"1 Kasım seçimleri sonrası Türkiye ve sosyalist siyaset" başlığıyla Ankara NHKM'de bir söyleşi düzenlendi.

Oldukça kalabalık geçen söyleşide Güler, "Seçim sonuçlarında ortaya çıkan tabloda aydınlık olan tek şey Komünist Parti'nin aldığı oylardır" ifadelerini kullandı.

"Diğer tarafta bismillahla başlayan yeminler, ölümler başladığında gidilen masalar var" diyen Aydemir Güler, "70 milyonluk ülkede bu oyun ne önemi var deniliyor. Başka önemli şeylerden yalnızca bir tanesi seçimdir. Eşit olmayan insanların eline pusula veriliyor ve eşitsiniz deniliyor, bu yalan. Bizim açımızdan seçimin bir yerden sonra önemi yok. Seçimde para var, devlet var, iktidar var" dedi.

Güler konuşmasına şöyle devam etti:

Lenin'in dediği doğru, biz kendi sayımlarımızı yapıyoruz, başka bir şey ifade etmiyor. Seçim mi belirliyor hayatı, hayır.

Seçim sonuçları açıklandığında CHP, HDP, TÜSİAD tebrik kuyruğuna girmese o akşam başka bir şey olurdu. Bu bir karardır.

Türkiye'nin yeniden AKP tarafından yönetilebilir hale getirilmesi kararı alındı. Bu karar her şeye açıktır.

Ekonomi batabilir mi, savaş çıkar mı, iç savaş çıkar mı? Hepsi mümkün. Türkiye'de egemen güçler topun gelişine vuruyor. Türkiye bir laboratuvar gibi nereye gidiyor sorusu saçmadır, biz ne yapabilirizdir soru ve buna yanıt için çalışırsınız.

Bugün yönetilemez hale gelen bu ülkeyi yeniden yönetilir bir hale getirilebilir mi diye deneme yapıyorlar. Burada bu tartışmanın meraklısı değiliz, buna müdahale için tablo içinde mücadele etmektir aslolan. Türkiye'de tek ışık buradadır.

'SIKIŞTIKLARINDA BOMBA PATLATIYORLAR'
Burjuva siyasetinde şiddetin bir unsur olarak barındığını söyleyen Güler, "Sıkıştıklarında bomba patlatıyorlar. Çok acımasız ve çaresizler, ne yapacaklarını bilemedikleri için buna başvuruyorlar. Ama böyle sürdürülemez" ifadelerini kullandı.

Güler konuşmasını söyle sürdürdü:

"Nüfusunun yarısının karşısında olduğu bir tablo yönetilemez. Yüzde 70 bile yetmez. Bu ülkenin yüzde 30'unun kararlı bir karşı koyuşu başka bir tablo ortaya çıkar.

Türkiye'de bu seçim sonucuyla istikrar çıkmaz, kartlar sürekli sürülecek. Sosyal demokrasi tekbir getirelim diyorsa tablonun sonudur. Bir ulusal hareket başkanlığı tartışabiliriz diyorsa bu tablonun sonudur.

Bizim sayılarımızda abartacak bir şey yok. Sayıyı neyle ölçeceğimiz başka bir tartışma konusudur. Oy olarak merak etmiyorum, oranı merak etmiyorum. Ama başka bir yerde önemi var, Haziran'dan Kasım'a ben buradayım diyen sayı 5 katına çıkıyorsa önemlidir. Memlektte 50-60 bin kişi ben bunu önemsemiyorum diyor. Tek ilgilendiğim şey sosyalizm diyor. Önemli olan, değerli olan budur. Örgütlü güç olarak onbinler önemlidir.

Ankara Katliamı'ndan sonra iki şeye çok üzüldüm. Katliamdan sonra İstiklal Caddesi'nde Türkiye solcularının ilericilerinin yaptığı eylem. O kırılmışlıklar, o sayıyla karşılamak çok üzücü. Aradan birkaç gün geçti, Ankara'da eylemi düzenleyenler Cereahpaşa'ya çağrı yaptı, yine bir şey yoktu. Neden bu kurumlar bizi hastane bahçesine bizi çağırıyor anlayamadım. Türkiye solu bu mu?

AKP bin kişi öldürecek, kadınların hepsinin başını örtecek, Alevileri de kuran kursuna gönderecek ve hastane bahçesine gaz atmazlar diye eylem çağrısı yapacaksın.
Türkiye'de sol bu değil. O yüzden Türkiye'de çekilen fotoğraflar bu kadar karanlık çıkıyor, bir kaç on bişi bu tabloyu şimdi değiştirir ve sonrasını tartışmaya başlarız.
Şu an kendine güvenen, kararsız olmayan bir yer var ve bu büyütülerek korunabilir, bu mümkündür.

Biz devrim istiyoruz."

Etkinlik soru-cevap bölümüyle devam etti.