Tarlaya apartman dikersek çocuklarımız aç kalacak!

Her yıl 5 Aralık’ta kutlanan ‘Dünya Toprak Günü’ dolayısıyla bir açıklama yapan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, başta toprak olmak üzere doğal kaynakların bilinçsizce kullanımı sonucunda ortaya çıkan kayıpların ürkütücü boyutlara ulaştığına dikkati çekti.

Yusuf Yavuz

Sınırlı ve sonlu olan toprak kaynaklarındaki kayıplara karşı zamanında önlem alınmamasının Türkiye’ye pahalıya mal olacağının altını çizen Bayraktar,  “verimli tarım arazilerini yapılaşmaya açarsak, gelecek nesilleri bu topraklar besleyemez hale gelir” dedi.

‘TOPRAKLAR YAPILAŞMAYA AÇILIRSA GELECEK NESİLLERİ BESLEYEMEZ’
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında, toprağın canlıların yaşamsal ihtiyaçları için gerekli besin maddelerini temin ettikleri barındıkları ortam olduğunu belirtti. İnsanların yiyecek, giyecek, yakacak ve barınma gereksinimlerini karşılamak için doğrudan ya da dolaylı olarak toprağa bağımlı olduklarını vurgulayan Bayraktar, “Atalarımızın bize bıraktığı mirası iyi kullanamadık. Onlar, yerleşim yerlerini verimsiz yamaçlara kurmuşlar. Verimli arazileri de tarım için kullanmışlar. Bizden daha bilinçli ve akıllı hareket eden atalarımızdan kalan güzel mirası, hor kullanarak heba ettik. Verimli tarım arazilerini yapılaşmaya açarsak, gelecek nesilleri bu topraklar besleyemez hale gelir” dedi.

‘ATALARIMIZ BİZDEN DAHA BİLİNÇLİ VE AKILLI HAREKET ETTİ’
Dünya nüfusunun artması, sanayileşme ve kentleşmeyle birlikte toprak ve su kaynaklarının kullanımın olağanüstü arttığına dikkati çeken Bayraktar, başta toprak olmak üzere doğal kaynakların bilinçsizce kullanımı ve bunun sonucunda meydana gelen kayıpların ürkütücü boyutlara ulaştığının altını çizdiği açıklamasında, “Bu olumsuzluklardan soyutlanamayan ülkemizde de toprak-su varlığındaki kullanma durumu ve buna bağlı olarak çıkan olumsuzluklar, yıllar itibariyle artma trendine girmiştir. Sınırlı ve sonlu olan toprak kaynaklarındaki kayıplar ve bu kayıplara karşı zamanında önlem alınmaması ülkemize pahalıya mal olacaktır. Bizden daha bilinçli ve akıllı hareket eden atalarımızdan kalan güzel mirası hor kullanarak heba ettik. Geçmişte orman ve mera arazilerin tarıma açılması, meraları daraltmış, aşırı otlatmaya yol açmış, ot verimi ve kalitesini düşürmüştür” diye konuştu.

‘KARAYOLLARI TARIM TOPRAKLARINI HAKSIZ İŞGAL EDİYOR’
Ülkemiz topraklarının en önemli sorunlarının, tarımsal arazilerimizin amaç dışı ve yanlış arazi kullanımından kaynaklanan erozyon, tuzluluk ve çoraklaşma olduğunu vurgulayan Bayraktar, açıklamasında şunları dile getirdi: “Uzun yıllar boyunca milyonlarca dekar birinci ve ikinci sınıf tarım arazisi, konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları yüzünden elden çıkmakta ve araziler kabiliyetlerine uygun kullanılmamaktadır. Tarım topraklarının haksız işgalinde karayolları, hem bizzat kapladığı geniş alanlar hem de çevresinde geliştirdiği endüstriyel ve kentsel yerleşim nedeniyle çok olumsuz etkide bulunabilmektedir. Karayolu bunun yanı sıra enerji ve iletişim ağlarını yakınında toplayarak bu olumsuz etkiyi hızlandırmaktadır.

‘TARIM ARAZİLERİNİ AMAÇ DIŞI KULLANMAK İSRAF’
Alternatif olarak kullanılabilecek geniş verimsiz alanlar varken, verimli, hatta yatırım yapılarak sulamaya açılmış tarım arazilerinin tarım dışı amaçla kullanımı israftan başka bir şey değildir. Alınan tüm yasal önlemlere rağmen bu durum engellenememiştir. Tarım arazilerimiz azalmaktadır. Amaç dışı arazi kullanımları özellikle Trakya, Bursa, Kocaeli, Adapazarı, Gediz, Menemen, Salihli, Kemalpaşa, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Antalya, Tarsus, Çukurova ve Düzce gibi verimli tarım alanlarının bulunduğu bölgelerde yoğunlaşıyor. Bu da konunun önemini daha artırıyor. Böylece hem verimli tarım alanlarının kaybı söz konusu olmakta, hem de bu alanlarda daha önce büyük masraflarla yapılmış sulama ve tarımsal altyapı yatırımları heba olmaktadır.”

‘TÜRKİYE’DE AFRİKA’NIN 22 KATI TOPRAK KAYBI YAŞANIYOR’
Her yıl 1,4 milyar ton toprağın kaybolup gitmesine neden olan erozyonun ülke topraklarının en önemli sorunu olduğunu belirten Bayraktar, “Türkiye topraklarının yüzde 90’ı erozyon tehdidi altındadır. Akarsuları, birim metreküpte, ABD’den 6, Avrupa’dan 17, Afrika’dan 22 kat daha fazla toprak taşımaktadır. Bu bile tehlikenin boyutlarını ortaya sermeye yeter de artar bile. Binlerce yılda oluşan toprak bir çırpıda kaybedilmektedir” dedi.

‘1,5 MİLYON HEKTAR ARAZİDE ÇORAKLAŞMA VAR’
Öte yandan Türkiye genelinde 2,78 milyon hektar arazide tuzluluk ve drenaj, 1,5 milyon hektar arazide ise çoraklaşma problemi olduğunu bildiren Bayraktar, sadece GAP’ta sulamaya açılan sahalarda yanlış sulama, toprak ve bitki yönetiminden dolayı 15 bin hektar alanın tuzlulaştığına dikkati çekti. Toprak ve su kaynaklarının korunmasının insanlığın ve yaşamın sağlıklı devamlılığı için elzem olduğunu belirten Bayraktar, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

‘TOPRAK VE SU TEŞKİLATLARI OLUŞTURULMALI’
“Öncelikle ayrıntılı toprak etütleri tamamlanmalı, ülkesel arazi kullanım planı yapılmalıdır. Bu kapsamda tarım, turizm, sanayi ve yerleşim alanları belirlenmelidir. Toprak ve su gibi dökümünün çıkarılmasında önümüzdeki dönemlerde çok önemli konuma gelecek kaynakların devlet eliyle somut olarak bilinmesi, korunması ve geliştirmesi için yeniden Toprak-Su teşkilatları oluşturulmalıdır. Toprak Kanunu, tavizsiz ve kararlı biçimde uygulanmalı ve tüzük uygulanır hale getirilmelidir. Kanunun etkin bir biçimde uygulanabilmesi için, Toprak Koruma Kurullarında üye sayılarının tekrar düzenlenerek, çiftçi kuruluşlarının ve diğer sivil toplum örgütlerinin ağırlığı artırılmalıdır.

‘TARIM ARAZİLERİNDE KAÇAK YAPILAŞMA ÖNLENMELİ’
Toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak olan 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununda değişiklik yapan kanunun yönetmeliği bir an evvel çıkarılmalıdır. Sıkı kontrol ve denetimle tarım arazileri üzerinde kaçak yapılaşma önlenmelidir. Özellikle çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan Konya ovasını sulayacak olan KOP ile GAP, DAP gibi bölgesel projeler bir an önce tamamlanmalıdır. Tuzluluk ve çoraklaşmaya neden olan bilinçsiz sulamanın önlenmesi için yöre üreticisi eğitilmelidir.”