Dışişleri'nden NATO açıklaması: Planları sızdıranların bulunmasını diliyoruz

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, NATO Zirvesi'nin Türkiye için kötü sonuçlanmadığını ve Baltık planları konusunda 'veto', 'rezerv' gibi kavramların kullanılmasının yanlış olduğunu savundu. Aksoy NATO'nun savunma planlarını sızdıranların bulunmasını dilediklerini söyledi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, aylık değerlendirme toplantısında Suriye'ye düzenlenen askeri harekat, NATO Zirvesi ve Libya ile imzalanan anlaşma konusunda açıklamalar yaptı.

Aksoy "Barış Pınarı Harekatı"na devam etme "hakkını" saklı tuttuklarını söyledi. Aksoy ABD ve Rusya ile varılan mutabakatların bu ülkelerin de harekatın meşruiyetini kabul ettiklerinin göstergesi olduğunu savundu. Aksoy "Yine de bize verilen taahhütler yerine getirilmediği taktirde harekatımızı sürdürme hakkımızı saklı tutuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği güvenli bölgeyi teröristlerden temizleyene kadar Suriye'den çıkmayacağız" dedi.

LİBYA İLE ANLAŞMA

Basın mensuplarının Yunanistan'ın Libya Büyükelçisini sınır dışı etme kararı hakkındaki sorusu üzerine Aksoy “Bu soruların muhatapları Yunan makamı olması gerekiyor. Uluslararası hukuka göre her egemen devletin anlaşma yapma yetkisi bulunuyor. Libya da egemen bir devlet. Ulusal mutabakat hükümeti de ülkenin Birleşmiş Milletler tarafından tanınan tek meşru hükümeti. Her egemen devlet gibi anlaşma yapabilme yetkisine sahip. Yunanistan'ın hangi nedenlerle Libya Büyükelçisini istenmeyen adam ilan ettiğini bilemiyorum. Ama bunu diplomatik teamüllerle bağdaştırmıyorum. Pek uygun gözükmüyor" dedi.

'MÜTTEFİKLERİMİZİN SAVUNMA PLANLARI ÜZERİNDE TASARRUFUMUZ OLAMAZ'

NATO'nun kuruluşunun 70'inci yıl dönümü dolayısıyla Londra'da düzenlenen NATO Liderler Toplantısı'nın Türkiye adına kötü sonuçlanmadığını savunan Aksoy şunları söyledi: 

"NATO savunma planları gizlilik derecesine sahiptir. Bu planların sızdırılması da ciddi gizlilik ihlalidir. Bunu sızdıranların en kısa zamanda bulunmalarını diliyoruz. İki temel yanlışı düzeltmek isterim. Birincisi; Baltıkların savunma planlarının bulunmadığı ve bu bölgelerin savunmasız kaldığıyla alakalı. Bunlar tamamen yanlış, gerçek değil. Zira NATO'nun her duruma göre ihtimal planları mevcuttur. Bu evvelden de böyleydi, bundan sonra da olacak. İkinci yanlış ise; blokaj, rezerv, veto gibi kelimeler. Müttefikler birbirlerini veto etmezler. Fikir ayrılıkları tabii ki olabilir ancak bunlar tartışılır ve aşılmasına dönük adımlar atılır. Nitekim ‘Londra Liderler Toplantısı'nda da bu sorun aşıldı. Bizim herhangi bir müttefikin savunma planlarına dönük bazı ülkelerce iddia edildiği gibi bir tasarrufumuzun olmadığı zaten sonuçlarda da yer alıyor.

Ayrıca Baltıklı liderlerin demeçlerine de bakarsanız onlar da ülkemiz hakkında övgü dolu kelimeler kullanıyorlar. Litvanya Dışişleri Bakanı da sosyal medyada paylaşım yaptı bu konuda. Biz Türkiye olarak ittifakı doğu ve güney kanadı olarak ayırmak istemiyoruz. Güvenlik bir bütündür ve 360 derece temelinde gözetilmesi gerekir. ‘Türkiye NATO'dan hiçbir şey kazanmadı, Liderler Toplantısı'nda kaybetti' diye. Bunlar da gerçeği yansıtmıyor. Bundan 4-5 sene önce NATO'nun gündeminde terörizm konusunun hiçbir şekilde yer almadığını hatırlatmak isterim. Gündemde böyle bir konu yoktu. Hatta çoğu müttefik bu konunun NATO'nun gündemine girmesini istemiyordu. Büyük ölçüde ülkemizin gayretleriyle terörizm NATO'nun gündemine girdi. Hatta müttefikler terörizmi, NATO'nun karşısındaki en büyük tehdit olarak görüyorlar.

Londra Bildirisi'nde, ‘Terörizm hepimiz için tehdit olmaya devam ediyor' ifadesi yer alıyor. PYD/YPG bir terör örgütü. Bunu hepimiz biliyoruz. PYD/YPG'nin PKK'nın Suriye'de uzantısı olduğunu da sıkılmadan tüm müttefiklerimize anlattık, anlatmaya da devam edeceğiz. İyi terörist, kötü terörist ayrımı olamaz. Dar siyasi hesaplarla yanlış adımlar atılmaması gerekiyor. PYD/YPG'ye kol kanat gerenler ‘Barış Pınarı Harekatı'yla büyük bir hüsrana uğradı. Esasen, bütün yaygara da bundan kopuyor."

SURİYE ANAYASA KOMİTESİ TOPLANTISI

Suriye Anayasa Komitesi'nin küçük komitesinin ikinci toplantısının yapılamamasıyla ilgili ise Aksoy, Suriye hükümeti heyetini suçladı.

Aksoy "Komite bünyesindeki yazım komisyonunun ilki 4-8 Kasım'da toplandı. İkinci turun; 25-29 Kasım'da yapılması öngörülüyordu. Fakat rejim heyeti yazım komisyonunun gündeminin kabulünü engelledi ve anayasayla ilgisi olmayan konuları gündeme getirdi. Muhalefeti de terörist olarak nitelendirdi. Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Pedersen'in taraflarla görüşerek yeni tur için tarih saptamasını bekliyoruz. Biz Astana sürecinde çok çalıştık siyasi sürece ivme kazandırmak için. Yaklaşık 2 yıl ter döktük. Yaptığımız çalışmalarla Birleşmiş Milletler'in çalışmalarını her zaman destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz" diye konuştu.