Türkiye'nin 'ucuz et' hamlesi: Brezilya'dan dışkı ve idrar içinde 25 bin hayvan geliyor!

Türkiye'nin 'ucuz et' operasyonu, bir insanlık ayıbına neden oluyor... Gazeteci ve hayvan hakları aktivisti Zülal Kalkandelen, 'Brezilya'dan yola çıkan gemide 25 bin canlı hayvan taşınıyor. O hayvanlar kapalı bir ortamda kendi dışkı ve idrarlarına bulanıyor. Sağlıksız ortamda geldikleri için ölen hayvanlar kurulan düzeneklerle rendelenerek okyanusa bırakılıyor. O gemi 21…

Türkiye'nin "ucuz et" operasyonu, bir insanlık ayıbına neden oluyor. Brezilya'dan yola çıkan ve 25 bin canlı hayvanı taşıyan gemide, hayvanlar kendi dışkı ve idrarlarına bulanmış şekilde yolculuk ediyor. Sağlıksız ortamda geldikleri için çeşitli hastalıklara kapılıp ölen hayvanlar, kurulan düzeneklerle rendelenerek okyanusa bırakılıyor.

O gemi 21 Şubat'ta Mersin Limanı'na demir atacak. 

Bir süredir konuyu kamuoyunun gündemine taşıyan gazeteci ve hayvan hakları aktivisti Zülal Kalkandelen, kaleme aldığı yazılarla ve sosyal medya paylaşımlarıyla olaya dikkat çekmeye çalışıyor. 

Kalkandelen, Dağ Medya'da yayımladığı "Ölüm Gemileri" başlıklı yazıda, Brezilya'dan yola çıkan gemileri anlattı. 

İŞTE BREZİLYA'DAN GELEN GEMİDEKİ KOŞULLAR

"Ucuz et" politikasının 21. yüzyılda hayvan köleliğinin en vahşi uygulamalarından biri olduğuna dikkat çeken Kalkandelen'in yazısından satır başları şöyle: 

  • 21. yüzyılın gerçek köle pazarı neresi derseniz ölüm gemileri derim.
  • Bir kıtadan diğer bir kıtaya kesilmek için gönderilen hayvanlara yaşatılan işkence, yüzyıllar önce insanların alınıp satıldığı kölelik dönemini hatırlatıyor. Bu ölüm gemilerinden birisi, siz bu yazıyı okurken Türkiye’ye doğru geliyor.
  • Beto Mansur, Brezilya Kongre üyesi, tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor, büyükbaş hayvan yetiştiriyor ve çiftliklerinde işçileri köle gibi çalıştırmakla suçlanıyor.
  • Blario Maggi, Brezilya Tarım Bakanı, Brezilya’daki ikinci en zengin politikacı, çiftçilik ve hayvancılık yapıyor, 2005 yılında Mato Grosso eyaletinin valisiyken Amazon ormanlarının tahribine katkılarından dolayı Greenpeace (Yeşil Barış) örgütü tarafından verilen ilk Altın Testere Ödülü’ne değer görüldü.
  • Michel Temer, Brezilya Cumhurbaşkanı, geçen yıl ülkesini sarsan yolsuzluk skandalı ile ilişkili bir sanığa rüşvet vermek ve Türkiye’ye gelen NADA gemisinin kalktığı Santos Limanı’ndan rüşvet almakla suçlanıyor.
  • Minerva Foods, Türkiye’ye 25 bin büyükbaş hayvanı satan şirket. Bu hayvanların bulunduğu NADA gemisi denize açılmadan önce hayvan zulmü ve çevreye verdiği zararlardan dolayı toplam 1.075.000 Amerikan doları para cezası aldı. Ayrıca hükümet adına soruşturma yürüten görevlilere rüşvet vermekle suçlanıyor.
  • Türkiye hükümeti, “ucuz et” politikası ile canlı hayvan ticaretini hızlandıran hükümet. 
  • Mehmet Yıldız, Minerva Foods ile yapılan ticaretin sorumluluğunu yüklenen Mersin merkezli gemi acentası Yıldız Shipping’in Yönetim Kurulu Başkanı. 1994‘ten beri Ortadoğu ülkelerine, Suudi Arabistan’a canlı canlı hayvan ihracatı yapıyor, Güney Amerika  ve Avrupa’dan büyükbaş canlı hayvan ithalatı gerçekleştiriyor. Kendisiyle yaptığım konuşmada, 21 Şubat’ta Mersin’e gelecek NADA gemisinin acentalık işlerini üstlendiklerini, hayvanların tırlara yüklenip farklı alıcılara ulaştırılacağını söyledi.
  • Siyasetçiler ile şirketlerin arasında bu unsurlar arasında kurgulanan canlı hayvan ticaretinin nasıl bir zulüm olduğunu ortaya sermek için en başa gidelim. Brezilya’nın Türkiye’ye sattığı hayvanların tırlara yüklenmesi sırasında VEDDAS (Etik Veganizm Hayvan Hakları Koruma Derneği) aktivistleri, araçların önüne yatarak bunu engellemeye çalışmış. Hayvanlara yaşatılan eziyeti ortaya sermek için Çevre Bakanlığı ve polise yaptıkları şikayet nedeniyle tırlar Santos Limanı’na vardığında içlerinde inceleme yapılmış. 4 gün boyunca üstü açık kamyonlarda, her türlü zorlu hava koşuluna maruz kalıp, kendi dışkılarına bulanarak 500 kilometreden fazla seyahat eden hayvanlara yapılan zulüm nedeniyle Minerva’ya 460 bin dolar ceza kesilmiş.
  • Ceza ödendikten sonra Minerva Foods’un Türkiye’ye sattığı hayvanlar, Panama bandıralı NADA 1 Ocak’ta Brezilya’nın Santos Limanı’nda demirledikten sonra gemiye bindirilmeye başlanmış. Bunun üzerine Fórum Nacional de Proteção e Defesa Animal (Ulusal Hayvanları Koruma ve Savunma Forumu) adlı hayvan hakları derneğinin çabasıyla şirkete dava açılmış, gemiye teknik bir ekip sokularak hayvanların içinde bulunduğu koşullarda dehşet verici bir eziyete maruz kaldığı tespit edilmiş.
  • Veteriner ve biyoloğun da aralarında yer aldığı teknik soruşturma ekibi, daracık mekanlara sıkıştırılıp üst üste yığılan hayvanların kesif kokulu, aşırı sıcak bir ortamda, dışkı ve idrara batmış bir halde, su ve yiyecekten yoksun bırakılarak tutulduklarını ve bunun kabul edilemeyeceğini raporlamış.
  • Hayvan hakları aktivistleri bu raporla mahkemeye başvurunca, yargıç Djalma Moreira Gomes, hayvanlara kabul edilemeyecek koşullar altında uzun bir yolculuk yaptırıldığını belirterek, Brezilya bu koşulları düzeltinceye ve Türkiye de Brezilya yasalarına uygun kesim şartlarını yerine getirinceye kadar canlı hayvan ticaretini durdurmuş ve geminin derhal boşaltılması kararını vererek limandan ayrılmasını yasaklamış.
  • Bu süreç sürerken gemiden kente dayanılamayacak bir dışkı kokusunun yayıldığını anlatıyor Brezilyalılar. Söylediklerine göre gemideki hayvanlar daha fazla dışkılamasın diye son iki gün aç ve susuz bırakılmış ve bu durum kentte protestolara neden olmuş. Bu aşamada Minerva’ya Santos’un doğasına verdiği zarar nedeniyle 615 bin dolar daha ceza kesilmiş. Gemiden yayılan kokunun yanı sıra, etrafa saçılan dışkıların kentin su kanallarını da kirlettiği saptanmış.
  • Mahkemenin gemiyi durdurma kararı, Brezilya’nın canlı hayvan ticaretinin yasaklanması için çalışan hayvan hakları aktivistleri açısından önemli bir adımken, bu durum bir gün içinde değişti. 5 Şubat’ta uluslararası örgütlerin sevinçle duyurduğu durdurma kararını ben de sosyal medyada paylaşmıştım ama çok kısa bir süre sonra Brezilyalı aktivistlerden öfke dolu protesto mesajları yağmaya başladı. Çünkü aynı gün Beto Mansur’un önderliğindeki toprak sahipleri, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Blairo Maggi ve Cumhurbaşkanı Michel Temer’in Sao Paulo federal yargıcına siyasi baskı yapıp, geminin, o ana kadar yüklenmiş olan 25 bin hayvan ile birlikte limandan ayrılması kararını aldırmış. Politikacılar bir kez daha sadece kazanacakları parayı ve ticareti düşündüklerinden yasaları da siyasi manevra ile bir günde değiştirmiş. Siyaset ve ticaret bir kez daha el ele vererek hukuku ezmiş!
  • NADA’daki hayvanların içinde bulunduğu dehşet verici koşullar, 21. yüzyılda insan türü için tarifsiz bir utanç. On binlerce hayvan gemilere doldurulup haftalarca süren yolculuklarla kesime yollanırken, bazıları bu zulme dayanamayıp yolda ölüyor. Gemilerde kurulan bir sistemle cesetler öğütülürken okyanus açıklarında bırakılıyor. Geride kalanların pislik içinde dehşet verici bir eziyet çektiği o gemilerde hiçbir canlının sağlam kalabilmesi olanaklı değil. Canlı hayvan ticareti, köleleştirilen hayvanlar için ek bir zulüm, kamu sağlığı ve doğa için de çok ciddi bir tehdittir.
  • Kendilerini kamyonların önüne atıp canları pahasına hayvanların yaşam hakkını korumaya çalışan aktivistlerin yaşadığı derin hayal kırıklığını yüreğimin en derinlerinde hissediyorum. Birileri “ucuz et” politikası ile siyaset yaparken, birileri de para kazanıyor!  Politikacılar dışında herkesin zarar gördüğü bu ilkel ticaret, tüm dünyada derhal sona erdirilmelidir. Belki medya yazmadığı için duymadınız ama bugünlerde aktivistler Sao Paulo’da Türkiye Konsolosluğu’nun önünde canlı hayvan ticaretinin yasaklanması için protesto gösterileri yapıyor.
  • NADA gemisindeki canlılar, insan gibi duyguları olan canlılardır. Bu yazıyı okuyanlardan bir isteğim var. 21 Şubat’ta Mersin’de olması planlanan gemideki hayvanların içler acısı durumunu gösteren fotoğraflara bakıp videoları izleyin ve kendinize şu iki soruyu sorun: Ben ölüm gemilerindeki bu korkunç zulmü destekleyen bir insan olmak istiyor muyum? 21. yüzyılda insan olmak, bu kadar aşağı bir seviyeye inmek midir?