Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) kredisi, öğrenciler için bir yaşam dersi olarak düşünülebilir. Geleceğin çağdaş kölelerine verilen “bu düzende ayakta kalma” (BDAK) 101 dersi: Borçlu yaşama.
Eğitim sürecinin son basamağı sayılan ve dev çalışanlar ordusuna katılmadan önceki son etap olan yüksek öğrenim sürecinde, her meslekten gencin gelecekte ihtiyaç duyacağı bir eğitim; bu borçlu yaşama eğitimi. KYK de bu eğitim hizmetini aslına uygun bir şekilde veriyor.
Öğrenciler zaten güç bela okul masraflarını karşılarken, bir destek sağlar umuduyla KYK'ye başvuruyor ve bundan sonra “bu düzende ayakta kalma” dersleri başlıyor. KYK başlangıçta öğrencilere burs olarak verdiği desteği “başarısız olduğu” gerekçesiyle “krediye” dönüştürüyor ve daha sonra borçlu yaşam döngüsü başlıyor. Üstelik bu döngüye girdiğinizden haberiniz de olmayabiliyor.
Okurken çalışmaya başlamak zorunda kalmak da son on yılların bir yüksek öğrenim yasası oldu. Aslında aydın, bilim insanı ya da mesleki alanda uzman yetiştirmek üzerine kurgulanmış üniversiteler, yerini meslek yüksek okulu benzeri oluşumlara terk ederken buralarda okumak nüfusun büyük bölümü için bir “lüks” haline geldi. Ve “çalışan öğrenciler” artık bir ülke gerçeği oldu. KYK sayesinde bu öğrenciler bir de “borçlanmayı” öğreniyor; KYK borcunu ödemek için “çalışan öğrenci” olmak zorunda kalınıyor.
KYK'ye borçlanan öğrenciler soL HD'nin merceğinde...