Türkiye Barış Komitesi yola çıktı

Anti-emperyalist karakterli ve sınıf mücadelesi eksenli barış mücadelesi yola devam ediyor.

Aydemir Güler

Barış mücadelesi adını kullanan akımların sayısı kuşkusuz birden fazladır. Marksistler barışı yalnızca bir “savaşsızlık durumu” olarak kavrayamazlar. Savaş ve barış, ulusal ve uluslararası alanda sınıf mücadelesinin belirlediği bir ortamda siyasetin farklı fazlarıdır. Marksistler savaşları haklı ve haksız diye ayırır ve sömürünün her türlüsüne karşı verilen savaşları tereddütsüz olumlar. Hatta bu mücadeleler hakiki barışın mümkün olacağı bir dünyanın inşası anlamına gelir. Yine barışın her türlüsünü olumlamak mümkün değildir. Köleliği, bağımlılığı kurumsallaştıracak olan bir barış hem koskoca bir yalandır, hem de savaşın geri gelmesi için yeterli bütün nedenleri yapısında barındırır. Savaşa karşı mücadele, ancak onun nedenlerini ortadan kaldırmayı amaçladığı ölçüde sonuç alıcı ve tutarlı olabilir. 1949’dan bu yana Dünya Barış Konseyi’nde bir araya gelen uluslararası barış hareketini ayırt eden yaklaşım da bu hareketin kendisini anti-emperyalist mücadelenin parçası olarak ve sınıflar mücadelesinde emekçilerin safında tanımlamasıdır. Bu akımın uluslararası komünist hareketin ön ayak olmasıyla doğması da rastlantı değildir.

Geçtiğimiz ay hakkında kapatma kararı verilen Barış Derneği de buydu. 1950 Türk Barışseverler Cemiyeti ve 1977 Türkiye Barış Komiteleri Derneği’nin ardından 2003’de kurulan Barış Derneği bu geleneğin sürdürücüsü oldu. NATO’ya ve Türkiye’nin NATO üyeliğine, ülkemizdeki emperyalist üslere ve her tür bağımlılık ilişkisine, ülkemizde yabancı askeri varlığa, silahsızlanmaya ve nükleer savaş tehdidine, Türkiye’nin yurtdışında şu veya bu sıfatla asker bulundurmasına, genel olarak emperyalist savaşlara, özel olarak ülkemizin dahil edildiği çatışma süreçlerine karşı Barış Derneği ilkeli ve etkili bir mücadele yürüttü. Bu mücadele uluslararası alandaki yankısını Dünya Barış Konseyi ile sürdürülen çalışmalar aracılığıyla buldu. Konseyin bir dizi Avrupa ve Ortadoğu bölge toplantısı Türkiye’de gerçekleştirildi. Barış Derneği kardeş örgütlerin destek ve katılımlarıyla özellikle Suriye’deki savaşa karşı etkinlikler gerçekleştirdi, raporlar yayınladı. 2008 yılında Karakas’ta toplanan Dünya Asamblesinde ilk kez Konseyin Yürütme Kurulu üyeliğine seçilen Barış Derneği 2012 Katmandu ve 2016 Sao Luis Asamblelerinde aynı göreve yeniden seçildi. Dernek Türkiye’de hukuksuz ve hükümsüz bir OHAL kararnamesiyle kapanmış ilan edilirken, Birleşmiş Milletler nezdinde tanınan bir kuruluş olan Dünya Barış Konseyi’nin Yürütme Kurulu üyesi!

Barış Derneği’nin hukuki varlığına yönelik saldırıya karşı bir hukuk savaşı başlatılmak üzere. Saldırı uluslararası alanda büyük tepki gördü, çok sayıda dayanışma mesajının dışında konu ulusal parlamentolara taşındı. Önümüzdeki aylarda uluslararası bir heyetin barış hareketiyle dayanışma amacıyla Türkiye’yi ziyaret etmesi gerek Sao Luis Asamblesinde, gerekse Selanik’teki Üçlü Toplantıda heyecanla karşılanan bir öneri oldu.

Öte yandan yukarıda tarif edilen barış mücadelesinin adressiz ve sahipsiz kalması, bir kararnameyle son bulması saçmadır ve asla düşünülemez. Tersine bu gelenek emperyalist savaşın kapıya dayandığı günümüz koşullarında güçlenerek sürdürülmeli, yükseltilmelidir. Türkiye’de savaş suçlularının yakası bırakılmamalıdır.

Türkiye Barış Komitesi bu doğrultuda geleneği sürdürmek üzere yola çıkmış bulunuyor.