Cemaat operasyonlarının görünmeyen yüzü: Gericileri aklama operasyonu

AKP, Gülen Cemaati'nin "kurduğu kumpasları" açığa çıkarıken çok "seçici" davranıyor. İlk el attıkları Tahşiyeciler denilen El Kaide bağlantılı gruptu, şimdi gündeme İhya-Der, Vahdet-Der, Hizbuttahrir gibi diğer İslamcı örgütlerin "kumpasa uğratıldığı" iddiası getirildi. Dink cinayeti, Ergenekon, Balyoz gibi davalarda yapılanları ele alamayan hükümet, Cemaat…

Ali Ufuk Arikan

Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler tarafından “Radikal dini motifli bir terör örgütüne, yani El Kaide terör örgütüne yönelik olarak eş zamanlı ve müşterek bir operasyon gerçekleştirdi” sözleriyle duyurulan “Taşhiyeciler” operasyonu,  Gülen cemaatiyle aranın bozulmasının ardından “kumpas” olarak sunulmuş, Taşhiyeciler’e haksızlık yapıldığı yandaş basının sayfalarına taşınmıştı.

Tam da bu sırada Taşhiyeciler operasyonunun bir numaralı sanığı Mehmet Doğan televizyon ekranlarına çıkarak, “Bin Ladin'i Müslüman olduğu için severim. Başka bir iman bilmiyorum. Her Müslüman kardeşimdir” demişti.

Cemaat’e yönelik 14 Aralık operasyonunun da gerekçesi olarak sunulan “Tahşiyeciler” operasyonu sonrası, AKP şimdi yeni aklama operasyonlarına hazırlanıyor.

HABER DİLİ OTURDU: KUMPAS

Bugün Star gazetesinde yer alan haberde, Elazığ’da İhya-Der, Adıyaman’da Vahdet-Der, Diyarbakır ve Batman’da Mustazaf-Der Gaziantep ve Şanlıurfa’da Vasat, Hizbuttahrir ve İBD-C’ye Gülen Cemaat’i tarafından “kumpas” kurulduğu ileri sürüldü.

Habere göre “Elazığ İhya Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği (İhya-Der)’ ve üyelerinin evlerine yönelik düzenlenen operasyonda herhangi bir suç unsuruna rastlanmadı” ve bulunan “deliler de polisler tarafından kumpas kurmak amacıyla” yerleştirildi.

İhya-Der dışında Adıyaman Vahdet-Der davasında da benzer bir süreç işlediği ve delil olmadan “kumpas” kurulduğu iddia edildi.

HİZBULLAH DEMEDEN AKLA...

Star’da yer alan haber baştan sona “kumpas” demekle yetinirken, ilginç biçimde operasyonun adına ilişkin en küçük bir bilgi vermiyor. Oysa 2009 yılında operasyon gerçekleştiği gün haber her yerde “Hizbullah operasyonu” şeklinde duyurulmuş, “Terör örgütü Hizbullah'ın ‘İlim' kanadına bağlı olduğu ileri sürülen ‘İlim, Hizmet, Yardımlaşma ve Araştırma Derneği'ne (İHYA-DER) yönelik operasyon düzenledi” denilmişti. Star’da yer almayan bir diğer bilgi ise, verilen hapis cezalarının tamamının Hizbullah üye ve yöneticiliği suçlamasına dayandırılması oldu.

HABER GEÇEN SENEDEN KALMA

Yandaş medyada bugün yer alan haberin tarihi aslında geçtiğimiz yıla dayanıyor. 2014’ün Şubat ayında Hizbullah yöneticiliğinden ceza alan İhya-Der Başkanı Fatih Demirtaş, Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen bir haber sitesine verdiği röportajda kendilerine yapılan operasyonun arkasında Gülen’in olduğunu söylemiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:

Şimdi Amerika’dan Pensilvanya’dan emir alan yargıdan, hakimden, savcıdan, polisten bahsediliyor ya, o beyanatta Fetullah Gülen Türkiye de bazı kesimleri ve Hizbullah’ı hedef göstermiş, dolaylı olarak bunlara bir operasyon yapılmasının sinyalini vermişti. Bir müddet sonra takdir-i ilahi yakalanıp cezaevine gönderildik. Aynı hafta içerisinde tevafuk mu yoksa bir plan mı bilmiyoruz? Bizim, yani Hizbullah mensubu olma iddiasıyla İhya-Der üyelerinin ve birkaç yapılanmanın daha derdest edilmelerinin sebebi ortak paydada Gülen hareketi ile ideolojik olarak bir paralelliklerinin bulunmayışıydı. Gülen hareketi kendi ideolojisine yakın görmediği İslami yapıları kendine rakip olarak görmüş, tavsiyesi için elinden gelen gayreti göstermiştir.

Demirtaş, yaşadıklarını “hukuksuzluk” olarak tanımlarken, o dönem operasyonlardan hükümetin de haberdar olduğunu dile getirdi.

YENİ GERİCİ İTTİFAK

AKP’nin Cemaat'le birlikte gerçekleştirdiği operasyonlardan geri adım atarak “aklamaya” gideceğini gösteren ilk adım Taşhiyeciler gerekçesiyle Gülen Cemaat’ine yaptığı operasyon olurken, Star’da yer alan haber bu tarz adımların atılmaya devam edeceğinin de sinyalini vermiş oldu.

El Kaide ve Hizbullah bağlantılı gerici kurumların bir bir aklanması ve yöneticilerinin salıverilmesini sağlayacak süreç sonrası AKP’nin yeni gerici ittifaklar kazanmayı da amaçladığı düşünülüyor. Konuya ilişkin geçtiğimiz yıllarda bir haber hazırlayan gazeteci Barış Terkoğlu şu  bilgileri vermişti:

Samsun Canik Belediyesi’nde İhya-Der adına verilen yemeğe AKP Canik yönetimi ve AKP Samsun milletvekili katıldı. Mustazaf-Der’in düzenlediği mitinge AKP’den yoğun katılım oldu. 29 Mart seçimleri öncesinde Abdulkadir Aksu’nun AKP için sivil toplum örgütleri ile düzenlediği toplantıya İhya-Der ve Mustazaf-Der de katıldı. Bu derneklerden AKP’yi desteklemeleri istendi. Nitekim Hizbullah da bağımsız aday çıkarmak yerine AKP’yi destekledi.

NEDEN SADECE GERİCİLER?

Hrant Dink cinayeti, Ergenekon, Balyoz ve  Odatv davalarında Cemaat'le kol kola çalışan AKP'nin, Gülen Cemaati'ne karşı ilk adımlarını gerici kurumlara yapılan operasyonlar üzerinden atması oldukça dikkat çekici. Buna karşın AKP'nin siyasi davalarda Cemaat'i doğrudan karşısına alması durumunda ikisinin birden tüm kirli dosyalarının açığa çıkmasından endişe ettiği biliniyor.