39 Barodan ÇHD cezalarına tepki

ÇHD'li avukatların yargılandığı davada mahkemenin verdiği cezalara 39 Baro Başkanlığı tarafından yapılan ortak açıklamada tepki gösterildi.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi 6’sı tutuklu 20 avukatın yargılandığı davada mahkemenin verdiği cezalara Barolardan tepki geldi.

"Dün, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, 18 meslektaşımız hakkında, 3 yıl dokuz aydan 18 yıl dokuz aya kadar varan hapis cezaları verilmiş, iki meslektaşımız hakkındaki dosya ise tefrik edilmiştir. Soruşturmanın en başından bugüne kadar kamuoyunca yakından izlenen süreç, olağandışı ve olağanüstü hukuk düzenlerinde bile benzerine rastlanmayan bir şekilde gelişmiştir" denilen açıklamada, "Düzenlenen iddianame sonucunda yargılamaya konu eylemlerin birçoğu ile ilgili görülmekte olan derdest bir dava varken, tartışmalı bazı kanıtlar eklenmek suretiyle yeni bir soruşturma başlatılmış, meslektaşlarımız bir yıla yakın tutukluluk süresinden sonra mahkeme önüne çıkabilmişlerdir. Günler süren duruşma sonunda, iddia makamının tutukluluğun devamına ilişkin mütalasına karşın, suçun vasıf ve mahiyetinin değişme olasılığına, AİHM’in uzun tutukluluk sürelerine ilişkin kararlarına ve yargılanan kişilerin avukat olmalarına özel vurgu yapılarak, meslektaşlarımızın tahliyelerine oybirliğiyle karar verilmiş, savcılığın itirazı üzerine, aynı mahkeme heyetince, henüz bir gün bile geçmeden, bu kez, tahliye edilen meslektaşlarımızın bir kısmının yeniden tutuklanmasına ilişkin yakalama kararı verilmiştir. Bu kararın hemen ardından, mahkeme heyeti üyelerinin bir kısmının görev yeri değiştirilmiştir" ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada şöyle denildi:

Görev yerleri değiştirilen mahkeme heyetinin yerine, soruşturma aşamasında verilen tutuklama kararı altında imzası bulunan hakimler atanarak, doğal hakim ilkesi yerle bir edilmiştir. Nitekim, yeni atanan heyet doğal bir heyet olmadığını devam eden durusmalardaki tavrıyla göstermiştir. Şubat - Mart 2019 aylarında yapılan tutukluluğun incelenmesi oturumlarında; sanık müdafilerinin, sanıkların duruşmada hazır edilmelerine yönelik talepleri reddedilmiş, bunun üzerine yapılan reddi hakim talepleri de yerinde görülmeyerek sanık müdafiileri duruşma salonundan çıkarılmış ve “sanki mahkûmiyet hükmü kurulmuşcasına gerekçelendirilerek” sanıkların tutukluluklarının devamına karar verilmiştir. 

Mahkeme heyeti, duruşmalar sırasında birçok kez savunma makamını duruşma salonundan çıkartarak adeta savunmasız yargı yaratma çabası içine girmiştir. İkinci duruşmanın ara kararıyla savunma makamına 18 Mart 2019 tarihli duruşmaya kadar kovuşturmanın genişletilmesi ve tanık beyanlarına karşı beyanda bulunmalarına ilişkin süre verilmiş olmasına karşın bu sürenin bitmesi sanık ve müdafilerinin talepte bulunması beklenmeksizin dosya mütalaa icin savcılığa gönderilmiştir. Görevli savcının mütalaa vermemesi üzerine mahkemece mütalaa talebi yenilenmiş, bu talebin, duruşma savcılığınca yerine getirilmemesi üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca duruşma savcısı değiştirilmek suretiyle, yeni görevlendirilen savcı tarafından mütalaa verilmesi sağlanmıştır. 

18 Mart 2019 tarihinde, henüz duruşma başlar başlamaz, yargılamayı yapan mahkeme heyeti tarafından alelacele oluşturulan ara kararla, ikinci duruşmadan sonra geçen 35 günlük sürede beyanda bulunulmadığı, makul sürede kovuşturmanın genişletilmesi talebinde bulunulmadığı gerekçe gösterilerek; celse arasında dosyanın esas hakkında mütalaa için savcılığa tevdi edildiği, tüm bu sebeplerle de kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddine karar verildiği açıklanmıştır. 

Ancak, yargılama yapan mahkemenin, bir önceki celse kurmuş olduğu ara kararında yer almamasına ve tevsii tahkikat talepleri sunulmamış ve henüz tevsii tahkikat hususunda karar verilmemiş olmasına rağmen, mahkeme heyeti tarafından adeta zorla mütalaa aldığı gerçeği gözlerden kaçmamıştır. 

Özetle, mahkemece, sanık meslektaşlarımız ve müdafileri tarafından, gerek UYAP üzerinden ve gerekse duruşma sırasında kovuşturmanın genişletilmesi talepleri konusunda değerlendirme yapmak bir tarafa, okumaya dahi gerek duymaksızın “makul sürede beyanlarda bulunulmadığı” gerekçesiyle, savunma makamının bütün talepleri reddedilmiştir. 

Mahkeme heyeti adeta kendi hukukunu yaratmış, ceza usul hukukuna, olmayan bir makul süre kavramı hediye etmiştir. 16'sı Baro Başkanı, üçü TBB Yönetim Kurulu üyesi olmak üzere, yüzlerce avukat arasından, her bir sanık için sadece bir avukata 'lütfen' söz verilmiş, dile getirilen ısrarlı talepler yine mahkeme heyeti tarafından reddedilmiştir. 

Duruşmanın ikinci gününde söz verilen sanıklardan Av. Selçuk Kozağaçlı, "Arama tutanağında yer almayan delillere dayalı olarak yargılama yapılmaya çalışıldığını, 20’yi aşkın belgenin sahte olduğunu, sahte belgelerle karar verilemeyeceğini, hakimlerin devletin emrinde ve devlet erki içinde yer aldığını fark ettiğini; ama, bu erkin yargı erki olmadığından emin olduğunu, bu sebeple hakimleri reddettiğini" ifade etmiş, bunun üzerine mahkeme başkanı sanık ve müdafilerini duruşma salonundan çıkararak duruşmaya ertesi güne kadar ara vermiştir. 

Dün de duruşma salonunda sanık ve müdafileri olmaksızın, boş salona mahkumiyet hükümleri açıklanmıştır. Özetle, polis fezlekeleri mahkeme kararı haline getirilerek, meslektaşlarımız hakkında mahkumiyet kararları verilmiştir. Ceza Usul Kanununda yer alan, ceza yargılamalarında geçerli olan sözlü duruşma ve sözlü savunma yok sayılmıştır. Bağımsızmış, tarafsızmış gibi bile davranmayan, yargının görüntüsünü bile katlanılmaz kılan, adil yargılama bir yana, yargılama bile yapılmadan gerçekleştirilen bu hukuk katliamını görünür kılıyoruz. Tarihe geçsin: Bırakınız adil yargılanmayı, bu bir yargılama bile değildir!

Bu nedenle 20.03.2019 tarihinde açıklanmış olan mahkeme ilamı hukuka aykırı tesis edilmiştir. Adil yargılanma hakkı ile ceza usul kanunu ve mevzuat hükümleri mahkeme heyeti tarafından defalarca ihlal edilmiştir. Adalet arayışında olduğumuz bugünlerde meslektaşlarımız hakkında kanunsuz yöntemlerle hüküm kurulduğundan, bu açıklamayı yapma zaruretimiz doğmuştur. Savunma susmayacak, susturulamayacaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. 

Adana Barosu Başkanı Veli Küçük

Ağrı Barosu Başkanı Mehmet Salih Aydın

Amasya Barosu Başkanı Melik Derindere

Ankara Barosu Başkanı R.Erinç Sağkan

Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan

Artvin Barosu Başkanı Ali Uğur Çağal

Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt

Balıkesir Barosu Başkanı Erol Kayabay

Batman Barosu Başkanı Abdülhamit Çakan

Bingöl Barosu Başkanı Hanifi Budancamanak

Bolu Barosu Başkanı Sabri Hendekçi

Burdur Barosu Başkanı Ramazan Gedik

Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun

Çanakkale Barosu Başkanı Bülent Şarlan

Denizli Barosu Başkanı Müjdat İlhan

Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın

Düzce Barosu Başkanı Azade Ay

Eskişehir Barosu Başkanı Mustafa Elagöz

Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı

Giresun Barosu Başkanı Soner Karademir

Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez

Isparta Barosu Başkanı Ünsal Çankaya

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu

İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel

Kırklareli Barosu Başkanı Turgay Hınız

Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Gültekin

Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan

Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz

Muğla Barosu Başkanı Cumhur Uzun

Muş Barosu Başkanı Abdulbaki Çelebi

Ordu Barosu Başkanı Haluk Murat Poyraz

Siirt Barosu Başkanı Nizam Dilek

Şanlıurfa Barosu Başkanı Abdullah Öncel

Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi

Tekirdağ Barosu Başkanı Sedat Tekneci

Trabzon Barosu Başkanı Sibel Suiçmez

Tunceli Barosu Başkanı Kenan Çetin

Van Barosu Başkanı Zülküf Uçar

Yalova Barosu Başkanı Fedayi Doğruyol