TKP'den açıklama: Ses ver Türkiye! Nuriye Gülmen'e, Semih Özakça'ya, haklarına sahip çık

KHK ile ihraç edilen ve 65 gündür açlık grevinde olan Semih Özakça ve Nuriye Gülmen'in eylem alanı bu sabah polis saldırısına uğramıştı. TKP'den konuyla ilgili yapılan açıklamada, "Ses ver Türkiye! Nuriye Gülmen'e, Semih Özakça'ya, haklarına sahip çık" denildi.

Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi, açlık grevi eyleminin 65. gününe giren Semih Özakça ve Nuriye Gülmen'in direniş alanına yapılan polis saldırısı sonrası bir açıklama yaptı.

"Ses ver Türkiye! Nuriye Gülmen'e, Semih Özakça'ya, haklarına sahip çık" başlıklı açıklamada, "Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın şahsında haksız hukuksuz şekilde işinden edilen tüm eğitim emekçilerinin yanındayız. Halkımızı bu haklı direnişe sahip çıkmaya çağırıyoruz. İktidarı uyarıyoruz: bu iki aydınlık insanın başına gelebilecek her türlü kötü durumdan sorumlusunuz. Bu yanlıştan bir an önce dönün" ifadeleri kullanıldı.

TKP'nin konuyla ilgili açıklaması şöyle:

Ses ver Türkiye! Nuriye Gülmen'e, Semih Özakça'ya, haklarına sahip çık

Ankara sokakları bir kez daha, işi, ekmeği elinden alınanlarla, onlara kasteden hükümet arasındaki mücadeleye sahne oluyor.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça iki aydan fazla zamandır Ankara’nın göbeğinde açlık grevi yapıyorlar. Hak, hukuk tanımayan Kanun hükmünde kararnamelerden (KHK) birisi ile işleri elinden alınan iki eğitimci, haklarını almak için, aç kalmamak için açlık grevindeler.

KHK ile işten çıkarma, Hükümet’in eski ortağı cemaate karşı mücadele etmesine bağlanıyor.

Oysa KHK kurbanlarının cemaatçi oldukları da, amacın cemaatle mücadele olduğu da yalan.

Hiçbir adli, hukuki işlem yapılmadan, hiçbir yargı kararı olmadan insanlar cemaatçi ilan ediliyor ve itiraz hakları da bulunmuyor. Hükümet kararıyla kanun yapılıyor, bu kanun kanunlara uymak zorunda olmuyor, Anayasa’ya da uyması gerekmiyor. Üstelik bu kanunla ortaya çıkan uygulamalara itiraz edilemiyor, mahkemeye götürülemiyor: OHAL!

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça haksızlığın da hak için mücadelenin de simgesi şu anda.

Cemaatle hiçbir ilgisi olmayan, olması mümkün olmayan iki eğitimci, cemaatle yıllarca ortak olmuş hükümetin kararnamesi ile işlerinden atıldı.

Açlık grevindeler.

Ulusun iradesini temsil ettiği iddia edilen Meclis’in hemen yanı başında ölüme yatarak haklarını arıyorlar.

Binali Yıldırım, kendisine açlık greviyle ilgili bilgi verilince “nerede, cezaevinde mi yapılıyor grev” diye soruyor. Başbakan başkentin ortasında hakkını arayanları duyamıyor ya da duymazdan geliyor.

Ama biz halkla dalga geçenlerin, insan emeğini hor görenlerin sonunun pek parlak olmadığını biliyoruz.

Emeğine sahip çıkan iki onurlu insan hayatlarını ortaya koydu. Direnişlerini yaygınlaştırmaya, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Seslerine her gün yenileri katılıyor. İşine, ekmeğine, alınterine sahip çıkanların haklı mücadelesinin karşısında polis zoruyla durabilirler mi? Böyle zannediyorlarsa çok yanılıyorlar.

Türkiye Komünist Partisi grevi yasaklanan metal işçilerinin yanındaydı.

İnşaatlarda öldürülen inşaat işçilerinin yanındaydık.

McDonalds önünde kaynar suyla yaralanan küçük emekçi çocuğunun yanındaydık.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın şahsında haksız hukuksuz şekilde işinden edilen tüm eğitim emekçilerinin yanındayız.

Halkımızı bu haklı direnişe sahip çıkmaya çağırıyoruz.

İktidarı uyarıyoruz: bu iki aydınlık insanın başına gelebilecek her türlü kötü durumdan sorumlusunuz. Bu yanlıştan bir an önce dönün.

OHAL derhal bitirilmelidir.

OHAL dönemi KHK’ları iptal edilmelidir.

OHAL hukuksuzluğu ile hakları elinden alınanların hakları derhal geri verilmelidir. Bunun için herhangi bir ek adli işlem beklenmemelidir.

Devletin her kademesine çöreklenmiş cemaat yapılanmasına karşı gerçek ve hukuki adımlar atılmalıdır. Hükümetin dokunamadığı cemaat artıklarına göz yumulurken, keyfi biçimde yüzbinlerce insanın hedef alınmasına son verilmelidir