2019 yılı LGBT’ler için nasıl geçti? Ayrımcılık ve eşitsizliğin temelinde sömürü var

Komünist LGBT'ler tarafından düzenlenen '2019 yılı LGBT’ler için nasıl geçti?' başlıklı etkinlikte ayrımcılık temelli baskılar yanında, artan işsizlik, pahalılık, yoksullukla kendini gösteren ekonomik krizin emekçi LGBT’ler üzerindeki etkileri değerlendirildi. Komünist LGBT’lerden Ömür ve Can ile konuştuk.

soL - Haber Merkezi

Geçen hafta sonu Komünist LGBT’ler tarafından düzenlenen “2019 yılı LGBT’ler için nasıl geçti?” başlıklı etkinlikte, son yılda LGBT’lerin maruz kaldığı ayrımcılık temelli baskılar yanında, artan işsizlik, pahalılık, yoksullukla kendini gösteren ekonomik krizin emekçi LGBT’ler üzerindeki etkileri değerlendirildi. “Ayrımcılığın ve eşitsizliğin temelinde sömürüyü görmeliyiz” diyen Komünist LGBT’lerden Ömür ve Can ile konuştuk.

2019’da LGBT’ler neler yaşadı?

Can: Türkiye’de LGBT’lerin 2019’da bir önceki yıldan çok da farklı olmayan bir yıl geçirdiklerini söyleyebiliriz. Her yıl olduğu gibi trans cinayetleri, yasaların ve devlet kurumlarının LGBT’ler aleyhine aldığı kararlar, LGBTfobik yasaklar ve bunlar eliyle her gün biraz daha kıskaca alınan LGBT emekçiler olan bizler...

Ömür: LGBT’lerin çeşitli dernek, inisiyatif ve komitelerinin çeşitli illerde hazırladıkları Onur Haftası kapsamındaki etkinlikleri, her yıl olduğu gibi yasaklarla karşı karşıya kaldı. Başta İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Mersin gibi illerde valilikler “milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması, olası şiddet ve terör olaylarının önüne geçebilmek” bahanesi ile dayattıkları ahlak anlayışını gizleme gereksinimi dahi duymaksızın açıklamalar yayınlayarak kolluk kuvvetlerini LGBT hareketini baskılamak için kullandı.

EŞİTLİK YALNIZCA KURTARILMIŞ BÖLGELER İÇİN Mİ?

2019’u belediye seçimleri ve sonrası ile de hatırlayacağız. Kimi belediyelerde LGBT Meclisleri kurularak dernek ve aktivistlerin katılımıyla yerelleşme sağlansa da birçoğunun “kurtarılmış bölge” durumunda olan semtleri kapsayan belediyeler olması, emekçi LGBT’lerin ghettolarından ne kadar kurtulabildikleri sorusunu da beraberinde getirdi.

Can: Trans cinayetleri ise sürmeye devam etti. Hande Şeker’in davası mahkeme tarafından kapalılık kararı ile sürdürülüyor. Metris cezaevinde tutuklu bir başka trans kadın ise, cinsiyet geçiş ameliyatının hakkının engellenmesi yüzünden ölüm orucuna başlamış, ancak bir türlü sonuç alamayan tutuklu kendisine fiziksel zarar verirken intiharın eşiğine geldiğini söyledi. İçişleri Bakanı Soylu başta olmak üzere iktidar tarafından LGBT karşıtlığı bir hükümet politikası olarak dile getirildi. Tabii gerici yandaş gazeteler ve Diyanet de geri kalmadılar, LGBT’leri hedef alan yobaz açıklamalar yapma görevlerini yerine getirdiler. 

2019’a tüm ülkede ekonomik kriz damga vurdu...

Ömür: Evet, ve krizin etkileri LGBT emekçileri daha da çok vurdu. LGBT bireylerin kimlikleri nedeniyle iş bulamamaktan, işyerlerinde kimliklerini gizlemek zorunda kalmaya, kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kalma, işten kovulmaya kadar birçok zorlukla baş etmek zorunda kaldıklarını biliyoruz. İşe alınsalar bile kimliklerini açıkladıklarında istifaya zorlandıklarını… İnformel çalışma, kurumsal olmayan, küçük ölçekli yerlerde çalışma, işçi sağlığı açısından birçok dezavantaj LGBT’lerin istihdamı ile ilgili sorunlar arasında. Hem kendi çevremizden, hem basından, bu yıl çok sayıda LGBT’nin iş yerinde mobbing’e maruz kaldığını, ya da çıkarıldığını, yoksulluğa mahkum edildiğini duyduk, gördük. Az önce söylediğimiz gerici baskıların artmasının da krizle doğrudan ilişkisi var.

KAPİTALİZMİN OLDUĞU HER YERDE AYRIMCILIK  VAR

Can: Bunu sadece Türkiye’de görmüyoruz aslında. Kapitalizmin çıkışsız olduğu birçok ülkedeki durum da benzer. Gericiliğin dozu arttıkça, ayrımcılık, ırkçılık, dincilik de yayılıyor. LGBT'ler için bunun yansıması daha çok saldırı, daha çok şiddet demek. Üstelik bu yalnızca örneğin faşist bir liderin iktidarda olduğu Brezilya'da yaşanmıyor. Dünya emperyalizminin merkez ülkesi, güya özgürlükler ülkesi ABD'de, Meksika'da, İngiltere'de ya da Türkiye'de... "Avrupa değerleri" diye bir şey ortaya atan emperyalist birlik AB'nin üyesi Polonya'da "LGBT'siz alan"lar telaffuz edilebildi. Hepsinde çeşitli düzeylerde ayrımcılık, baskı, zorbalık yaşandı. Tabi translar bu saldırılara en çok maruz kalan kesimi oluşturuyor.

Komünist LGBT’ler 2019’u nasıl geçirdi?

Ömür: LGBT’ler dahil olmak üzere kimlik bazlı hak taleplerinin hepsine eşit yurttaşlık temelinde yaklaşan ve sınıf siyaseti yapan bir partinin çalışması olmamız, haliyle LGBT olmayanları da bu mücadelenin bir parçası kılmamızı beraberinde getiriyor. Bu anlamda 2019 yılında gerçekleştirdiğimiz etkinliklerimizi yalnızca LGBT’lere değil, bu alanda mücadele etmek isteyen ve eşit yurttaşlığın bir hak olduğu bilincinde olan herkesi kapsayacak şekilde gerçekleştirdik.

LGBT OLMAYANLAR DA EŞİT YURTTAŞLIĞI SAVUNMALI

Can: Bunlardan birini anlatmak isterim. Emekçi mahallelerinden birinde açmış olduğumuz Yayla Semt Evi’nde, cinsiyet geçiş sürecinde olan bir genç kızın hislerini ve yaşamını anlatan Girl filmini izledik ve sonrasında bir söyleşi yaptık. Bu etkinliğin bizim açımızdan iki boyutu vardı:

Birincisi emekçi mahallelerinde LGBT farkındalığı yaratmaya yönelik ve dolayısıyla yalnızca LGBT’ler için olmayan bir etkinlikti ve hatta katılımın çoğunluğu LGBT olmayan bireylerdendi. Hem bilinçlendirici hem de ilgi çekici bir etkinlik olması açısından önemliydi bizim için. Etkinlik sonrasında dostlarımızın, yoldaşlarımızın “Bizler LGBT’lerin haklarını savunmamız gerekirken, daha bilmediğimiz çok fazla konu olduğunu gördük, buna devam edelim” talebini dile getirmesini önemsiyoruz. 

Ömür: Şimdiye kadar birçok emekçi LGBT’nin kendilerini yalnızca ghettolarda olduğu gibi var edebildikleri, aksi durumda ise kapalı kapılar ardına gizlendikleri gerçeğine inat, yaptığımız mücadele tarzının getirdiği aydınlanmacı birikimle LGBT’ler ve herkes için eşit yurttaşlık bayrağını onların yaşam alanlarına sokmuş olduk. Bu anlamda yaptığımız iş çok değerliydi. Bugün bunu komünistler dışında yapabilecek ve bu iradenin arkasında durabilecek başka bir öznenin var olduğunu sanmıyorum. Bu açıdan işçi sınıfının öncü partisi olma iddiamızla da örtüştüğünün altını çizmek isterim. Bu örnek haricinde de üniversitelerde, Boysan’ın Evi’nde, Baro’larla işbirliği içinde gerçekleştirdiğimiz etkinliklerle de eşitlik ve aydınlanma mücadelesini yaymaya çalıştık.

Peki 2020 nasıl geçecek?

Can: 2020 bizim kazandığımız bir yıl olmalı. Elbette bir anda tüm eşitsizliklerin son bulduğu, ayrımcılığın ve sömürünün son bulduğu bir yaşamı öngörmüyoruz. Ancak nihai hedefimiz bu. Bu hedef için ciddi bir enerji toplayabildiğimiz bir yıl geçirmek istiyoruz.

LGBT’LER BU DÜZENE SIĞMAZ

Ömür: LGBT’ler olarak uğradığımız ayrımcılığın ve eşitsizliğin temelinde yatan sömürüyü net bir şekilde görmemiz ve bu sömürü düzenini yıkmak için emekçi karakterimizi fark etmemiz, kimliğimize olduğu gibi bir o kadar da sınıfımıza, işçi sınıfına sahip çıkmamız gerekiyor. LGBT’ler bu düzene sığmaz, emekçi LGBT’lerin haklarının garantörü yalnızca eşitlik ve özgürlük üzerine kurulu bir düzendir, adlı adınca sosyalizmdir. Bugün LGBT’ler olarak sosyalizm hedefine yaklaştığımız sürece eşitlik de özgürlük de bizler için kalıcı bir hak olarak görünmektedir. Aksi halde her türlü kazanım geçici ve göstermeliktir.

Can: Bizleri yalnızca yatak odası fantezisi, kapalı kapılar ardında sosyalleşmeler, ghettolarda yaşam alanlarına sıkışan tipler olarak göstermeye kalkan bu anlayışı da, bu düzeni de elimizin tersiyle itmeliyiz. Biz bundan fazlasını talep etmeliyiz. 2020’de eşit yurttaşlığı daha gür ve yüksek sesle, onurla dillendirmeliyiz ki talep edelim. Talep edelim ki bu düzeni kurmak için mücadele edelim. Eşitlik ve özgürlük sosyalizmde...