiği, “Mahremiyet ve Aile” başlıklı yazıda, sosyal medyaya yönelik eleştiriler sıralandı.

Yazıda, sanayileşme ile birlikte kadının çalışma hayatında daha fazla yer almasının“tesettür ve halvetle” ilgili problemlerin yaşanmasına zemin hazırladığı savunularak,“Mahremiyetin daha sosyal ağlar marifetiyle bu kadar tüketilmediği dönemlerdeNecip Fazıl, toplumdaki dejenerasyonu, ‘Utanırdı burnunu göstermekten süt ninem/Kızımın gösterdiği kefen bezine mahrem’ dizeleriyle anlatıyordu. Evet bir zamanlar burnunu göstermekten haya eden büyüklerimizin bu tavırları bize çok uzak görünse de mahrem olanın muhafazasında gösterilen hassasiyeti ortaya koyması bakımından kayda değer” denildi. Yazıda, günümüzde insanların özel hayatlarına dair çok özel anları ve detayları hiç çekinmeden sosyal ağlarda paylaştığı ifade edildi.

Yazıda şunlar ifade edildi:

“Müminin hangi zaman ve zeminde olursa olsun Allah’ın her şeyi gören, bilen ve duyan olduğunu hatırdan çıkarması gündelik hayatına olduğu gibi dijital ortamdaki tutumlarına ve sanal ilişkilerine de bu inancın yön vermesi gerekir. Sosyal medya hesabındaki takipçilerinin zamanla artması kişiye haz verirken, asil ve daimi takipçimiz olan Allah Teala’yı unutmamalı, her an onun gözetimi altında olduğumuzu her söz ve davranışımızdan dolayı hesaba çekileceğimizi bilerek hareket etmeliyiz.”

‘Kadınların paylaşım yapması hoşuma gitmiyor’

Dergide, sosyal ağlarda kişisel bilgilerin paylaşılması ile ilgili düşünceleri sorulan gençlerin ve yetişkinlerin verdiği tartışmaya yol açacak yanıtlar da dikkati çekti.

Yakup Uysal (19): Bayanların paylaşım yapması hoşuma gitmiyor.

Yusuf Karakoç (46): Sosyal siteler mahremiyeti ifşa ettiği ve gerçek manada bilgi kaynağı olmadığı için ailemizde fazla kullanılmıyor. Bir zamanlar ninelerimiz mahremiyete o kadar özen gösterirlerdi ki; saçının bir telinin görülmesinden haya ederlerdi.