Bakanlık verileri sağlıkta çöküşü gizleyemedi

Bakanlığın 'Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018' verileriyle ilgili açıklama yapan Genel Sağlık İş, koruyucu sağlık hizmetlerinin ve personel sayısının yetersiz olduğunu, sağlıkta ticarileşmenin devam ettiğini söyledi.

soL - Haber Merkezi

Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık İş), Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve gecikmeli olarak yayımlanan “Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018” verileriyle ilgili basın açıklaması yaptı.

Buna göre, 2018 yılı hekime müracaat sayısı 782.515.204 olarak gerçekleşti. Kişi başı hekime müracaat sayısı 2002 yılında 3,1 iken 2018 yılında 9,5’a yükseldi. Kişi başı hekime müracaat sayısında uluslararası karşılaştırmalara bakıldığında OECD ortalaması 6,8. Avrupa Birliği ülkelerinde ise bu rakam 6,9. 

KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ YETERSİZ

2018 yılında başvuruların % 34’lük kısmı birinci basamak sağlık hizmeti veren kurumlara yapılırken geriye kalan % 66’lık kısım ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarına yapıldı. 

Açıklanan bu oranlar, birinci basamak sağlık kuruluşu olan aile hekimliği yerine doğrudan ikinci ve üçüncü basamak kuruluşlarına yani hastane, üniversite hastanelerine başvurulduğunu ortaya koydu. Raporda, "Siyasi iktidarın söylemlerinin aksine birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkili bir şekilde verilemediğinin, toplumun hastalık yükününün azaltması bir yana, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına talebin her geçen gün arttığını ortaya koymaktadır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde gerektiği gibi hasta sevk zinciri kurulamadığından hastalar en küçük sağlık sorunları için bile doğrudan hastaneye başvurmaktadır" denildi.

İlaç satış hacmi 2013 yılında 1.903 milyon kutu iken, bu sayı 2018 yılında 2.351,2 milyon kutuya çıktı. 1.000 kişiye düşen günlük antibiyotik tüketim miktarı Türkiye’de 31 iken, bu sayının OECD ortalaması 18.9. Türkiye, OECD ülkeleri arasında antibiyotik kullanımının en fazla olduğu ikinci ülke. 

Türkiye uluslararası karşılaştırmada MR cihazını da en çok kullanan ülke. 1.000 kişiye düşen MR görüntüleme sayısı Türkiye’de 189 iken, bu rakam OECD ülkelerinde 65. 1.000 kişiye düşen BT görüntüleme sayısı Türkiye’de 223 iken, OECD ülkelerinde 144. 

SAĞLIK TİCARİLEŞTİ

2002 yılında özel hastanelere müracaat sayısı 5.697.170 iken, 2018 yılında bu sayı 74.675.065’e ulaştı. 16 yılda özel hastanelere müracaat sayısı yaklaşık 13 kat arttı. 2002 yılında özel hastanelerde yapılan ameliyat sayısı 218.837 olurken, bu sayı 2018 yılında 1.531.822 olarak gerçekleşti. 

PERSONEL SAYISI YETERSİZ

Toplam hekim sayısı 2017 yılında 149.997 iken, 2018 yılında 153.128 oldu. Toplam personel sayısı ise 920.939’dan 2018 yılında 1.016.401’e yükseldi. Hekime müracaat sayısında yaşanan 64 milyonluk artış, var olan hekim açığının büyümesine neden oldu.  Buna karşılık hekim sayısındaki artış sadece 3.131 olarak gerçekleşti. 

Kişi başına düşen hekim sayısında Türkiye yine son sıralarda yer almakta. Türkiye’de 100.000 kişiye düşen hekim sayısı 187 iken, OECD ülkelerinde 348. AB’de ise sayı 371. Listenin en üst sırasında yer alan Yunanistan’da ise bu rakam 607.

100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı daha da kaygı verici rakamlar içermekte. OECD ülkelerinde 100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı 938 iken, Türkiye’de 301. Listede en üst sırada yer alan Norveç’te ise 1.823.

'BAKANLIĞIN VERİLERİ SAĞLIK POLİTİKALARININ BAŞARISIZLIĞINI GİZLEYEMEDİ'

Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018 verileri ile ilgili şu değerlendirmede bulunan Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız şunları söyledi:

“2019 yılında yayınlanması gereken 'Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2018' 30 Ocak 2020’de yayınlanmıştır. Verilerin açıklanması neden bu kadar gecikti, nasıl 'ince ayar' gerekti bilemiyoruz ama açıklanan rakamlar sağlık sisteminin içinde bulunduğu çıkmazı gizleyememiştir. Sağlık Bakanlığı’nın kendi verileri, siyasi iktidarın sağlık politikalarının başarısızlığını gözler önüne sermektedir. Hastanelere müracaat sayısı her yıl katlanarak artarken, sağlık personeli açığı daha da büyümüştür. Nitelikli sağlık hizmeti sunma şartları ortadan kalkmış, sağlık çalışanların iş yükü içinden çıkılamaz bir hal almıştır.

Özel hastanelere başvurular 13 kat artmış, gereksiz muayene, tetkik ve ilaç kullanımı sayısında Türkiye’yi OECD ülkeleri arasında ilk sıralara yerleştirmiş, sağlık hizmetleri ticarileştirilmiştir. Sosyal devlet anlayışından uzaklaşılmış, parası olanın sağlık hizmeti aldığı sistem adeta dayatılmıştır. Yurttaşlarımızın eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti alma hakkı elinden alınmıştır."