TKP önderlerinden Celalettin Kesim Berlin'de anıldı

TKP önderlerinden Celalettin Kesim, katledilişinin 37. yılında Berlin'de anıldı.

soL - Almanya

TKP önderlerinden Celalettin Kesim, katledilişinin 37. yılında Berlin'de yoldaşları ve dostlarıyla birlikte anıldı.

Alman Komünist Partisi ve Türkiye Komünist Partisi Berlin Örgütü'nün çağrısıyla yapılan anmada Kesim'in katledilmesinin de nedeni olan yaşamı boyunca verdiği sosyalizm mücadelesi ve komünist kimliğinin,  bugün kızıl bayrağın taşıyıcılığını sürdüren Türkiye Komünist Partisi saflarında yaşamaya devam ettiğinin altı çizildi.

TKP Almanya Örgütü adına selamla konuşması yapan Murat Alp, Celalettin Kesim'in 37 yıl önce bu meydanda Türkiye MİT'inin desteği ile Türkiyeli dinci faşistler tarafından saldırıya uğradığını, Alman polisinin olayı görmesine rağmen müdahale etmediğini, Celalettin'i kendi kucaklarında taşımak zorunda kaldıklarını aktardı.

Almanya'nın bugünün Türkiyesi'ndeki dinci gerici iktidarla arasındaki anlaşmazlıkların yanıltıcı olduğunu, söz konusu anti-komünist mücadele olduğunda sınıf kardeşliklerini hatırladıkları söyleyen Alp, Kesim boşuna ölmedi onun mücadelesini iki ülkenin işçi ve aydınları aynı safta mücadele ederek yaşatıyor, dedi. Ardından DKP sözcüsü Alman Devleti'nin Kesim'in katlinin karanlıkta kalmasında baş sorumlu olduğunu ve bunu aydınlatmak için mücadele ettiklerini dile getirdi.

Geleneksel olarak her yıl Berlin'de düzenlenen Rosa Luxemburg Konferansı ve Luxemburg, Liebknecht ve Lenin anma yürüyüşünde her yıl olduğu gibi bu yıl da üç komünist parti, DKP, YKP ve TKP'nin birlikte yürümesi için çağrıda bulunuldu. Ardından anıtın önünden, Celalettin Kesim'in anısına geleneksel olarak her yıl yapılan çorba ikramının yapıldığı salona yürüyüşe geçildi.

TKP Almanya örgütü tarafından yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar, 5 Ocak 1980 tarihinde Berlin’de faşist ve gerici bir güruh tarafından gerçekleştirilen haince bir saldırıyla katledilen öğretmen, sendikacı ve TKP militanı Celalettin Kesim’in 38. ölüm yıldönümü için bir kez daha bir araya geldik.

Otuz yedi yıllık kısa yaşamına çok şey sığdırdı. Eğitim emekçisi bir komünist olarak, aynı zamanda bizlere çok fazla şey öğretti. En önemlisi, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin devrim ve sosyalizm mücadelesinden bağımsız olamayacağını aklımıza ve yüreğimize kazıdı.

Başta Sovyetler Birliği olmak üzere reel sosyalizmin insanlığa sunduğu her türlü kazanıma dönük gerici kuşatmanın ve alçakça saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde sosyalizm cephesinin daha da güçlenmesi için en ön safta tereddütsüz yerini aldı.

Türkiyeli bir ilerici olarak, gericiliğin her türlüsüyle uzlaş- maz mücadelenin aynı zamanda enternasyonalizmin de gereği olduğunun bilincinde bir komünistti. Tam da bu yüzden katledilmesinden bir hafta önce, Afganistan’da emperyalizmin desteğiyle palazlanan dinci gericilik karşısında devrimci, ilerici güçlerle dayanışma için bildiri dağıtmıştı. Bildiri dağıtımına saldırmaya cesaret edemeyen gerici güruh bir hafta sonra Türkiyeli devrimcileri hedef aldı.

Celalettin yoldaş, 5 Ocak tarihinde Türkiye’de ordunun verdiği ültimatom sebebiyle yine sokaktaydı. 12 Eylül tarihinde gerçekleşen faşist askeri darbeden tam 9 ay önce verilen askeri muhtırayı protesto edip, yurtsever ilerici güçleri NATO ve ABD’nin planlarını bozmaya çağıran bildiriyi dağıtırken katledildi. Yaşanan bu cinayet, Avrupa‘da Türkiye kökenli emekçiler arasında kitleselleşen komünist hareketi yıldırmaya yönelik örgütlü bir operasyondu. Kontrgerilla tarafından örgütlenen cinayet, emperyalist Alman devleti tarafından karanlıkta bırakıldı.

Başını ABD emperyalizminin çektiği uluslararası gericilik, işçi sınıfının kazanımlarına ve reel sosyalizme karşı saldırılarını artırıyordu. Şili‘deki faşist darbe, Thatcher‘ın neoliberalizmi ve Sovyetler Birliğine karşı örgütlenen islamcı Yeşil Kuşak Projesi - hepsinin hedefinde insanlığın sosyalizm için mücadelesi vardı.

Reel sosyalizmin çözülüşünün ardından halen içinden geçmekte olduğumuz bu dönemde, Celalettin Kesim’in yaşamı pahasına sürdürdüğü kavga önemini ve güncelliğini koruyor. Bu kavga, emek sömürüsüne dayalı kölelik düzeniyle hesaplaşmaksızın gericilikle mücadelenin olanaksızlığını gösteriyor.

Bu kavga, gericiliğe karşı aydınlanma mücadelesinin ikirciksiz asıl sahiplerinin komünistler olduğunu gösteriyor. Bu kavga, gerçek enternasyonal dayanışmanın yolunun sınıf mücadelesi ve aydınlanma mücadelesinde ısrardan geçtiğini gösteriyor.

Celalettin Kesim’i de, yaşamından çıkardığımız dersleri de unutmayacağız. Kavgasını, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurana dek sürdürme kararlılığıyla, anısı ve mücadelesi önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.

Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm!

Yaşasın uluslararası dayanışma!

Yaşasın Türkiye Komünist Partisi!

Türkiye Komünist Partisi Almanya Örgütü