Bunlar unutuldu mu? IŞİD'i besleyip büyütenlerin tam listesi...

IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi'nin öldürülmesi sonrası dünya basınında bir 'zafer' havası esmeye başladı. Cihatçı katiller çetesinin liderinin ölümü birçok ülkede sevinç yaratırken, bu katili ortaya çıkaranlar, destek verenler, güçlendirenler, fırsat olarak görenler 'sevinç' dalgasının da lideri olmayı başardı. Bugünlerde unutturulmak istenen gerçeği, IŞİD'in nasıl…

soL - Haber Merkezi

Suriye'ye yönelik emperyalizm destekli cihatçı saldırının en önemli aparatlarından biri oldu IŞİD...

Cihatçılar ilerledikçe Suriye'de "Esad'ın sonu yaklaşıyor" diye sevinenler, Suriye halkını hedef alan katliamları, Hollywood stüdyonlarında çekilenleri aratmayan infaz videolarını, IŞİD eliyle yapılan katliamları, canlı bomba saldırılarını da içten içe alkışlayacaktı.

IŞİD büyüdü, Suriye topraklarının önemli bir bölümünü kontrol altına aldı. ABD için birçok yeni olanak anlamına gelen bu büyüme yıllar içinde "kontrol" altına alındı ve etki alanı "şimdilik" kısıtlandı.

Tam da bu süreçte IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi'nin ölümü "Bir ABD zaferi" olarak bizzat Trump tarafından dünya kamuoyuna ilan edildi.

Peki ortadaki nasıl bir zafer, IŞİD bugünlere nasıl geldi?

ABD bir kez daha kendi yarattığı katili ortadan kaldırdığı için "kahramanlık" sıfatı beklerken, soL yıllardır ortaya koyduğu bir gerçeği yeniden hatırlatıyor: IŞİD büyürken hepiniz oradaydınız...

İşte IŞİD'in büyüme süreci ve o dönemden bazı notlar:

ABD İÇİN FIRSAT...

ABD'de Demokratların başkan adayı Hillary Clinton'ın kampanya şefi John Podesta'nın hacklenen e-postaları, bu konuda önemli bilgiler ortaya koymuştu.

Podesta'nın 17 Ağustos 2014 tarihinde Hillary Clinton'a gönderdiği bir e-postada, Batılı istihbaratçıların, Amerikan istihbaratının ve Ortadoğu'daki kaynakların verdiği bilgiler aktarılıyor.

Podesta'nın e-postası, şu cümleyle başlıyor: "Bütün trajik yönlerine rağmen, IŞİD'in Irak'taki ilerleyişi ABD Hükümeti'ne, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki kaotik güvenlik durumuyla başa çıkma yöntemlerini değiştirmesi için fırsat sunuyor."

Yine aynı belgede, Peşmerge'ye danışmanlar, planlayıcılar ve yeterli hava desteği verildiği takdirde, Kürtlerin IŞİD'i yenebileceği söyleniyordu.

Belgede, Suriye'de de IŞİD'e karşı "ılımlılara" yeni ekipmanlar verilmesi, ancak aynı zamanda bu grupların Suriye yönetimine karşı operasyonlarını da artırması gerektiği söyleniyordu.

Yine aynı belgede Katar ve Suudi Arabistan'ın IŞİD'e mali ve lojistik destek sunduğu açık şekilde belirtiliyordu.

LİBYA'DAN SURİYE'YE GİDEN SİLAHLAR...

Libya'da işgal ve cihatçı çeteler eliyle zafer ilan ABD, buradaki cihatçılara sağlanan silahları Suriye'deki cihatçılara transfer etmişti. 

ABD'nin askeri istihbaratı DIA'nın 2012 yılında Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) tehdidine dair yeterli bilgiye sahip olduğuna ilişkin ortaya çıkan rapor, o dönem çok tartışılmıştı.

5 Ağustos 2012 tarihli raporda, güvenlik koşullarındaki bozulmanın, IŞİD'in öncülü olan Irak El Kaidesi için "ideal bir atmosfer" yarattığı belirtilirken, örgütün eski toprağı olan Musul ve Ramadi'ye geri döneceği ve Suriye'deki diğer gruplarla birleşerek bir İslami devlet ilan edebileceği ifade ediliyordu.

Bir başka rapor ise, ABD istihbaratının Bingazi'den Suriye'ye giden silahlardan tamamen haberdar olduğunu ortaya koyuyordu.

5 Ekim 2012 tarihli raporda, silah yüklü gemilerin Bingazi'den Banyas ve Burc İslam limanlarına götürüldüğü belirtiliyor. Gemilerdeki yükün ayrıntılı bir dokümantasyonu da raporda yer alıyordu: Ağustos ayının sonunda yollanan gemilerde keskin nişancı tüfekleri, RPG'ler, 125 ve 155 mm'lik obüsler.

Silah yüklenen gemiler, Türkiye’den gönderilmişti. 2012 Eylülünde Bingazi’de öldürülen ABD Büyükelçisi, öldürülmeden az önce bir Türk diplomatla buluşmuştu. Bu Türk diplomatın silah transferini koordine ettiği iddia ediliyordu.

IŞİD PETROLLERİ KİME SATTI?

Uzun süre Suriye petrolünün satışından para kazanan IŞİD, bugünlerde petrol kuyularından uzak tutulmak istense de, güçlenme döneminde birçok Avrupa ülkesi IŞİD'den petrol alıyor, Rusya'nın iddiasına göre Türkiye de IŞİD'den petrol alan ülkelerden biri oluyordu.

Nafeez Ahmed'in Middle East Eye ve Medium'da yayımlanan 2015 tarihli değerlendirmesinde, IŞİD'e karşı koalisyonun en büyük iki unsuru olan ABD ve İngiltere'nin, IŞİD'i dolaylı yoldan finansal olarak desteklediği belirtiliyordu.

ABD ve İngiltere'nin IŞİD'in petrol kaçakçılığına göz yumduğu, IŞİD'in petrol satışı yaptığı şirketlerle İngiltere'nin ilişkisi olduğu ifade ediliyordu.

Öte yandan Türkiye'nin Rusya'ya ait savaş uçağını düşürdüğü dönemde Rusya tarafından yapılan açıklamalarda, Türkiye'nin IŞİD'in petrol kaçakçılığı yaptığı ülkelerden biri olduğu ileri sürülmüştü.

IŞİD'E SUUDİ DESTEĞİ: ŞİİLERE KARŞI KURDUK

IŞİD'e en büyük desteği veren ülkelerden biri kuşkusuz ABD'nin bölgedeki müttefiki Suudi Arabistan'dı.

2014 yılında Musul'un IŞİD'in eline düşmesinin ardından, dönemin Suudi Dışişleri Bakanı Prens Suud el-Faysal, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'ye şunları söylemişti: "DAİŞ, sizin Dava'ya [Irak'taki Şii iktidar partisi] verdiğiniz desteğe bizim cevabımızdır."

2012 yılında yayımlanan bir ABD istihbarat raporu, Batılı ülkeler, Körfez ve Türkiye'nin Esad'ı zayıflatmak için İslamcıları desteklediğini ve bu İslamcıların bir "İslami emirlik" kurma niyetinde olduğunu yazıyordu.

'IŞİD YENİ BİR 11 EYLÜL'DÜR...'

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, 18 Ağustos 2014 tarihli soL yazısında, "IŞİD yeni bir 11 Eylül'dür" derken, ABD'ye nasıl yardımcı olduğuna dikkat çekiyordu:

IŞİD kontrolden filan çıkmadı. Artık rahatlıkla söyleyebiliriz ki, IŞİD ya da yeni adıyla İslam Devleti, ABD çıkarları doğrultusunda mükemmel iş çıkarıyor.

***

Sam Amca, kendi beslediği, yarattığı bir silahlı oluşumdan daha ne bekleyebilir ki!

Arap dünyası şu manzarayı yadırgamıyor artık: ABD tarafından eğitilen peşmergeler ve IŞİD’ci katiller birbirlerine Amerikan silahlarıyla saldıracak, uçaklardan atılan Amerikan bombaları taraflardan birinin tepesine düşecek.

IŞİD, “Arap Baharı” ile başlayan, Suriye’de duvara toslayan büyük dönüşüm planının revizyonu için gerekli enerjiyi yaratmıştır. Sergilenen vahşet o denli dehşet vericidir ki, kimse açık ABD rolünü dile getirmeye istekli değildir. İnsanlık barbarlığa karşı birleşmiş ve on yıllar boyu gücünden bir şey kaybetmeyen “Ya Barbarlık Ya Sosyalizm” önermesi, işkence edilen, kafası kesilen, diri diri toprağa gömülen binlerce insanın trajedisi karşısında buharlaşmıştır. 

Barbarlığa karşı birleşin, ABD’yle de birleşin!

Bunu mu kabul edeceğiz?

IŞİD’in ABD tarafından yönlendirildiği gerçeğinin “komploculuk” etiketlemesiyle bir kenara atılmasına göz mü yumacağız?

“ABD besliyordu ama kontrolden çıktı” basitliğinin ötesine geçmeye korkacak mıyız?

IŞİD örtülü bir ABD operasyonudur. Yeni ve daha iyi düşünülmüş bir 11 Eylül saldırısıdır. “Yapıcı kaos” stratejisinin ürünüdür.