Ali Babacan, AKP’nin kurulduğu salonda yeni partiyi açıkladı

Eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan, resmi kuruluşunu yaptığı yeni partinin tanıtımı için AKP'nin kuruluş toplantısını yaptığı yeri seçti.

Eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan'ın kurduğu Demokrasi ve Atılım Partisi'nin (DEVA) tanıtımı Bilkent Otel ve Konferans Merkezi'nde yapıldı.

Sözcü'den Zeynep Gürcanlı'nın haberine göre, partinin tanıtımının 2001'de AKP'nin kurulduğu otelde yapılması dikkati çekti.

Partini kurucu üyeleri kuruluş etkinliği öncesi Ali Babacan’la birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti.

'ÜLKEMİZİN ZEMİN KAYBETMESİ YÜREĞİMİZİ DAĞLIYOR'

Tanıtım toplantısında konuşan Babacan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Hepimizin gönlü biraz buruk, ruhu biraz yaralı, hayatının baharındaki yiğit evlatlarımızın şehadetine şahitlik ettik. Bunların derin hüznü içerisindeyiz. Ülkemizin her alanda sürekli zemin kaybetmesi yüreğimizi dağılıyor. Vatandaşlarımız geleceklerinden kaygılı. İnsan haklarının ihlal edilmesi, özgürlüklerin kısıtlanması toplumumuzun nefes almasını zorlaştırıyor. Kadınlarımız tehdit altında yaşamaktan ıstıraplı. Ülkemizde adalet yaralı, demokrasimiz yaralı, halkımız ne kadar haykırsa da sesini duyuramıyor. Korku siyaseti, polemikler, kavgalar hepimizi yordu.

Çalışanlarımız işsiz kalma korkusuyla yaşıyor. Emeklimiz, mamurumuz her yıl daha büyük güçlüler çekiyor. Yatırımcımız önünü göremiyor. Eğitim en önemli sorun alanı olarak hâlâ önümüzde. Sağlık sistemimiz hızla bozulma sinyalleri veriyor. Şehirlerimiz hızlı betonlaşmanın ağır yükünü kaldıramıyor. Bu ülkenin insanı son birkaç yıldır çok üzüldü, yaralandı. Her şeyi elinden alındı ama sabır gösterdi. Artık geldik buradayız. Zaman Türkiye için sorumluluk alma zamanı. Türkiye için iyileşme zamanı başladı. Derdinize ortak arıyorsanız biz DEVA’yız. Derdinize hızlı çözüm arıyorsanız biz DEVA’yız. Artık DEVA zamanı diyoruz."

'KEŞKE BİZE DESTEK VEREN ARKADAŞLARIMIZIN HEPSİ AÇIKÇA BURDA OLSAYDI'

"Biz inanıyoruz ki demokrasiyi ve katılımcılığı kendi partisinde işletmeyenlerin ülkemizin demokrasisine ve geleceğine vereceği hiçbir katkı olamaz. Bir ilki gerçekleştirdik. Tüzüğümüzü çok geniş bir katılımla hazırladık. Bu süreçte toplumumuzun her kesmini dinledik. Çözümleri hep beraber masaya yatırdık. Halkımızın görüşüyle politikalarımızı zenginleştirdik. Politika zaman alan bir kavram. Biz yaptık oldu deseydik herhalde partimizi 2 ay içinde kurardık. Ama biz herkesi dinledik. Bir web sitesi açtık. Vatandaşlarımız sorunlarını bildirdi. Ülkemizin geleceği ile ilgili ne istiyorsunuz diye vatandaşlarımıza sorduk. Bu süreç Türk siyasi tarihinde bir ilk. Bu kadar geniş bir istişare ile, kolektif bir karar alma süreciyle bir partinin kurulması bir ilk. Katkı veren herkese en içten teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Keşke ülkede şartlar biraz daha normal olsaydı bize destek veren aydınlatan arkadaşlarımızın hepsi açıkça burada olsaydı. Gönüller bizimle beraber onu biliyoruz. Bugünler de geçer inşallah."

Hep beraber arkadaşlarımızla bu yola çıktık. Kurucularımız bütün bu süreçte fikirleriyle, çalışmalarıyla birlikte oldular. Dualarımızla aramızda duran tüm halkımızın beraberce kurduğu bir parti bu parti. Bizleri yeni bir parti kurmaya teşvik eden, haydi, ihtiyaç var diye bizleri cesaretlendiren halkımıza ben teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bu değişim ve yenileme talebine kulak verdik. Bir bakıma üzerimizde ahlaki sorumluluk hissederek bu yola çıktık. Kendini yenileyemeyen bir siyaset anlayışıyla Türkiye’nin yola devam etmesi artık mümkün değildir. Vakit yenilenme vaktidir. Türkiyemizin DEVAsı buradadır.

'DİNİ KUTSALLARIMIZI GÜNLÜK SİYASETE MALZEME ETMEYECEĞİZ'

Siyaseti ötekileştirme alanı hale getirmek, belirli bir kesimden destek almaya çalışmak bizim siyaset lügatımızda yoktur. Farklı kimlikleri, farklı fikirleri zenginlik olarak değerlendiriyoruz. Herkesin yaşam tarzına sonuna kadar saygılı olacağız. Dini kutsallarımızı günlük siyasete malzeme etmeyeceğiz. Dini kutsallarımızı siyasi propaganda aracı haline getirmeyeceğiz. Türkiye tek bir akla dar bir kadroya sığdırılamayacak kadar büyük bir ülkedir. Muhalefet kurumunu ve muhalif görüşleri siyasetin vazgeçilmez bir parçası olarak görmek durumundayız. Tüm diyalog kanallarımızın her zaman açık olacağını beyan etmek istiyorum. Doğru hedeflere ancak doğru kadrolarla hayata geçirebiliriz.

Birleştirici kapsayıcı ve umut veren bir siyaset üreteceğimizi, kutuplu siyasete bulaşmayacağımızı, çoğulcu siyaseti esas alacağımızı, iş birliğine açık olacağımızı ilke ve değerlerimizden asla vazgeçmeyeceğimizi, çözüm odaklı hareket edeceğimizi milletimize şimdiden beyan ve taahhüt ediyoruz.

Milletvekillerimizin seçimi için ön seçim veya aday yoklaması yapılmasını öngörüyoruz.

Web sitemizin serbest kürsü menüsü başlığı üzerinden gençlerimiz de görüşlerini bizlere yazabilecekler. Üyelik başvuruları da web üzerinden yapılabilecek."

'KURUMLARIN BAĞIMSIZLIĞINI GÜÇLENDİRECEĞİZ'

"Çok Değerli Dostlar, son yıllarda yaşadığımız siyasi ve sosyal olaylar insanımızdaki devlet algısını ciddi şekilde değiştirmiştir. Herkes için umut ve güven kaynağı olması gereken devletin bu vasfı büyük oranda zayıflamış, ayrımcılık, kayırmacılık, dışlayıcılık ve ötekileştirme yaygınlaşmıştır. Kurallar yerini keyfiliğe, kurumsal yönetim kişisel yönetime, ehliyet ve liyakat kayırmacılığa dönüşmüş, kurumsal yapısal ve kültürel olarak ciddi bir tahribata maruz kalmıştır. Parti olarak, hukuka bağlı, vatandaş odaklı, katılımcı, saydam, hesap verebilir, denetlenebilir, dijital dönüşümünü gerçekleştirmiş, etkin iletişim yetkinliğine sahip, geri bildirime açık, ulaşılabilir, etkili ve verimli bir kamu yönetimi hedefliyoruz.

Devletin her bir vatandaşına aynı yakınlıkta olmasını, hiç kimsenin ayrımcılığa tabi tutulmamasını savunuyor, her türlü kayırmacılığı reddediyoruz. Düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlıklarını ve kurumsal kapasitelerini güçlendirecek ve üyeliğe atanma nitelik ve kriterlerini yükselteceğiz."

'EKONOMİMİZ ORTA GELİR TUZAĞINA YAKALANMIŞTIR'

Türkiye 2013 yılında Yüksek Gelirli Ülkeler grubuna geçme aşamasına gelmiş iken, son yıllarda izlenen yanlış ve popülist politikalar sonucunda kişi başına düşen gelir yaklaşık yüzde 25 oranında gerilemiş ve ekonomimiz orta gelir tuzağına yakalanmıştır. Kaybolan güven ortamı ve gerileyen yatırımlar sonucunda ülkemizin sadece güncel büyüme performansı değil, uzun dönemli büyüme potansiyeli de ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. Merkez Bankası’nın bağımsızlığıyla ilgili sorunlar para politikasının tutarlılığına ve öngörülebilirliğine zarar vermektedir. Bu durum, enflasyonla mücadeleyi zayıflatmakta ve fiyat istikrarının sağlanmasını zorlaştırmaktadır.

Türkiye 2013 yılında Yüksek Gelirli Ülkeler grubuna geçme aşamasına gelmiş iken, son yıllarda izlenen yanlış ve popülist politikalar sonucunda kişi başına düşen gelir yaklaşık yüzde 25 oranında gerilemiş ve ekonomimiz orta gelir tuzağına yakalanmıştır. Kaybolan güven ortamı ve gerileyen yatırımlar sonucunda ülkemizin sadece güncel büyüme performansı değil, uzun dönemli büyüme potansiyeli de ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. Merkez Bankası’nın bağımsızlığıyla ilgili sorunlar para politikasının tutarlılığına ve öngörülebilirliğine zarar vermektedir. Bu durum, enflasyonla mücadeleyi zayıflatmakta ve fiyat istikrarının sağlanmasını zorlaştırmaktadır.

'ENFLASYONU TEK HANEYE İNDİRMEK TEMEL HEDEFİMİZDİR'

İşsizlik, özellikle genç işsizlik son dönemlerde tarihi en yüksek düzeylerine çıkmıştır.  Türkiye, bireysel gelir eşitsizliği ve göreli yoksullukta Avrupa’da ilk sırada yer almaktadır.  Parti olarak, büyümenin verimlilik, sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık boyutlarını bir arada ele alan bütüncül bir yaklaşımı esas alacağız. Bu anlayış doğrultusunda, süratle “Güçlü, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı” bir büyüme stratejisini hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde ekonomi alanındaki en önemli önceliğimiz, başta gençler ve kadınlarda olmak üzere işsizlik sorunuyla mücadele etmektir. Üretken olmayan sektörler ile imar rantlarına dayalı bir büyüme yerine, başta sanayi olmak üzere üretken sektörlerde üretim ve ihracat artışına öncelik veren bir modele geçeceğiz. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm vatandaşlarımızın ekonomik hayata katılımlarını artırarak hem ülkemizin büyüme hızını yükseltecek hem de herkesin bu büyümeden pay almalarını sağlayacağız.

Güçlü ve sağlıklı bir ekonomi için, mülkiyet hakkını ve teşebbüs hürriyetini olmazsa olmaz bir koşul olarak görüyoruz. Deva Partisi olarak, rekabeti bozucu kamu müdahalesinin olmadığı, düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsız ve etkin çalıştığı bir piyasa ekonomisi anlayışını esas alacağız. Politika ve uygulamalarımızda, sosyal refah ve adaleti, insani çalışma koşullarını ve doğa ve çevrenin korunmasını en üst düzeyde dikkate alacağız.

Enflasyonu düşük tek haneli düzeye indirmek temel hedefimizdir. Mali disiplin anlayışını kalıcı hale getirmek ve öngörülebilirliği arttırmak amacıyla, zamanında bize yaptırmadıkları “Mali Kural” uygulamasını hayata geçireceğiz. Bütçe disiplinini esas olarak vergi oranlarını yükselterek değil tahsilat oranını arttırarak, kayıt dışılığı azaltarak ve harcamaları kontrol altına alarak tesis edeceğiz.

'BEN YAPTIM OLDU, BÜYÜK PROJELER BÖYLE YAPILMAZ'

Büyük ölçekli kamu yatırımlarına, gerçekçi ihtiyaç değerlendirmesi ve çevresel etki analizi yaparak karar vereceğiz. Bu projelere ilişkin hazırlık sürecinde sivil toplum, meslek örgütleri ve ilgili tüm tarafların etkin bir şekilde katılımını sağlayacak mekanizmaları oluşturacağız. Ben yaptım oldu ben istiyorum olsun, büyük projeler böyle yapılmaz arkadaşlar. Toplumsal bir mutabakat arayışı lazım. Biz bunu sağlayacağız. Sürdürülebilir büyümeyi destekleyen, sermaye birikimine katkıda bulunan, sermayenin tabana yayılmasına aracılık eden bir finansal hizmetler sektörü inşa edeceğiz. Kamu bankalarının sektör içinde rekabeti bozmalarını engelleyecek, bu bankaların siyasi baskılarla iş yapmalarının önüne geçeceğiz.

Sermaye piyasasının toplam finansman içindeki payını artırmak amacıyla, şirket sermayelerinin halka açılmasını ve halka açıklık oranını arttırmayı teşvik eden düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Sigortacılık ve bireysel emeklilik sektörlerinin potansiyelinden en üst düzeyde yararlanılmasını sağlayacak adımları atacağız.  Yenilikçi fikir ve buluşların hayata geçirilmesini destekleyen gelişmiş bir girişim sermayeciliği altyapısı oluşturacağız.

Son yıllarda yaşanan güven ve istikrar kaybına bağlı olarak yatırımlar ciddi oranda gerilemiş, bunun sonucunda işsizlik oranları tarihi yüksek seviyelere çıkmıştır.  İşsizlikle mücadelede en etkin yöntem, ekonomide güven ve istikrar ortamını tesis ederek yatırımları ve büyümeyi arttırmaktır. İşsizlikle ilgili yapısal sorunların çözümü ise işgücü piyasası reformları, çok yönlü aktif işgücü politikaları ve mesleki eğitime yeni bir bakış açısı kazandırmaktan geçmektedir. İşgücüne katılımın arttırılması ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması için işgücünün niteliğini sürekli iyileştirecek ve geleceğin işlerine uygun hale getireceğiz.

Kadınların işgücüne daha aktif katılımını sağlamak amacıyla, mahalleler düzeyinde yerel yönetimlerin sorumluluğunda okul sonrası eğitmenli aktivite merkezleri ile kreşler kuracağız.

'YÖK'Ü KALDIRACAĞIZ'

Üniversiteye yerleştirmede yılda bir defa yapılan sınav yerine çoklu sınav imkânı sunacağız. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) misyonunu tamamlamış bir kurum olarak yüksek öğretimin gelişmesinin önünde bir engel haline gelmiştir.

Yükseköğretim Kurulu’nu kaldıracağız. Yüksek öğrenim kurumlarını veriye dayalı, şeffaf ve hesap verebilir bir sistemle denetleyecek, üniversiteler için performans hedefleri belirleyecek ve verdikleri eğitimin kalitesini ölçecek ve akredite edecek kurumsal yapıları ve mekanizmaları oluşturacağız. Bu çalışmalar sonrasında yeterlilik sorunu yaşayan üniversiteleri örnek üniversitelerle eşleştirecek veya gerekirse üniversiteler arasında konsolidasyona gideceğiz. Okul binalarının mimari yapılarını ortak çalışma alanlarını geliştirmek amacıyla gözden geçireceğiz.  Spor ve sanat eğitimi mekanlarını iyileştireceğiz.

'FETÖ'YE TAVİZ VERMEYECEĞİZ'

Başta FETÖ, PKK ve DEAŞ olmak üzere terör örgütleri bir yandan ülkemizin güvenliğini, anayasal düzenini ve bütünlüğünü tehdit ederken, diğer yandan da daha güçlü bir geleceğin kurulmasına engel olan yapılanmalardır. Bu ve benzeri örgütlerle hiçbir taviz vermeden son derece kararlı ve azimli olarak mücadele edeceğiz. Bu mücadelenin hukuk içerisinde, rasyonel bir yöntemle toplumsal dinamikleri dikkate alarak, teröristlerle mücadelenin yanı sıra terörün kaynaklarını kurutmayı da esas alan bir anlayışla, ilgili tüm kurumlar ve uluslararası taraflarla işbirliği içinde yürüteceğiz.

'GÖÇMENLER İÇİN GÖNÜLLÜ DÖNÜŞ KOŞULLARI OLUŞTURACAĞIZ'

Ülkemiz dışında yaşanan ve uluslararası düzensiz göçe sebep olabilecek olayları hassasiyetle takip edeceğiz. Stratejik bir yaklaşımla koruyucu ve önleyici tedbirler alacak, ülkelerine dönmek isteyen sığınmacı ve göçmenler için güvenli ve gönüllü dönüş koşulları oluşturacağız.  Yeni göç dalgaları ve terör potansiyeli oluşturma riskini önlemek amacıyla, sınır güvenliğini arttıracak ve izinsiz girişlerin önüne geçeceğiz.  Kaçak girişler konusunda ilgili mevzuata ve uluslararası yükümlülüklerimize uygun bir şekilde geri gönderme politikalarının aktif uygulanmasını sağlayacağız.

Uluslararası toplum ile iş birliği halinde Suriye’li sığınmacıların can ve mal güvenceleri sağlandıktan sonra, ülkelerine dönebilmeleri konusunda stratejiler belirleyecek, destekleyici çalışmalar yapacak ve çözümler üreteceğiz. 

Dış politikamızın iki temel önceliği bulunacaktır:  Birincisi, Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlamak, bu çerçevede toprak bütünlüğümüzü ve ulusal egemenliğimizi korumaktır. İkincisi ise ekonomik refahımıza ve büyümemize yardımcı olmaktır. Diplomasinin daha güçlü yürütülmesi için ülke içi kutuplaşmanın azaltılması ekonomimizin ve sosyal dokumuzun güçlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’nin ortak değerler ile şekillenen ittifaklarını koruyacağız. Ortak menfaatler üzerinden şekillenen yeni işbirliklerine de açık olacağız.  Birleşmiş Milletler Şartı, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi gibi temel belgelere, TBMM tarafından onaylanmış olan uluslararası sözleşmelere ve oluşturulmasına katkıda bulunmuş olduğumuz normlara titizlikle bağlı kalacağız. Türkiye’yi tüm müttefikleriyle, komşularıyla ve çevresindeki ülkelerle içişlerine karışmama ilkesi temelinde yapıcı ve dengeli diyaloglar kurabilir duruma getireceğiz.

'VİZYONDAN ŞAŞILMASAYDI BUGÜN BAŞARI HİKAYESİ YAZILACAKTI'

Ben ve arkadaşlarım geçmişte de Türkiye’nin en zor dönemlerinde bu ülke için elimizi taşın altına koyduk. Doğru konulmuş bir vizyon ve kararlı adımlar ile kısa sürede ülkemizi nereden nereye getirdiğimizi hep birlikte gördük. O kararlılık sürdürülseydi, o vizyondan şaşılmasaydı, demokrasiden, adaletten, ilke ve prensiplerden dönülmeseydi bugün hâlâ başarı hikayesi yazıyor olacaktık. Ancak, ne yazık ki çıkılan yol ile bugün gidilen yol birbirinden çok çok farklı.